Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta şubat ayına ait dış ticaret verileri açıklandı. Geçen yılın ilk iki ayında 14.2 milyar dolarlık ihracat yapılırken, bu yılın ilk iki ayında 21.6 milyar dolarlık ihracat yapılabilmiş. Yani yüzde 52’lik bir artış olmuş. Bu artış hükümeti çok sevindirdi. Partilerinin kapanma davası olmasaydı çok böbürleneceklerdi. Oysa bu artış ne dış ticaret açığımızı kapatmaya yetiyor, ne de onu daraltmaya. İthalat da geçen yılın aynı aylarında 22 milyar doların altında iken bu yıl yüzde 47 artarak 32.3 milyar dolar olmuş.
Geçen yılın ilk 2 ayında dış ticaret açığı 7.7 milyar dolarmış. Bu yıl ise 10.6 milyar dolar olmuş. Yani dış ticaret açığı son bir yıl içinde yüzde 38 büyümüş. Bu da dış açık sorunumuzun daha da kötüleşmekte olduğunun açık bir belirtisi.
Öte yandan, uzun süredir ithalattaki artışın petrol fiyatlarından kaynaklandığını düşünüyoruz. Gerçekten de en büyük ithalat kalemi ara malları (yahut hammadde) ve bunun içinde de enerji ithalatı en büyük paya sahip. Gerçi tüketim mallarındaki artış da dikkat çekiyor: Yüzde 57. Yine yatırım mallarındaki artış da olağanüstü: Yüzde 45. İnsan haliyle “Büyüme sürüyor mu?” diye düşünüyor. Ama bunun gerçek olmadığını başka verilerden biliyoruz. 

Parite ve fiyat etkisi
Geçen yılın ilk 2 ayında euro 1.31 dolarken, bu yıl aynı dönemde parite 1.47 olmuş. Yani yüzde 14’e yakın bir artış olmuş. Oysa biz dış ticaret verilerini dolar bazında hesaplıyoruz. İhracatımızın yüzde 57’sini euro üzerinden yaptığımızı göz önüne alırsak toplam ihracatımızdaki artışın gerçekte yüzde 52 değil, yüzde 40’ın altında olduğu ortaya çıkar. Yani ihracat artışının bir kısmı pariteden kaynaklanıyor. Örneklersek, geçen yıl da bu yıl da 10 milyon euro’luk ihracat yapan bir şirket, geçen yıl 13 milyon dolar gelir elde ederken, bu yıl 14.7 milyon dolar elde etmiş oluyor.
İhracat artışının asıl nedeni ise dünyadaki fiyat artışları. Örneğin altındaki olağanüstü fiyat artışı ihracat verilerine yansıyor. Geçen yıl 2 ayda 365 milyon dolarlık değerli maden ürünü satan Türkiye bu yıl tam 2 milyar dolarlık ihracat yapmış. Demir-çelik ihracatından da geçen yıl 1 milyar dolar elde edilirken, bu yıl aynı dönemde 1.6 milyar dolar elde edilmiş. Meyve-sebze ve gemicilik sektörlerinde de olağanüstü fiyat artışları olduğunu biliniyor. Ve bunlar rakamlara yansıyor.
Bununla beraber, toplam ihracatın yüzde 15’ini oluşturan otomotiv ihracatındaki artış da hatırı sayılır; tam yüzde 65. Otomotiv en büyük ihracat kalemi haline gelmiş durumda. Ancak bu kalem büyüdükçe ithalatı da büyütmekte. Çünkü nihayetinde montaj yapıyoruz. Parçalar da sağdan soldan, yani diğer ülkelerden geliyor. Tekstil ve buna bağlı tüm sektörlerdeki ihracat artışı daha dikkat çekiyor: Yüzde 27. Ama bundan parite etkisini çıkarırsanız, yüzde 10’un biraz üstünde bir artış kalır.
Kısacası, dönemsel olan dünyadaki fiyat artışları ihracat verilerinden indirgenirse (çünkü bu fiyatlar ileride düşebilir) ihracat artışlarının rekabet üstünlüğüne dayanarak bir pazar kazanma başarısı olmadığı ortaya çıkar. Yani, dolandırmadan ifade edersek, parite etkisini ve dünya fiyatlarındaki artışlarını göz önüne alırsak, ihracat artışından böbürlenmek abartı olur.

Haberin Devamı

İhracattaki artışla böbürlenilmeli