Olağanüstü bir kitap âşığı: Sıtkı Altuner

8 Ocak 2023

Sıtkı Altuner emekli edebiyat öğretmeniydi ama onu bu yönüyle tanımlamak hayatını basite indirgemek olur, kendisi benzeri pek görülmeyen bir kitap âşığıydı. Her iflah olmaz âşık gibi kendini hiç düşünmezdi, varsa yoksa sevgilisi kitaplardı, bu nedenle ömrünü kitaplara adamıştı. Yıllarca bir kaza olur, yangın çıkar, kitaplar yanar diye evinde soba yakmadan oturdu.

Kara haber yılın son günü duyuldu: 31 Aralık 2022’de Sıtkı Altuner’in (77) vefat ettiği haberi yayıldı. Haberle birlikte hatıralar da geldi. Sıtkı Hoca ile 1990’ların başında bir pazar günü Beyazıt Meydanı’nda tanışmıştım. Lise öğrencisiydim, Teşvikiye Camii önünde kitap satışı yasaklanmış, ne yapayım derken Beyazıt’a yolum düşmüştü, zaten kitap satmasam da kitap ve fotoğraf makinesi satılan tezgahlar arasında dolaşmayı severdim. Sıtkı Hoca erken gelirdi, neyin iyi, neyin kötü olduğunu hemen anlar, beğendiklerini sorgusuz sualsiz alırdı. Zamanla daha uzun sohbet etmeye başladık, bazı kitapları neden aldığını sorduğumda, bildiklerini saklamaz, hiç dikkat

Yazının Devamı

Emin Barın ve harfleri

1 Ocak 2023

İnsan yaşarken bazı şeylerin kıymetini bilmiyor, sanki hayat hep öyle devam edecekmiş gibi geliyor. Mübahat Kütükoğlu, Kemal Beydilli, Erdoğan Merçil, Saadet Gazi, Mehmet İpşirli ve çok sevdiğim Tülin Aren hocalarım sanki hep yanımda olacakmış gibi fakülteye gidip gelmiştim ama iki sene uzattığım halde öğrencilik hayatım bitince bu bilgili, kültürlü insanları bir daha göremez oldum. Hele rahmetli Nejat Göyünç hocamı istesem bile göremem artık.

Bir de görmek isteyip de göremediğim insanlar var, başlıktan anlaşılacağı gibi onlardan biri Emin Barın (2 Haziran 1913 - 29 Aralık 1987). Bolu’da dünyaya gelen Emin Barın’ın dedesi öğretmen, babası ise hattat, müzehhip ve mücellit. Yazıyı ve kitapları uğraş edinmesinin arkasında ev-atölyede geçen çocukluğu ve ailesi var diyebiliriz ama maalesef daha 11 yaşındayken babası vefat etmiş. Yatılı okuduğu İstanbul Erkek Öğretmen Okulu’nu 1932’de bitiren Barın, bir süre öğretmenlik yaptıysa da bırakıp Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü resim

Yazının Devamı

Kuyruklu bir yıldız: Saatolog

25 Aralık 2022

Yayıncılık zor iştir. İşini bırakıp küçük bir yayınevi kuran bir arkadaşım var öyle çok sorunla boğuşuyor ki bazen bırakma noktasına geldiğini söylüyor ama kitaplara olan sevgisi onu bir şekilde bunu yapmaktan alıkoyuyor. Bir de asıl işi yayıncılık olmayan ama vizyon sahibi olduğu için bu alanda varlık gösterenler var. Ufuk açan işler ise vizyon sahibi yöneticiler ve işini seven insanlar tarafından yapılır. Saatolog işte bu tarz ufuk açan ve bir benzeri olmadığı için çok nadir bir yayın.

Yılda bir defa yayımlanan Saatolog bir kataloğun ötesine geçip bir dergi ve bir de sözlük de barındırıyor, ilk sayısı 2012’de çıktığı için bu yıl 10. yılını da kutluyor. Düşünüyorum da bundan 10 yıl önce raflarda birçok saat dergisi bulmak mümkündü, şimdi pandeminin yan etkisi olarak saat dergileri açısından raflar boş diyebiliriz. Benim gibi saatleri sadece sevmekle kalmayıp saat ve zaman üzerine yazılar da okumak isteyenler için Saatolog böyle bir zamanda içimize su serpen cinsten bir yayın.

Saatseverle

Yazının Devamı

Kâğıt bıçağı ve zarf açacağının gizli tarihi

18 Aralık 2022

Sanılanın aksine kâğıt bıçağı ile zarf açacağı aynı şey değil. İnsan hayatı için tehlikeli olan da kâğıt bıçağı değil zarf açacağı!

"A Collected Man” isimli bir müzayede şirketi var. Kurucusu henüz 20’li yaşlarında bir avukat adayı iken stajını yaptıktan hemen sonra girişimci olmaya karar veren Silas Walton isimli bir İngiliz. Walton artık 34 yaşında ve tek bir saatle (Cartier) yola çıkmış ama şimdi senede yaklaşık 20 milyon dolar civarında satış yapıyor. Uzmanlık alanı ikinci el mekanik saatler. Daha çok kol saatleri alıp satıyor ama çeşitli nadir bulunur nesneler ilgi alanında. Ben de müzayede haberlerine çok meraklı olduğumdan ne yapıyor diye takip ediyorum. Geçen gün Hermes marka bir masa saati (mimar Paul Dupré-Lafon tasarımı), 1970’lı yıllardan üzerinde at figürü bulunan metal bir kutu ve pirinç bir zarf açacağı ile ilgili bir duyuru yaptılar. Fotoğrafları görür görmez gözüm zarf açacağına ilişti hemen. Çok güzeldi, ben de merak edip konuyu araştırdım.

