Dünyaya beş bölge olarak bakmak doğru olur. Birincisi ABD; ikincisi Alman ekonomisi öncülüğündeki Avrupa; üçüncüsü Çin; dördüncüsü gelişmekte olan ülkeler ve beşincisi de petrol üreten ülkeler. 2007'de ABD'de en önemli gelişme bir sonraki yıl ele alınacak seçimler olacak. Artık, Bush'un ABD'yi kolaylıkla yönetemeyeceği görünüyor. Çünkü Irak politikasında tam bir hüsrana uğrayan Bush'un, ekonomik alanda da başarısını iddia etmek zor. Türk ekonomisinin dış ticaret hacmi milli gelirinden hızlı artıyor. Demek ki, Türk ekonomisi giderek dünyayla bütünleşiyor. Yabancı sermaye hareketlerinin milli gelir içindeki payı ise çok daha hızlı büyüyor. Kısacası, artık Türk ekonomisini dünya ekonomisinden bağımsız düşünmek ya da irdelemek mümkün değil. 2006 yılındaki canlanmanın başlamasıyla artırılan faizlerin konut piyasasını allak bullak ettiği görülüyor. Ağustos ayında konut fiyatları ilk defa düştü. Hemen ertesi ay yüzde 4,6'ya kadar düşen işsizlik bu durumda tekrar artışa geçer mi? Bu durumda Bush'un işi daha da zorlaşır. Diğer bir deyimle, geçen yıl Amerikan ekonomisindeki canlanma eğilimi karşısında FED'in (Merkez Bankası) bu gelişmeyi abarttığı izlenimi doğuyor. Kaldı ki, bu yıl sadece yüzde 2'lik bir büyüme bekleniyor. Enflasyon beklentisi de aynı düzeyde.ABD'de inanılmaz boyuttaki cari açığın 2001'den bu yana ilk defa bu yıl daralma eğilimine gireceği sanılıyor. Bu, dolardaki düşüşün sürmesine de bağlı. Öte yandan, petrol fiyatlarının çıkması dursa da, aşağı sarkmasına OPEC'in izin vermeyeceği anlaşıldı. Bu da hesaba katılmalı. Son on yıldır ABD ekonomisinin ayakta durmasını sağlayan en önemli unsur teknoloji devriminin getirdiği verimlilik artışlarıydı. Oysa son birkaç yıldır bu artışlarda yavaşlama gözleniyor. Artık, çalışan nüfus da yaşlanıyor. Kısacası, önümüzdeki yıllarda ABD ekonomisinin bir lokomotif dünyada güç kaybedeceğini gösteriyor. Amerikan ekonomisi yavaşlıyor Gelişmiş dünyanın ikinci büyük ekonomik merkezi Avrupa. Buranın da lokomotifi Almanya. Alman ekonomisi ciddi yorgunluk içinde. Hem Doğu Almanya ile birleşmenin getirdiği yükler hem de yıllardır AB bütçesini beslemesi Almanya'yı bitap düşürdü. Büyük koalisyonun dış politikadaki başarısı gözlense de ekonomik alanda bir atalet görünüyor. Sosyal demokratlar, emek piyasasında esneklik sağlayacak girişimlerin işçilerin aleyhine olacağından kaygılı. Sağlık reformu da sosyal devletin bir basamak daha gerilemesi demek. Yani reformlar pek kolay gözükmüyor. Almanlar, KDV'yi yüzde 19'a çıkararak bütçe açıklarını biraz kısabilirler. Ancak asıl önemlisi, enflasyonun yüzde 2,4'te kalması beklenirken, bu ülkede büyümenin de yüzde 1,5'i geçmesi beklenmiyor. Avrupa ekonomisinde Fransa da çok önemli. Seçimlerde sosyalist Segolene ile muhafazakâr Sarkozy yarışacak. Kazanan ise sonunda Almanya'dakilere benzer sorunlarla karşılaşacak. Bu yıl Fransa'da büyümenin yüzde 2'yi bulması beklenmiyor. Avrupa'nın bir başka büyüğü de İngiltere.. Bu yıl Blair görevini bir Katolik olan şu andaki Maliye Bakanı Gordon Brown'a bırakacak. İngiltere'de büyüme performansının yüzde 2,3 olması bekleniyor. Bu ülke de Avrupa'yı sırtlayacak güçü göstermiyor.Kısacası, 2007'de ABD olsun, Avrupa olsun hızlı bir büyüme gösteremeyecek gibi görünüyor. Yarın diğer bölgeler... hgunes@milliyet.com.tr Avrupa yine yorgun