Anlat ağaç

28 Mart 2021

Nesilden nesile aktarılan efsaneleri kovuğunda barındıran anıt ağaçlar, bugün maalesef insanlığın gazabıyla karşı karşıya

Mevla’m seni övmüş övmüş yaratmış/Oynak Çınar etrafına boy atmış/Dalların uzatmış yerlere yatmış/Ne zamandan beriyi bilirsin çınar.” Rivayet o ki, Karacaoğlan bu dizeleri Kahramanmaraş’taki 520 yıllık “Oynak Çınar”ın gölgesinde yazmış. O çınar, bugün bir “anıt ağaç” olarak hâlâ aşklara ve hüzünlere tanıklık ediyor. Biz ise tabiatın sahibi sansak da kendimizi, birkaç haftalık kelebekler gibi göçüp gidiyoruz onların gölgesinde. Oysaki dönüp baksak, ne serüvenler ne inanışlar gizli dallarında.

Mesela Bursa Nilüfer’deki 750 yaşındaki Ağlayan Çınar… Kovuğundaki gözyaşı damlası şekilleri vesilesiyle yayılmış yörede Rum kızı Eleni ile Mehmet’in aşk hikâyesi. İnanışa göre, hep onun kovuğunda buluşurlarmış. Bir gün orada Mehmet’i kanlar içinde görünce dayanamayıp canına kıymış Eleni. İşte o çınar ağacı,

Yazının Devamı

Su yoksa gelecek hayali de yok!

21 Mart 2021

Birkaç on yıl içinde su fakiri bir coğrafyada yaşıyor olacağız. O yüzden suyun gerçek değerini onu kaybetmeden anlamalıyız

Bugün musluktan akan suyun bir gün artık gelmediğini varsayın. Ve en yakın su kaynağıyla aranızda 6 kilometrelik mesafe bulunduğunu farz edin. Çamurlu da olsa o suya ulaşmak için her gün yaklaşık 10 bin adım atmak zorundasınız. Sonra da kaplara doldurup ev ya da bahçenize taşımalısınız. İşte Afrika’nın bazı bölgelerinde bu distopya hemen her gün tekrarlanıyor. Çoğunlukla da o “çile yolu” çocuklar tarafından kat ediliyor. Ve birçoğu suya ulaşabilmek için eğitiminden, hatta yaşamından oluyor. Elbette bu acı tablo, bizim için bugün Afrika kadar uzak. Ancak küresel ısınma kaynaklı kuraklık kâbusu günbegün yaklaşıyor. Projeksiyonlara göre, birkaç on yıl içinde su fakiri bir coğrafyada yaşıyor olacağız. O yüzden suyun gerçek değerini onu kaybetmeden anlamalıyız. Bize o değeri en iyi tarif edebilecek kişi ise; Hayri Dağlı.

Afrika’daki çileli su yolculuğuna tanıklık

Yazının Devamı

Faydalı böcekler zehre karşı!

14 Mart 2021

Prof. Dr. Cem Özkan sadece yararlı böcek popülasyonunu artırarak tarlalarda tarım zehri bağımlılığını sona erdirebileceğimizi anlatıyorSoframızı zehirleyen tarım kimyasalları, 50’li yılların ‘Yeşil devrim’inden bize miras. O gün, daha fazla ürün pahasına doğaya saçılan kimyasallar, bugün hastalık etkeni olarak karşımızda. İnsan ve çevre sağlığına yönelik yıkıcı etkileri ortaya çıktıkça yasaklansalar da, toprağımızda, suyumuzda, soframızda hala varlar. İşte geçen hafta yazdık.. Üzümde 35, çilekte 22 çeşit tarım zehri kalıntısı saptanmış! Maalesef çocuklarımıza o üzüm ve çilekleri yediriyoruz. Hem de, zehirsiz üzüm ve çilek üretmek mümkünken. 

İşte, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Özkan; Sadece yararlı böcek popülasyonunu artırarak bu coğrafyada dünyanın en sağlıklı üzümünü üretebileceğimizi söylüyor. Ekosisteme ufak bir müdahaleyle tarlalarda tarım zehri

Yazının Devamı

Cadının şeftalisini yemişiz!

7 Mart 2021

Bu hafta, “Soframıza hangi zehirler ulaşıyor” sorusuna yanıt arıyoruz. 3 bin 44 meyve-sebze örneği laboratuvarda analiz edilerek, piyasadaki tüm tarım kimyasallarının kalıntılarına bakılmış.Sularımızda 33 çeşit tarım zehri olduğunu anlatan geçen haftaki yazı, haliyle epey yankı buldu. Gelin, tarım zehirlerine mercek tutmaya devam edelim. Bu hafta, “Soframıza hangi zehirler ulaşıyor” sorusuna yanıt arayalım. Zira biliyoruz ki, çiftçilerin tarlaya saçtığı o kimyasallar, sularımızdan çok yediklerimizle bize ulaşıyor. Sonuçları yeni yayınlanan bir çalışmadan bahsedeceğim sizlere. Araştırma, Ege Bölgesi’nde yetişen meyve ve sebzelerdeki pestisit kalıntılarına odaklanmış. 3 bin 44 meyve-sebze örneği laboratuvarda analiz edilerek, piyasadaki tüm tarım kimyasallarının kalıntılarına bakılmış. Çalışma, meyve ve sebzelerin yüzde 11.6’sının tolere edilebilir limitin üzerinde pestisit içerdiğini ortaya koyuyor. Analiz edilen her 2 numuneden 1’inde en az 1 tarım zehri çıkmış. 64 çeşit pestisit tespit edilmiş örneklerde.