Gazete arşivine bakınca

Yazının Devamı

‘Çocukluğumuzda yazı kutsal kabul edilirdi’

11 Aralık 2022

Çalışkan, meraklı, sanatsever, bilgili, kültürlü ve karizmatik bir İstanbul beyefendisi olan Sinan Genim ile yazı kültürüne dair konuştuk

Dr. Sinan Genim dendiğinde benim aklıma gazetenin girişinde kendisini ilk gördüğüm gün geliyor, giyimini kuşamını görünce galiba bir moda çekimi yapılıyor diye düşündüğümü hatırlıyorum. Kendisi Baksı Müzesi gibi önemli eserlere imza atmış 1945 doğumlu çok çalışkan bir mimar ve halen çalışmaya devam ediyor ama ben onu daha çok hemen hepsini kesip sakladığım Milliyet’teki yazılarıyla tanıdım. Kendisinin yazarlığı da okurluğu da etkileyici ve her iyi entelektüel gibi müthiş bir kütüphaneye sahip. Birçok özelliğinin yanında hat eseri, fotoğraf, harita ve resim koleksiyonu da var. (Sadece yerli ressamlar değil, duvarlarında çok sevdiğim Fernando Botero gibi sanatçıların eserlerini de gördüğüm için ofisten ayrılmakta epey zorlandım.) Sahip olduğu bu koleksiyonlar hem sergilere hem de kitaplara dönüşüyor. Yakında çıkacak

Yazının Devamı

Düşünce çizgileri

4 Aralık 2022

Kitapların kenarlarına yazı yazmak, metnin altını çizmek veya işaretler bırakmak yüzlerce yıllık köklü bir gelenek ama nedense geçen yüzyıldan beri ayıplanan bir eylem oldu.

ABD’de yayımlanmış “Kalem ve Kitap” adlı bir eser var (The Pen and the Book. 1899), yazarı ise Walter Besant. Zamanında 100’e yakın kitap yazmış üretken biri olmasına rağmen kendisi dünya çapında tanınmış bir yazar değildir, açıkçası sözünü ettiğim kitabı da müthiş bir eser değil. Ancak bu kitabın bir nüshası Chicago’da Newberry Kütüphanesi’nde bir kasada kilitli tutuluyor, kitabı görmek isteyen biri olursa ancak sıkı güvenlik tedbirleri eşliğinde (güvenlik görevlileri ve kameralarla izlenen bir masada) bakılmasına izin veriliyor.

Oysa bu kitabın benzerleri ülkenin pek çok kütüphanesinde diğer kitaplarla birlikte hiçbir ayrıcalık görmeden yan yana raflarda duruyor. Newberry Kütüphanesi yönetimi ise ellerindeki nüsha ile gurur duyuyor çünkü kitabın sahibi sayfaların kenarına kurşunkalemle

Yazının Devamı

İmza atmanın püf noktaları

27 Kasım 2022

Harfler ve simgelerden oluşan binlerce yıllık geçmişe sahip imza, onayımızı gösteren hukuki bir kanıt ama acaba değerini ve nasıl olması gerektiğini iyi biliyor muyuz?

Bilindiği gibi imza, kişiye özel benzersiz harfler ve çizgilerden oluşur. Eski çağlarda genellikle mühür kullanılırmış. Mühür kültürü binlerce yıllık son derece zengin bir kültür ve halen yeryüzünde mühür kullanmaya devam kişiler olsa kurumsal bir kimlik kazandı ve artık yerine yüzyıllardır imza kullanılıyor. Aslında geçmişten günümüze değişen hiçbir şey yok, imzalar kimlik kartımızdır onayımızı gösterir.

İmzalar kişinin karakterine, eğitim düzeyine, kişisel gelişimine, yetiştiği ortama, bağlı olduğu çevreye ve hatta kültür ve sanat eğilimlerine göre de yapısal değişimler gösterebiliyor. Yine her imza zaman içinde değişim gösterse de temel olarak her zaman aynı benzersiz gösterge olarak belgelerde görünmelidir.

Değerli dostum, büyüğüm, Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı ve kriminalistik uzmanı Yalçın

Yazının Devamı

‘Her kalemin bir arkadaşı olmalı’

20 Kasım 2022

Prof. Dr. Nezih R. Aysel (MSGSÜ) titiz bir koleksiyoncudur. Doğrusu kalemler konusunda inanılmaz bilgi sahibi olduğunu biliyordum ama koleksiyonun ötesinde üst düzey bir kalem arşivi ile karşılaştım.

Nezih R. Aysel ile evinde konuştum. Sadece kalemlerden de söz etmedik, masada Sinan Genim’in ‘Konstantiniyye’den İstanbul’a isimli devasa bir kitabı vardı, oradan harita ve fotoğraf üzerine konuşuldu. Sonra en eskisi 1934 baskısı ‘İstanbul Asar-ı Atika Müzesi’ rehberleri vardı, müze rehberleri üzerine de sohbet ettik ama elbette bolca kalem konuştuk: Hiç bu kadar çok vintage Lamy (özellikle Lamy 99) bir arada görmemiştim. Sonra Scrikss-Waterman beraberliğinin meyvelerini tartıştık. 

Prof. Dr. Nezih R. Aysel

Nezih Bey, yazıya ve kaleme merakınız nasıl başladı?

Benim kuşağım güzel yazı derslerinde divit, mürekkep ve el yazısı ile tanıştı. Bütün araştırma ödevlerini dolmakalemle yazdı. Bende de o dönemlerde başladı. Ortaokul yıllarımda babamın ablama ve bana aldığı birer set dolmakalem, Scrikks’in Waterman ile flört ettiği 70’li

Yazının Devamı