Para politikasının etkinliği sorgulanabilir

11 Ocak 2007

Şimdi bu denli faiz artışına karşılık talepte bir değişim olmamışsa, ya maliye politikası ters işliyordur ya da para politikasının etkinliği sorgulanmalıdır. Biz her ikisinde de sorunlar olduğu kanısındayız. Yıl başında açıklanan veriler 2006 yılının sonlarında elde edilen veriler üzerine yapılan yorumları zora sokuyor. Kısaca, durumu özetleyelim. Mayıs ayında mali piyasalarda küresel olarak bir dalgalanma ortaya çıkınca, Türkiye'de piyasalar daha fazla tepki gösterdi. Merkez Bankası bunun üzerine derhal faizleri hızla artırdı. Ancak bunun nedenini açıklarken Türkiye'de iç talepte aşırı bir ısınma gözlemesine bağladı. Önce aralık ortasında açıklanan, yılın üçüncü çeyreğine ait yüzde 3'lük büyüme performansı herkesi şaşırttı. Demek ki, büyüme düşüyor dendi. Gerek yatırımlarda gerek özel tüketimde üçüncü çeyrekte çok ciddi düşüşler gözleniyordu. Kaldı ki, aylık sanayi üretim endeksi de ağustos, eylül ve ekim aylarında düşük seyretmişti. Tarımın bu yıl zayıf bir döneme girdiği, ticaret kesiminin de hızla yavaşladığı gözleniyordu.Ocak ayındaki veriler ise tam aksi yönde gelmeye başladı. Önce imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüksek geldi. Ardından kasım ayı sanayi üretim

Yazının Devamı

Tekstil sadece pamuk değil

10 Ocak 2007

Ülkemizde yünlü dokuma ihracatı yılda 200 milyon doları bulmuyor. Oysa pamuklu 1,2 milyar doları buluyor. Yani en az 6 kat. Sentetik lifler ise yılda 1,8 milyar dolarlık bir ihracat hacmi yakalarken, örme yılda 7 milyar dolardan fazla ihracat yapıyor. Kısacası yünlü tekstilde Türkiye gerilerde.Ancak yünlü tekstil ile ilgili iki noktanın altını çizmek gerekiyor. Birincisi, bu kesim daha çok gelişmiş ülkelerde ileri. İkincisi de bu kesimde katma değer daha yüksek. Yani Türkiye için bu kesim çok anlamlı. Tekstilde son yirmi yıldır oldukça dinamik bir ekonomik performans sergileniyor. Ama, tekstil deyince aklımıza sadece pamuklu dokuma ya da örme sanayi geliyor. Oysa bir de yünlü tekstil var. Bu kesimin de sorunları diğerlerinden ayrışıyor. İHRACAT (bin $) 1996 2000 2005 % değ.İpek 898 2.003 4.557 408Yün iplik ve dokumaları 84.160 114.838 180.133 114Pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu men. 643.824 712.532 1.176.018 83Bitkisel lifler, kâğıt ipeği 9.959 6.513 25.078 152Suni ve sentetik lifler 290.266 490.065 892.451 207Sentetik ve suni devamsız lifler 590.944 607.776 957.524 62Vatka, keçe, özel iplik, sicim vb. 60.249 33.807 178.491 196Halılar ve yer

Yazının Devamı

Yoksa ekonomi büyüyor mu?

9 Ocak 2007

Bu durumda ekonomide daralmanın başlayıp, başlamadığı, hatta para politikasının beyhudeliği tartışılabilir. Ancak baştan belirtelim, çeşitli sektörler farklılıklar gösteriyor. Ekonomide bir daralma sürecine girildiğine dair iki önemli veri var. Biri üçüncü çeyrek büyüme rakamları, diğeri de kasım ve aralık ayı başında açıklanan eylül ve ekim aylarına ait sanayi üretim endeksi. Ancak dün açıklanan kasım ayı sanayi üretim endeksi artışı (yüzde 11) tam aksine bir izlenim veriyor. Yıl Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım AralıkToplam 2004 12.2 8.1 5.3 0.8 8.7 4.1Sanayi 2005 -1.4 6.8 8.3 7.0 10.0 7.5 2006 8.7 4.8 3.5 2.7 10.9 Geçen yılın başında, bayram, kuş gribi gibi özel nedenlerle sanayi kesiminde bir yavaşlama gözlenmişti. Fakat sonra ekonomi hızla ısındı. Ve bu mayıs ayındaki mali piyasalarda yaşanan dalgalanmaya, hatta haziran ve temmuz aylarında alınan önlemlere kadar sürdü. Ağustos ayında ise kasım ayına dek süren bir yavaşlama başladı. Kasımdaki bu değişimi de imalat sanayinin alt kesimlerinden anlamak mümkün. En üstteki tabloda ilk bölümde ihracatçı sektörler olan tütün, tekstil ve giyimde geçen yıla göre dikkat çeken artışlar gözleniyor. Rakamlar şaşırtmamalı

Yazının Devamı

Enflasyon döviz kuruyla mı, iç taleple mi düşecek?