Yazının Devamı

Zehir suyumuzda!

28 Şubat 2021

İlaç niyetine gelişigüzel kullanılan tarım zehirleri, toprağı, suyu, balığı, kuşu, arıyı ve nihayetinde dönüp dolaşıp tekrar insanı zehirliyorAdana’da geçen hafta yaşanan toplu arı ölümleri, hemen akıllara fail olarak tarım zehirlerini getirdi. Nasıl getirmesin ki! Tarlada, sofrada, çiçekte, böcekte hep pestisit dediğimiz o zehirler var. Ve biliyoruz ki kullanımları, her geçen yıl artıyor. Sadece son 5 yılda bile artış oranı yarıdan fazla. Maalesef o zehri kullanan çiftçi de günü kurtarmak için yarına bıraktığı zararı pek umursamıyor. Çünkü o bahçesine zehri, “ilaç” diye serpiyor. Zaten ona da öyle satılıyor. Zehir, içtiğimiz suya bile karışıyor. İşte buna dair çarpıcı bir çalışma, İSKİ’nin geçen yıl düzenlediği Su Sempozyumu’nda sunulmuştu. Çalışma, tarım kenti olmamasına rağmen, İstanbul’un içme suyu kaynaklarının dahi tarım zehriyle dolduğunu gösteriyordu. Yoğun tarımın yapıldığı kent ve bölgeleri varın artık siz düşünün!

33 çeşit zehir

&

Yazının Devamı

Iza, siyezin yerini alır mı?

21 Şubat 2021

Iza buğdayı, insan eliyle değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşan antik bir çeşit

 

Bir dönem “beyni uyuşturuyor”, “şişmanlatıyor”, “hazımsızlık yapıyor” diye uzaklaştığımız ekmek, pandemiyle birlikte yeniden mutfakların gözdesi oldu. Özellikle siyez, karakılçık gibi Anadolu’ya özgü buğday çeşitlerinden yapılan ekmekler çok revaçta. Yerel çeşitlerin öne çıkmasının nedeniyse sağlığa etkileri. Rafine buğday ununa göre hem daha besleyiciler hem de daha az glüten içeriyorlar.

Ekmeği fonksiyonel gıdaya dönüştüren bu özelliklere sahip yerel çeşitlerden biri de, 13 bin yıllık geçmişine rağmen adını pek duymadığımız “ıza”.

Siyezden besleyici

Sadece Bolu’nun dağ köylerinde üretilmesi, onu endüstriyel tarıma karşı korunaklı kılmış. En önemli özelliği, içerdiği besin değerlerinin diğer buğday çeşitlerine kıyasla yüksek olması. Birçok parametrede siyezden daha besleyici bir çeşit. 1 kilo siyezin demir oranı 29.3 miligram iken,

Yazının Devamı

Ağacınızı nasıl tanırsınız?

14 Şubat 2021

İnsan, türünü, yaşını, beslediği kuşu-böceği bilse daha da bağlanır ağacına. İşte bunu sağlayacak bir kaynak yayınlandı: “Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları”. Kitabın sayfaları adeta doğanın renkli bir yorganıNe güzel söylemiş İngiliz şair Alexandar Pope, “Bir ağaç, herhangi bir prensten daha soyludur” diye. Gerçekten de ağaçlar, doğadaki canlı hiyerarşisinde en üst mertebeyi fazlasıyla hak ediyor. Dünyayı doyuran, soluklandıran, serinleten, iyileştiren, güzelleştiren onlar. Sanata ilham veriyor, ruh halimizi düzeltiyor, hatta şiddeti dahi azaltıyorlar. O denli, hayati rolleri var ekosistemde. Fakat çoğumuz farkında değil bunun. Hoyratlığımız ondan belki de… Yeterince tanısak kolay kolay gözden çıkaramayız onları. Türünü, yaşını, yaprağını, meyvesini, beslediği kuşu-böceği bilse, eminim daha da bağlanır insan ağacına.




Neyse ki buna vesile olabilecek önemli bir kaynak yayımlandı geçtiğimiz günlerde. Adı, “Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve

Yazının Devamı

Yumurta mı soyadan soya mı yumurtadan?

7 Şubat 2021

Soya küspesi, ortalama yüzde 40 protein içeriğiyle tavukların beslenmesinde vazgeçilmez bir rol oynuyor Yumurta zam şampiyonu oldu. Sadece birkaç ayda fiyatı ikiye katladı. Organiği 2 liraya dayandı, konvansiyoneli 1 lirayı geçti. Peki, ne oldu da yumurta bu kadar pahalandı? Yumurta üreticilerine göre zammın başlıca nedeni soya.

Soya, tavuk yem karışımları için en önemli bileşen. Soya küspesi, ortalama yüzde 40 protein içeriğiyle tavukların beslenmesinde vazgeçilmez bir rol oynuyor. Büyük ölçekte kümes hayvancılığı yapan her işletme, soyayı yurt dışından temin etmek zorunda. Çünkü mevcut soya üretimimiz, 1 aylık ihtiyacımızı dahi karşılayacak düzeyde değil. Çoğu hayvan beslenmesinde kullanmak üzere her yıl yaklaşık 2.5 milyon ton soya ithal ediyoruz. Üstelik bu soyanın neredeyse tamamı GDO’lu!

Konuştuğum yumurta üreticileri, geçen yıl eylül ayında kilosu 2 buçuk lira olan soya küspesini şu an 5 liraya aldıklarını belirterek, bu fiyat artışının haliyle yumurtaya da yansıdığını savunuyor. Tabii

Yazının Devamı