Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dalgalı bir yılı geride bıraktık. Mali piyasalardaki dalgalanma makroekonomik dengeleri değiştirdi. Demek ki, hâlâ ekonomide kırılgan yapı sürüyor. Bu kırılganlıkları iyi hesaplamak ve ortadan kaldırmak için irade ile çaba gerekiyor. Ancak ne yazık ki, 2007'ye girerken bu çaba ve irade görülemiyor.2006 yılında birkaç yıldır süregelen hızlı büyüme performansının yüksek cari açıksız sürdürülemeyeceği kanısına varıldı. Tabii, bu yapıyla ve bu politikalarla. Şimdi gerek para politikası, gerekse mali disiplinle büyüme hızı düşürülmeye çalışılıyor. Oysa yapılması gereken farklı bir politika kümesiyle yüksek büyüme hızını, cari açığa neden olmadan, sürdürebilmek. Bugün, mübarek Kurban Bayramı'nın üçüncü günü.. Aynı zamanda da yeni bir yılın ilk günlerindeyiz. 2007'nin ilk yarısında büyüme hızının bir hayli düşük seyredeceği artık besbelli. Hükümet yüzde 5'lik bir öngörü koysa da, bunun yakalanması veya aşılması, ancak enflasyon hedefinden feragate bağlı. Gerek düşen tüketim talebi, gerekse yüksek faizler ve değişen güven ortamıyla kırılan yatırım güdüsü büyümeyi düşürecek. İhracat ise bu kur düzeyiyle büyümeye katkı yapmaktan çok uzak. Üretim tarafından bakıldığında ise sanayi ciddi bir yavaşlamaya girmiş durumda. Tarım bu yıl zaten zayıf. İnşaat kesiminin de yatırımların gerilemesi ve artan faizlerin konut talebini etkilemesiyle eski performansını koruyamayacağı şimdiden görülüyor. Kısacası, 2007 bir yavaşlama yılı olarak görülüyor.Büyüme yavaşlarken, maliyetler özellikle artmıyorsa, enflasyon da düşer. Nitekim petrol fiyatları yahut kur yeniden bir tırmanmaya geçmedikçe, 2007 yılında bir önceki yılın hedefi olan yüzde 5'e yaklaşılma olasılığı güçlenmektedir.2007'yi değerlendirirken işsizlik ve cari açık konularına mutlaka değinmek gerekiyor. Cari açık bu gidişle aynı boyutta korunabilir. Ama bu bir başarı değil, sorunun mevcut boyutuyla sürdürülmesinden ibaret. İhracatta çok daha hızlı bir performans sağlanmadıkça ve kur düzeyi değişmedikçe, bu sorunun aşılması mümkün görünmüyor. İşsizlik konusu da yukarıda değinilen konularla iç içe. Yüksek büyüme performansı ihracatla elde edilseydi, istihdamdaki artış hızlanabilirdi. Oysa hâlâ iç talebe dayanan büyüme stratejisinde ısrar ediliyor. Bu ise büyümeyi hızlandırsa da hem sürdürülemiyor hem de istihdam sorununa çözüm getirmiyor. Bu nedenle 2007'de işsizlik konusunda olağanüstü değişiklikler beklemek doğru olmaz. Daha yavaş bir ekonomi 2007'de makro dengelerin sağlanmasında maliye politikası büyük önem taşıyor. Ancak, disiplinin sağlanmasında seçimlerin getirebileceği bir gevşeklikten ya da popülizmden kaygı duyuluyor. Oysa 2007 bütçesi zaten belli bir gevşeklik yapısı içinde. Üstelik 2007 konjonktürü daha durgun geçeceğinden, gelir tarafında sıkıntılar gözlenebilir. Faizlerin yüksek olduğu, öte yandan kurun yükselme riski taşıdığı bir ortamda milli gelirdeki büyüme yavaşlayacaksa, borç dinamikleri de iyileşmeyecektir. Hepsinden önemlisi, 2007'de Tayyip Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa nasıl bir gerginlik yaşanacağı makroekonomik dengeler açısından hesaplanmıyor. Oysa bu da hesaba katılırsa 2007 için iyimser olmak zor. Bütün bunlara rağmen, umutlu olmaya mecburuz. Mutlu olabilmek için. Çünkü yaşam devam ediyor. Umarız 2007 bize esenlikler getirir. hgunes@milliyet.com.tr Mali disiplinde gevşeklik