5 Ocak 2007

2002 yılından 2006 yılına dek Merkez Bankası koyduğu enflasyon hedefinden daha başarılı sonuçlar elde etti. Üstelik bu dönemin her yılında kamuoyunda enflasyon beklentisi çok daha yüksek olmasına rağmen... Bu başarı grafiği ilk defa 2006 yılında sekteye uğradı. Merkez Bankası'nın bunu nasıl başardığı merak edilebilir. Akla iki temel yöntem geliyor: biri iç talebin frenlenmesi, diğeri de maliyetlerin baskı altında tutulması. Aşağıdaki ilk tabloda krizden hemen sonra, 2002 yılında, özel tüketimin milli gelirden çok daha yavaş büyüdüğü (dolayısıyla ekonomik toparlanmanın büyük ölçüde ihracatla sağlandığı) görülüyor. İç talebin böylesine cansız olması kuşkusuz enflasyonun kontrol altına alınmasını sağladı. 2002 yılında enflasyon yüzde 70'in üzerinde bir düzeyden yüzde 30'un altına çekildi. Üstelik o yıl döviz kurunda epeyce dalgalanmalar da oldu. Ancak 2003 yılından sonra, 2006 yılının ilk yarısına dek, iç talep (örneğin özel tüketim) milli gelirdeki artıştan hızlı arttı. Bu bir yandan ithalat talebi doğururken, diğer yandan iç fiyatların yukarı doğru gitmesine neden olmalıydı. Ancak öyle olmadı. 2003 ile 2005 yılı arasında Merkez Bankası koyduğu enflasyon hedeflerinden çok daha

Yazının Devamı

Dünya ekonomisi 2007'ye girerken: Çin ve gelişmekte olan ülkeler

4 Ocak 2007

Dünya ekonomisinin 2006 yılında yüzde 5'in üzerinde büyüyeceği düşünülüyor. 2007 yılında bunun yüzde 5'in altına ineceği sanılıyor. Dünya ticareti ise dolar bazında 2006 yılında yüzde 9.3 büyümüştü. Bu yıl ise bunun yüzde 8'in altında kalacağı sanılıyor. Çünkü dünya ticareti geçen yıl petrol ve emtea fiyatlarının artmasıyla ve doların düşmesiyle, dolar bazında bu denli artmıştı. Bu yıl hem petrol, hem de diğer emtea piyasalarında o denli fiyat artışları beklenmiyor. Yaşlı ve gelişmiş ülkelerin 2007 yılında çok hızlı büyümeyeceği öngörülüyor. Buna rağmen dünya ekonomisinin yüzde 4'ün üzerinde büyüyeceği düşünülüyor. O zaman bunu geriye kalan ülkeler gerçekleştirecek. Ancak çok fakir ülkelerde hâlâ bir kalkınma emaresi yok. Dünya ekonomisinin dinamizmini hâlâ gelişmekte olan ülkeler sağlıyor. Çin geçen yıl yüzde 9.8 büyümüştü. Kaç yıldır artık bir sona yahut doyuma gelineceği sanılıyor. Çin'in bu yıl da benzer bir büyüme performansı göstereceği, ciddi ölçüde hammadde talebini sürdüreceği, yarattığı cari fazlanın da önemli bir kısmını dolar dışı varlıklara yatıracağı biliniyor. Ancak Çin'in ekonomik büyüklüğü konusunda abartılı bir noktaya gelmemeliyiz. ABD ekonomisinin büyüklüğü 14

