Dün Milliyet’in ana manşeti dünyadaki kuraklık ve tarımdaki kıtlık üzerindeydi. İnsanoğlu, özellikle yoksul ülkeler küresel bir sıkıntıyla karşı karşıyalar. Dünya Bankası veya Birleşmiş Milletler gibi örgütler çaresizlik içinde. Çünkü kuraklığın ortadan kaldırılması insanın elinde değil. Daha doğrusu küresel ısınma sonucu gelinen noktadan uzun yıllar sonra kurtulmak mümkün. Kısacası gıdada bir arz düşüşü söz konusu. Ancak aynı zamanda da talep artışları var. Hızla büyüyen Asya ekonomilerinde kişi başına düşen tüketim de artıyor. Tabii bunda gıda da başta geliyor.
Dün Milliyet’in internet sitesinde de son yıllarda dünyadaki gıda fiyat artışları vardı. Öylesine ki, pirinç ve buğday fiyatları katlanmış. Aslına bakılırsa, bu, Türk çiftçisi için bir fırsat. Tabii üretebilirse. Bunun için de teknoloji, verimlilik ve hepsinden öte de irade gerekiyor.
Pazartesi günü Milliyet ekonomi yazarları olarak Antalya’da işadamlarıyla toplantılar yaptık. Antalya ekonomisi hakkında bilgiler aldık. Sorunları dinledik. Malum, Antalya ekonomisinin temel sektörü turizm ve otelcilik. Ancak Antalya aynı zamanda bir de seracılıktan para kazanıyor. Türkiye’de tüketilen yaş meyve ve sebzenin en büyük tedarikçisi (yüzde 10) olan Antalya ihracatın da dörtte birini gerçekleştiriyor.
Antalya’da seracılığın sorunları olarak teknolojinin yahut tesislerin geri olması, girdilerin pahalı olması, Haller Yasası, soğuk hava tesislerinin yetersiz olması ve daha birçok sorun sayılıyor. Ama hepsinden öte bir konu var ki, bize kalırsa Türk tarımının da en büyük sorunu: Ölçek yetersizliği. Bu konudan Antalya İşadamları ve Sanayiciler Derneği Başkanı Ali Rıza Akıncı çok yakındı.
Türkiye’de ortalama sera büyüklüğü 2.7 dekarmış. Oysa Batılı ülkelerin sera büyüklüğü 10 dekardan aşağı olmuyormuş. Kimi ülkelerde ise bu 15 dekara çıkıyormuş. Hatta son yıllarda bazı ülkelerde 300 dekarı aşan, 1000 dekara varan tesisler yapılmaya başlamış.
Bir başka sorun ise teknoloji. Türkiye’deki 400 bin dekar seranın 180 bini Antalya’daymış. Ancak bu seraların Batı standartlarına ulaşmış olanları toplamda 3 bin dekarı ancak buluyormuş. Gerisi ise sadece “üstü kapanmış bahçeler” olarak niteleniyor. Böyle olunca haliyle verim ve kalite de düşük kalıyor. Bize ifade edilene göre modern seracılık olsa 324 milyon dolar olan ihracat rahatlıkla 1 milyar doları bulabilir.
Konu gerçekten son derece önemli. Çünkü dünyada (ve nüfusu artan Türkiye’de de) sürekli gıda talebi artıyor. Kaldı ki, kıtlık nedeniyle gıda fiyatları artıyor ve yakın vadede pek de düşmeyeceği anlaşılıyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Sururi Çarabatır bana son bir yılda oteline giren yiyecek fiyatlarındaki artışları sıraladı.
Antalya’nın büyükçe tüccarlarından ABC Nakliyat’ın sahibi Gökalp Dinçmen küresel olarak fiyatların yüksek olduğuna işaret ediyor. Ancak bunun da bir nedeninin spekülasyon olduğunu da kabul ediyor. Gıda fiyatlarındaki artış son derece önemli. Çünkü yoksullar televizyon ya da araba fiyatı pahalandığında almaz. Ama gıdayı almadan yapamaz ve gelirindeki satın alma gücü çok hızlı düşer. O nedenle artan gıda fiyatları önce yoksulların gırtlağını yakıyor.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024