Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Alıştığımız sivrisinek gibi değil; beyaz çizgili bacaklar ve sırtında düz beyaz çizgisi bulunuyor, siyah renkli; kan emdiği ciltte lezyon bırakıyor ve insana saldırganca yaklaşıyor: Kâbusun adı Aedes

Bilimsel araştırmalar, küresel ısınmaya bağlı sivrisinek popülasyonunda yaşanan değişim nedeniyle yeni salgınların kapımızda olduğunu söylüyor. Zaten son birkaç yıldır sivrisinek sokmasıyla yayılan Batı Nil virüsü vakalarıyla karşı karşıyayız. Bu yıl da başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin bazı bölgelerinde ciddi bir sivrisinek rahatsızlığı hâkim. Daha önce ülkemizde görülmeyen Aedes cinsi sineğin yol açtığı şikâyetler gün geçtikçe artıyor.

Haberin Devamı

İklim değişikliğinin payı

Aedes, alıştığımız sivrisinek gibi değil. Beyaz çizgili bacaklar ve sırtında düz beyaz çizgisi bulunan siyah renkli bu tür. Kan emdiği ciltlerde ciddi lezyon bırakıyor. Ve insana saldırganca yaklaşıyor. Üstelik güpegündüz. En korkutucu yanı da soktuğu kişiye humma, Zika, Chikungunya gibi tehlikeli hastalıkları bulaştırabilme riski. Ve uzmanlara göre maalesef Aedes, artık bizim için kalıcı bir cins!

Yaz gecesi kâbusu büyüyor

Tabii bu türün coğrafyamızı istila etmesinde; iklim değişikliğinin de payı var. Sıcaklık artışı ve yağış dengesizliği sivrisineklerin işine geliyor. Yaşam döngüleri uzadığı için daha çok yumurta bırakıyorlar. Küçük su birikintileri hatta atık ayran kutularında biriken birkaç damla su bile sivrisineklerin üremesine yetiyor.

Değişen şartlara çok iyi uyum sağlayıp çok hızlı üreyen canlılar, sivrisinekler. Başrolde de hep dişiler var. Popülasyonu artıran da onlar, bizleri sokup kan emen de. Erkekler kan emmiyor. Biyolojik görevleri olan döllemeyi ifa ettikten kısa süre sonra ölüyor; dişiler uzun yaşıyor. Yumurtlamak için kana ihtiyaç duyuyorlar. Emdikleri kanın proteinini de yumurta oluşturmak için kullanıyorlar. Bir defada 500’den fazla yumurta bırakabiliyor ve yumurtaların ergin hale gelmesi sadece 10 gün gibi kısa bir sürede gerçekleşiyor. Onun için de sivrisinekle mücadelede temel hedef, yumurtaların bırakıldığı sucul alanlar. Uzmanlara göre, sivrisineklerden kurtulmanın en etkin yolu da suyla temaslarını önlemek!

Haberin Devamı

Kâbusumuzu tanıyalım!

Aedes cinsi sivrisineklerle ilgili çalışmalar yürüten Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Kerem Öter, şehirde su dolu kapların ağızlarının mutlaka kapatılması uyarısında bulunuyor: “Bir yerde Aedes varsa oranın 200 metre çapındaki su birikintileri kontrol edin. Çünkü Aedesler diğer sivrisinekler gibi göl, dere, sazlık gibi alanlardan çok, saksı dipleri, yağmur suyu kapları gibi dar alanlara yumurta bırakır. O alanlara müdahale en etkin yöntem. Aedes albopictus en istilacı tür. Girdiği hiçbir coğrafyadan kökü kazınamamış. Yeni girdiği yere hemen adapte oluyor. Gün içinde açık alanda çok aktif. Genelde evlere girmez. Ağaçlık alanları ve bahçeleri tercih ediyor. Bizi korkutan ise 20’nin üzerinde virüs ve paraziti insana bulaştırabilme ihtimali. Yakın gelecekte coğrafyamızda Chkingunya ve deng humması gibi hastalıklarla karşılaşabiliriz.”

Haberin Devamı

Korunmak için...

Peki, sivrisinekten korunmak için ne yapmalı? Doç. Dr. Öter, evlerde sineklik kullanılmasını, dışarı çıkarken açık renk giysilerin tercih edilmesini, yoğun popülasyonun olduğu ortamlarda da kovucu spreylerden yararlanmayı öneriyor. Lavanta, sardunya, çay ağacı, nane ve fesleğen gibi bitkiler, uzaklaştırıcı etki etse de tam çözüm sağlamıyormuş. “Sivrisineklerle ilgili bir numaralı çekici salgıladığımız karbondioksit” diyen Öter, vücut sıcaklığı, kişiye özel vücut kokusu ve salgılanan feromonların sivrisinekler için tercih nedeni olabildiğini belirtiyor. Kan grubu ise küçük bir yüzdeyle önemliymiş.

Sivrisinekler;

Güneşten kaçarlar.

Kışları kullanılmayan evlerin karanlık odalarında, kömür madenlerinde, arı kovanlarında ve nemli ahırlarda geçirirler.

Saniyede 50 santimetre uzağa uçabilirler. Nem, uçuş uzunluğunu artırır. Üredikleri alandan 2-3 kilometre uzaklara kadar uçabilir.

Güneş ışığından kaçarlar. Gündüzleri ağaçlıklı gölgeli kuytu yerlerde gizlenir ve dinlenirler.

Konut ve ahırlara girerek kan emer ve doymadan da oradan ayrılmazlar.

En etkin oldukları saat dilimi 20.00-06.00 arasıdır.