Yazının Devamı

Dünya ekonomisi 2007'ye girerken: ABD ve Avrupa

3 Ocak 2007

Dünyaya beş bölge olarak bakmak doğru olur. Birincisi ABD; ikincisi Alman ekonomisi öncülüğündeki Avrupa; üçüncüsü Çin; dördüncüsü gelişmekte olan ülkeler ve beşincisi de petrol üreten ülkeler. 2007'de ABD'de en önemli gelişme bir sonraki yıl ele alınacak seçimler olacak. Artık, Bush'un ABD'yi kolaylıkla yönetemeyeceği görünüyor. Çünkü Irak politikasında tam bir hüsrana uğrayan Bush'un, ekonomik alanda da başarısını iddia etmek zor. Türk ekonomisinin dış ticaret hacmi milli gelirinden hızlı artıyor. Demek ki, Türk ekonomisi giderek dünyayla bütünleşiyor. Yabancı sermaye hareketlerinin milli gelir içindeki payı ise çok daha hızlı büyüyor. Kısacası, artık Türk ekonomisini dünya ekonomisinden bağımsız düşünmek ya da irdelemek mümkün değil. 2006 yılındaki canlanmanın başlamasıyla artırılan faizlerin konut piyasasını allak bullak ettiği görülüyor. Ağustos ayında konut fiyatları ilk defa düştü. Hemen ertesi ay yüzde 4,6'ya kadar düşen işsizlik bu durumda tekrar artışa geçer mi? Bu durumda Bush'un işi daha da zorlaşır. Diğer bir deyimle, geçen yıl Amerikan ekonomisindeki canlanma eğilimi karşısında FED'in (Merkez Bankası) bu gelişmeyi abarttığı izlenimi doğuyor. Kaldı ki, bu yıl sadece

Yazının Devamı

2007'de bizi bekleyenler

2 Ocak 2007

Dalgalı bir yılı geride bıraktık. Mali piyasalardaki dalgalanma makroekonomik dengeleri değiştirdi. Demek ki, hâlâ ekonomide kırılgan yapı sürüyor. Bu kırılganlıkları iyi hesaplamak ve ortadan kaldırmak için irade ile çaba gerekiyor. Ancak ne yazık ki, 2007'ye girerken bu çaba ve irade görülemiyor.2006 yılında birkaç yıldır süregelen hızlı büyüme performansının yüksek cari açıksız sürdürülemeyeceği kanısına varıldı. Tabii, bu yapıyla ve bu politikalarla. Şimdi gerek para politikası, gerekse mali disiplinle büyüme hızı düşürülmeye çalışılıyor. Oysa yapılması gereken farklı bir politika kümesiyle yüksek büyüme hızını, cari açığa neden olmadan, sürdürebilmek. Bugün, mübarek Kurban Bayramı'nın üçüncü günü.. Aynı zamanda da yeni bir yılın ilk günlerindeyiz. 2007'nin ilk yarısında büyüme hızının bir hayli düşük seyredeceği artık besbelli. Hükümet yüzde 5'lik bir öngörü koysa da, bunun yakalanması veya aşılması, ancak enflasyon hedefinden feragate bağlı. Gerek düşen tüketim talebi, gerekse yüksek faizler ve değişen güven ortamıyla kırılan yatırım güdüsü büyümeyi düşürecek. İhracat ise bu kur düzeyiyle büyümeye katkı yapmaktan çok uzak. Üretim tarafından bakıldığında ise sanayi ciddi bir

Yazının Devamı

2006'ya veda ederken...

29 Aralık 2006

Fakat bunun yanı sıra başka konular da ekonomi gündeminde yer aldı. Mayıs ayındaki küresel piyasalardaki dalgalanma Türkiye'deki mali piyasaları bir hayli sarstı. Bunun da nedeni sıcak para bolluğu ile cari işlemler açığıydı. Şu anda ülkemizde sıcak paranın miktarı 62 milyar dolara ulaşmış görünüyor. Geçen yılbaşında bu aynı düzeydeydi. Ama mayıs ayındaki dalgalanmada (kurunda yükselmesiyle) bu 42 milyar dolara düştü. Ancak çıkan para sınırlı kaldı. Buna rağmen anladık ki, sıcak paranın her çıkma teşebbüsü yurtiçi piyasaları altüst edebilecek nitelikte. 2006 yılından aklımızda neler kaldı? Ekonomi dünyasında herhalde en fazla cari işlemler açığı tartışmaları konuşuldu. Her geçen yıl daha fazla bir açıkla cari işlemler rekor kırıyor. 2006 yılında da 30 milyar doları aşacak görünüyor. Mutlak rakam bir yana, bu, milli gelirin yüzde 8'ini aşıyor. 2006 yılının bir başka önemli özelliği ise inanılmaz boyutlara ulaşan doğrudan yabancı sermaye yatırımı oldu. Bu konuda da her yıl bir rekor kırılır oldu. Yılın ilk 10 ayında 16 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Geçen yıl bu 4.2 milyar dolardan ibaretti. (Gerçi yıl sonunda 10 milyar dolara yaklaştı). Bunun bir kısmı özelleştirme, bir kısmı da

Yazının Devamı