Gıdadaki fiyat artışları sosyal sıkıntı yaratabilir

17 Nisan 2008

Son zamanlarda gıdadaki enflasyona kimileri “agflasyon” diyor. Dünkü yazımızda agflasyonun yoksulları özellikle daha da yoksullaştıracağını belirtmiştik. Bu hem ülkeler için geçerli, hem de ülke içindeki yoksul kesimler için.
Haiti’de kişi başına düşen gelir 455 dolar. Yani Haiti çok fakir bir ülke. Bu ülkedeki gıda fiyatlarındaki aşırı artış halkı geçtiğimiz aylarda isyana sevk etmişti. Sonunda Başbakan Alexis gıda üreticileriyle bir toplantı yapıp indirim almaya çalışırken geç kaldı ve senato kararıyla devrildi. Mısır, Haiti, Tunus ve bazı Batı Afrika ülkelerinde günlerdir sokak gösterileri ve grevler sürüyor.
Bu isyan ve gösteriler başka yoksul ülkelerde de görülebilir.
Nitekim bu hafta süren IMF-Dünya Bankası toplantısında her iki kurumun da başkanı bu sorundan yakındı. Dünya Bankası Başkanı Zoellick, kimi ülkelerde insanların benzin depolarını nasıl dolduracaklarından endişe ederken, kimi insanların da gelirlerinin yüzde 75’ini harcadığı temel gıda maddelerine para yetiştirmekte

Yazının Devamı

Yoksulların gırtlağı yanıyor

16 Nisan 2008

Dün Milliyet’in ana manşeti dünyadaki kuraklık ve tarımdaki kıtlık üzerindeydi. İnsanoğlu, özellikle yoksul ülkeler küresel bir sıkıntıyla karşı karşıyalar. Dünya Bankası veya Birleşmiş Milletler gibi örgütler çaresizlik içinde. Çünkü kuraklığın ortadan kaldırılması insanın elinde değil. Daha doğrusu küresel ısınma sonucu gelinen noktadan uzun yıllar sonra kurtulmak mümkün. Kısacası gıdada bir arz düşüşü söz konusu. Ancak aynı zamanda da talep artışları var. Hızla büyüyen Asya ekonomilerinde kişi başına düşen tüketim de artıyor. Tabii bunda gıda da başta geliyor.
Dün Milliyet’in internet sitesinde de son yıllarda dünyadaki gıda fiyat artışları vardı. Öylesine ki, pirinç ve buğday fiyatları katlanmış. Aslına bakılırsa, bu, Türk çiftçisi için bir fırsat. Tabii üretebilirse. Bunun için de teknoloji, verimlilik ve hepsinden öte de irade gerekiyor.

Pazartesi günü Milliyet ekonomi yazarları olarak Antalya’da işadamlarıyla toplantılar yaptık. Antalya ekonomisi

Yazının Devamı

İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir!

15 Nisan 2008

Böyle bir söz vardır. Sanki merak kötü bir şeydir. Ama merak etme insanın öğrenme güdüsünün en temel öğesidir. Sözün doğrusu gereksiz merak yahut dedikodulardan uzak durma gereğidir. Yeni bir veri yayımlandığında onu hemen öğrenmeye çalışmamızın ne zararı olabilir ki? İçinde mutlaka ilgi çeken bir şeyler çıkar. İlk bakışta çıkmasa da biraz eşeleyince mutlaka bulunur.
Ancak verilere bakarken özen gösterdiğim bir şey vardır: Daha önceden vardığım yargıları bir kenara koyarım. İlla ki daha önceki yargılarım doğru çıksın diye rakamları eğip bükmem. Rakamların böylesi bir işkenceye tabi tutulmaları hunharca olur!
Bilim adamı olduğumu, tarafsız kalmam gerektiğini aklımdan çıkarmam. Uzun süredir bir yargı taşıyoruz. Diyoruz ki, 38 milyar dolarlık dış açığın finanse edilmesi çok zor. Hele bu açığın büyümesini bekliyorsak. Varsayımımız da petrol fiyatlarının 65 doların altına bir süre düşmemesi. Diyebilirsiniz ki, o varsayım değil neredeyse gerçek! Olabilir, bu da bizim varsayımımızı

Yazının Devamı

2008 dalgası 2006 dalgasından ne denli farklı?

11 Nisan 2008

2006 yılında da döviz kurunda, borsada ve faizlerde önemli hareketler gözlenmişti. Kur (YTL dolara karşı) yüzde 20 değer kaybetmiş, borsa düşmüş, faizler yükselmişti. Ancak şimdi çok daha büyük bir küresel sıkıntı oluşmasına rağmen kurdaki hareketin sınırlı kalmasını hükümet kendi hanesine artı olarak yazıyor. Doğru, faizler de daha az arttı. Oysa 2006 yılında dış açık çok daha sınırlıydı. Petrol fiyatı çok daha düşüktü.
Ancak bu tez bazı bakımlardan doğru, bazı bakımlardan ise yanlış. 2006 Haziran’ında borsa şubat ayına göre yüzde 26 düştü, ama 2008 dalgalanmasında (mart ayında ekim ayına göre) düşüş yüzde 48 oldu. Bu da iki etmene bağlanabilir. Birincisi, borsaya iyiden iyiye yabancılar egemen oldu ve New York borsasına rampa yaptık. Yani küresel etkiler artık daha yoğun yaşanıyor.

