Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin ilk balık çiftliğinde; denizden birkaç mil açıkta bulunan kafesleri gezip, balık beslenmesi ve hasadına tanıklık ettim

Marmara’daki müsilaj felaketi, balığın tadını kaçırdı. Özellikle Marmara’dan çıkan balıklara yönelik ciddi bir endişe söz konusu. Alternatif ise Ege ve Akdeniz’de yetiştirilen levrek ve çipura. Peki, çiftlik balığı nasıl besleniyor? Balıklarda antibiyotik ya da ağır metal kalıntısı var mı? Tüm bu sorulara yanıt aramak için geçen hafta İzmir Ildır’daki Türkiye’nin ilk balık çiftliğindeydim.

Haberin Devamı

Çamlı AŞ’nin açık denizdeki 33 kafesinde yetiştirilen levrek ve çipuraların hayat yolculuğu aslında karada başlıyor. Kuluçkahanedeki tanklarda anaç balıklardan doğan yüz binlerce yavru, ilk iki-üç gün kendi yumurtalarıyla besleniyor, üçüncü günden sonra ağızlarının açılmasıyla tanka konulan mikroskopik canlıları (rotifer ve artemia) yiyor. Tanktaki gece gündüz dengesi de ışıkla sağlanıyor. Floresanlar yavruları strese soktuğu için led aydınlatmaya geçilmiş. Anaçları da yine tesisteki sürüden seçtiklerini anlatan yetkililer, doğadan anaç toplamanın yasak olduğunu söylüyor.

Her yönüyle çiftlik balığı

Tek tek aşılanıyorlar

Tanklardaki yaşam 4 ay kadar sürüyor. Burada beslenerek 2 gram ağırlığına ulaşan yavrular, denizle ön besleme kafeslerinde tanışıyor. 6 ay süresince günde 5-7 kez yemlenerek 40-50 grama kadar büyütülen balıklar, bu aşamada aşılamaya tabi tutuluyor. Çiftlik yetkilileri, viral ve bakteriyel hastalıklara karşı 2 çeşit aşının balıklara tek tek bayıltılarak enjekte edildiğini anlatıyor. Sonrasında eğer hastalık yoksa yavrulara başka hiçbir müdahalede bulunulmuyormuş.

Balıkların bir sonraki adresi ise büyütme kafesleri. Yaklaşık 30 metre çapındaki kafeslerde binlerce balık, 10-24 ay boyunca günde 2 kez besleniyor. Beslenme ünitesi adeta denizin üzerindeki petrol istasyonu gibi. İstasyonun ambarında tonlarca yem var. Bu yemler bir tuşa basılarak borular aracılığıyla kafeslere ulaştırılıyor. Kafeslerdeki su altı kameralarından gelen görüntülerle de yemleme süresine karar veriliyor. Dalgıçlar da günde iki kez kafeslere dalarak gözle balık ve kafes kontrolü yapıyor. Tesiste 2’si kadın 21 dalgıç çalışıyor. Dalgıçların işlevi önemli, çünkü kafeslerin delinip balıkların firarı sektörün en büyük korkusu. Bu durum en çok da dişli olmaları nedeniyle çipuraların kafeslerinde yaşanırmış.

Haberin Devamı

Her yönüyle çiftlik balığı

Tesiste günde 60 ton yem kullanılıyor. Zaten en büyük maliyet de yem. Yemin içeriği balık ve buğday unu ile soya ve mısırdan oluşuyor. Soya diğer tüm hayvan besiciliğinde olduğu gibi GDO’lu. Yemlerin boyutu ise balığın boyuna göre değişiyor. Bir levrek ya da çipuranın 600 grama ulaşıp sofraya gelebilmesi için en az 18 ay gerektiğini söylüyor tesis çalışanları. 1 kiloyu aşan balıklar, iki buçuk yıl boyunca beslenen balıklarmış.

Antibiyotik var mı?

Tabii çiftlik balığına yönelik çekincelere de değinelim. En çok dile getirileni; antibiyotik. Tesisi bize açan İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri Birliği Genel Sekreteri Demir Alpay, antibiyotiğin hastalık oluşursa veteriner hekim reçetesiyle yeme katılarak verildiğini söylüyor. Ancak kalıntı konusunda çok emin konuşuyor: “Sofraya ulaşan balıkta antibiyotik kalıntısı kesinlikle olmaz. Olsa Avrupa ve ABD’ye balık satamayız. Öyle sıkı denetim var ki, bırak antibiyotiği herhangi bir ilaç ya da ağır metal kalıntısı çıksa Türkiye’nin 1 milyar doları bulan ihracatı sona erer. O yüzden çok hassas çalışır sektör. Şu an sağlık açısından meyve sebzeden bile güvenilirdir çiftlik balığı.”

Haberin Devamı

Her yönüyle çiftlik balığı

Nasıl anlaşılır?

Peki, çiftlik balığı nasıl anlaşılır? En belirgin fark renkte. Çiftlik balığı yüzeye daha yakın alanda büyüdüğü için daha çok güneşe maruz kalıyor ve daha koyu renk oluyor. Ağız çevresinde kan olması da çiftlikten geldiğinin göstergesi diyor birlik yetkilileri. Ve doğal deniz balığı diye satılan iri levrek ve çipuraların yüzde 90’ının çiftlikteki premium boy balıklar olduğunu söylüyorlar.

Kirliliğe karşı denetimler yapılıyor

Bir diğer hassasiyet de; deniz kirliliği… Ertuğ Balık Üretim Tesisi Genel Müdürü Ufuk Atakan Demir’e tesislerin deniz ekosistemine zarar verip vermediğini sordum. Demir, “Çiftlikten denize bırakılan sadece organik yük. Zaten sürekli su kalitesi ölçülür. Kirlenmiş ortamda yetiştiricilik yapılmaz” diyor. Birlik yöneticileri de hem AB hem de Tarım Bakanlığı tarafından denetimler yapıldığına dikkati çekerek, sonuçları da paylaştı.