Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önceki gün. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Washington’da Financial Times gazetesine bir demeç verdi. Strauss-Kahn bu demecinde son piyasa kargaşası üzerine devletleri müdahaleye çağırıyordu. Çünkü IMF son zamanlarda dünyadaki ekonomik büyümenin giderek olumsuz yöne gideceğini düşünüyor. Nitekim, üçüncü kezdir büyüme tahminlerini değiştiriyor.
Devlet müdahalesi deyince akla ilk para ve maliye politikaları gelir. Ancak IMF’nin istediği üçüncü bir müdahale alanı. Böylece diğer iki politika kümesinin desteklenmesi isteniyor. Şimdiye dek ABD’de piyasalara daha fazla likidite verilmiş ve bir mali destek paketi hazırlanmıştı. Fakat IMF, Bear Stearns gibi yatırım şirketinin kurtarılmasını önemsiyor. Bu da akıllara IMF’nin devletlerden banka ve şirket kurtarmaları istediği sanısını uyandırıyor. Ama elbette istenen o değil.
Strauss-Kahn, sorunun ABD’ye özgü değil, küresel olduğunu vurguluyor. Yani sorun çok büyük. Dolayısıyla sadece ABD’ye özgü önlemler yetersiz kalacaktır. Birincisi, mali kurumların bilançoları zayıfladı. İkincisi, yükleri (kaldıraçları) azaltma süreci devam ediyor ve bu nedenle de varlık fiyatları düşüyor. Üçüncüsü de küresel büyümenin yavaşlaması nedeniyle makroekonomik ortam daha da zorlaştı.
ABD’de konut piyasasında oluşan şişkinliğin patlaması diğer ülkelerde de etkili olacaktır. Ancak böylesi bir olguyu yaşamamış ülkelerde elbette etki daha sınırlı kalacaktır. İkincisi, şimdiye kadar olduğunun aksine, Batı’daki kredi krizinin, düşük faiz ortamından yararlanıp dış açığını finanse etmiş ülkeleri bir hayli sarsacağı düşünülüyor.
Bu durumda IMF Batılı bankalara tüm aktiflerini (gelişmekte olan ülkeler dahil) toparlayıp öz-kaynaklarını güçlendirmesini öğütlüyor. IMF’nin kısa vade için ikinci bir önerisi de bilgi aktarımın şeffaflaşması ve kolaylaşması. Böylece bilgiye dayalı dalgalanmalar önlenebilir. Öte yandan, MB’lerinin sık sık mali istikrar raporları çıkarıp mali kuruluşların yangından mal kaçırır gibi aktif satışlarının engellenmesi gerekir. Nihayet, IMF uzun vadede türev ürünlerle ilgili ciddi denetimler ve bu krize neden olan likiditenin de daha iyi denetlenmesini istiyor.
Nitekim, aşağıdaki grafikte de gözlendiği gibi, 2002 yılından bu yana FED’in para politikasını gevşetmesi nedeniyle dış açık sorunu büyümüş ve bunun karşılığında da (6 trilyon doları aşan) muazzam bir likidite oluşmuştur. Küresel likidite bundan 4-5 yıl önce dünya gelirinin yüzde 7-8’i iken şimdi yüzde 15’i ediyor.
IMF’deki tedirginliğin kaynağı da bu. Fakat durduk yerde IMF’nin böylesi bir sorun karşısında devlet müdahalesini önermesi de ilginç. Gerçi yakında IMF’nin Dünya Bankası ile birlikte üye ülkelerin maliye bakanlarını ve MB başkanlarını Washington’da ağırlayacak. Belki de toplantı öncesinde konuyu gündeme getirmeye çalışıyor.
Bu durumda en riskli ülke olan Türkiye’nin IMF ile anlaşması da kaçınılmaz görünüyor.

Haberin Devamı

IMF devlet  müdahalesi mi istiyor

Haberin Devamı

IMF devlet  müdahalesi mi istiyor