Asimetrik hareketler
İkincisi, malum bu piyasa oldukça sığ. Üçüncüsü de 2006 yılında borsa ucuz bulunuyordu. Oysa artık oldukça değerli hale geldi. Böylece, 2008 yılında borsa çok daha hızlı

Yazının Devamı

IMF devlet müdahalesi mi istiyor?

10 Nisan 2008

Önceki gün. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Washington’da Financial Times gazetesine bir demeç verdi. Strauss-Kahn bu demecinde son piyasa kargaşası üzerine devletleri müdahaleye çağırıyordu. Çünkü IMF son zamanlarda dünyadaki ekonomik büyümenin giderek olumsuz yöne gideceğini düşünüyor. Nitekim, üçüncü kezdir büyüme tahminlerini değiştiriyor.
Devlet müdahalesi deyince akla ilk para ve maliye politikaları gelir. Ancak IMF’nin istediği üçüncü bir müdahale alanı. Böylece diğer iki politika kümesinin desteklenmesi isteniyor. Şimdiye dek ABD’de piyasalara daha fazla likidite verilmiş ve bir mali destek paketi hazırlanmıştı. Fakat IMF, Bear Stearns gibi yatırım şirketinin kurtarılmasını önemsiyor. Bu da akıllara IMF’nin devletlerden banka ve şirket kurtarmaları istediği sanısını uyandırıyor. Ama elbette istenen o değil.
Strauss-Kahn, sorunun ABD’ye özgü değil, küresel olduğunu vurguluyor. Yani sorun çok büyük. Dolayısıyla sadece ABD’ye özgü

Yazının Devamı

Vatandaş eğitimden kısıyor, sağlığına ve yol parasına yetiştiriyor

9 Nisan 2008

Geçen hafta açıklanan milli gelir verileri epeyce gürültü kopardı. Hemen herkes büyüme performansının ciddi biçimde düşmesinden yakındı. Ancak aynı veriler başka önemli bilgiler de veriyordu. Bunları tüketim verilerinin ayrıntılarında görüyoruz.
Tüketim hızla daralıyor
Gerçekten son çeyrekte tüketimde çok ciddi bir düşüş gözleniyor. Üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre tüketimdeki değişim yüzde 6.3 iken, son çeyrekte sadece yüzde 1.9 olmuş. Bu önemli. Bunun sürüp sürmediğini perşembe günü CNBC-e nisan ayına ilişkin tüketim verilerini açıkladığında anlayacağız.

2007            Özel tüketimde reel değişim
1. dönem                                         5.61 %2.

Yazının Devamı

Kâtip arz-ı halımı yaz yâre böyle…

8 Nisan 2008

Şu anda uygulanan enflasyonla mücadele programına enflasyon hedeflemesi deniyor. Bu programı isteyen de kuşkusuz IMF. Ancak açıkça ifade edelim ki, program yürümüyor. Hedefler bir türlü tutturulamıyor. Üstelik bu birkaç yıldan beri sürüyor.
Konulan hedef doğrultusunda malum bir bant var. Gerçekleşen enflasyon bu bandın dışına çıktığında Merkez Bankası (MB) hükümete bir mektup yolluyor, izahat veriyor. Bu ay enflasyon yine bant dışına çıktığından MB yine mektup yollayacak. MB bir kâtip bulsa yeri var. Artık o kadar çok mektup yolladı ki. Bu beşinci mektup olacak.
Merkez Bankası daha önce, 1990 yılında parasal hedefler çerçevesinde bir program denemiş ancak başarılı olamamıştı. İkinci deneme tam 10 yıl sonra geldi. 2000 yılında kura dayalı istikrar programı uygulandı. Malum o da bir mali krizle sonra erdi. Şimdi elde kalan bu son strateji de çökerse ne olacak?

Hedefler tutmuyor
2002-2005 arasında MB hedefleri yakaladı. Hatta 2005 yılını bir kenara koyarsak ilk bakışta MB’nin enflasyon ateşini fazlasıyla

Yazının Devamı

İhracattaki artışla böbürlenilmeli

4 Nisan 2008

Bu hafta şubat ayına ait dış ticaret verileri açıklandı. Geçen yılın ilk iki ayında 14.2 milyar dolarlık ihracat yapılırken, bu yılın ilk iki ayında 21.6 milyar dolarlık ihracat yapılabilmiş. Yani yüzde 52’lik bir artış olmuş. Bu artış hükümeti çok sevindirdi. Partilerinin kapanma davası olmasaydı çok böbürleneceklerdi. Oysa bu artış ne dış ticaret açığımızı kapatmaya yetiyor, ne de onu daraltmaya. İthalat da geçen yılın aynı aylarında 22 milyar doların altında iken bu yıl yüzde 47 artarak 32.3 milyar dolar olmuş.
Geçen yılın ilk 2 ayında dış ticaret açığı 7.7 milyar dolarmış. Bu yıl ise 10.6 milyar dolar olmuş. Yani dış ticaret açığı son bir yıl içinde yüzde 38 büyümüş. Bu da dış açık sorunumuzun daha da kötüleşmekte olduğunun açık bir belirtisi.
Öte yandan, uzun süredir ithalattaki artışın petrol fiyatlarından kaynaklandığını düşünüyoruz. Gerçekten de en büyük ithalat kalemi ara malları (yahut hammadde) ve bunun içinde de enerji ithalatı en büyük paya sahip.

Yazının Devamı