Ankara’daki MAN Otobüs Üretim Tesisleri’nin yeni yatırımları nedeniyle önceki gün bir tören yapıldı.
Ankara’da 1966 yılından bu yana otobüs üreten tesisin “MAN’ın en büyük ve kompakt otobüs fabrikası” konumunda olduğu belirtiliyor.
Şehiriçi, seyahat ve orta mesafe otobüslerinin üretildiği fabrikada, iskelet, boyahane, kataforez, ön montaj, montaj, araç bitiş ve lojistik bölümleri var. Tesis, MAN ve NEOPLAN markalı seyahat otobüslerinin “üretim merkezi”.
MAN’ın bu yatırımının ilginç bir hikâyesi vardır. Sanayici Tevfik Ercan tarafından başlatılan yatırımın mülkiyeti daha sonra MAN grubuna geçti. Şimdilerde MAN grubunun yönetiminde Volkswagen grubu yüzde 70’in üzerinde söz sahibi.
Ankara’daki MAN tesislerini kuran Tevfik Ercan, (1909-2004, Ankara, Karagedik köyü) Ankara Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra Lozan Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Alman iş çevreleriyle iyi ilişkisine dayalı olarak 1966 yılında Topkapı’da MAN Kamyon ve Otobüs Fabrikası’nı kurdu. Kamyon ve otobüs motoru (dikkat buyurunuz “motor”) üretiyordu.
Öncüler: T. Ercan, İ. Ünver
İç talebe değil de ihracat artışına dayalı olarak büyümek istiyoruz. İhracat artsın ki üretim de artsın, büyüyelim diyoruz.
İhracatın artması, dünya pazarında talebi olan malları, dünya kalitesi ve dünya fiyatıyla üretmeye bağlı. Çünkü dünya pazarında (küresel pazarda) büyük rekabet var.
Türkiye’nin dünya pazarında talebi olan malları, dünya kalitesi ve fiyatı ile üretip üretmediğinin göstergesi, Türkiye’nin “Küresel Rekabet” (dünya ülkeleri arasındaki rekabet) sıralamasıdır.
Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum-WEF), ülkelerin verimlilik düzeyini belirleyen göstergelere dayalı olarak, ülkenin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya çıkarmak ve politika yapıcılara yol gösterebilmek amacıyla araştırmalar yapıyor. Bu araştırmalar sonucu hazırlanan “Küresel Rekabet Raporu 2013-2014” raporunda, küresel rekabet gücü bakımından Türkiye, 148 ülke arasında 44. sırada.
148 ülke arasında bilimsel araştırma kurumlarımızın gücü bakımından 63’üncü sıradayız. Şirketlerin Ar-Ge harcamaları sıralamasında 68’ınci, bilim adamı ve mühendis sıralamasında 53’üncüyüz.
İnovasyonda geriyiz
Bugün İzmir’in yeni fuar alanı “Fuar İzmir”in açılış töreni var.
Yeni fuar alanı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özkaynaklarıyla gerçekleştirildi. 1 milyar TL’lik proje için bugüne kadar 400 milyon TL’lik harcama yapıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ”Fuar İzmir, arsanın kamulaştırılmasından düzenlenmesine kadar, bir yerel yönetim tarafından gerçekleştirilen ilk projedir” diyor. Fuar İzmir, tarihi İzmir Enternasyonal fuarlarının gerçekleştirildiği Kültürpark’taki alanın 5 katı, 337 bin m2 alana sahip. 50 futbol sahası büyüklüğünde. 7 büyük sergi holü, 2.500 araçlık otoparkı var.
Fuar denilince bizler eskiden sadece İzmir Enternasyonal Fuarı’nı bilirdik. Bu fuarın doğuşu, 17 Şubat 1923’te (henüz Cumhuriyet ilan edilmemişken) Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle İzmir’de toplanan İzmir İktisat Kongresi’ne uzanır. İktisat Kongresi ile eşzamanlı bir ticari ürünler sergisi düzenlenmiş, sergi mekânı da, ikinci Kordon’da Osmanlı Bankası’nın depo olarak kullandığı Hamparsumyan binası seçilmişti. Burada, el tezgâhı ve küçük sanayi ürünleri, Isparta, Kula, Gördes, Uşak kilim ve halıları, yağ ürünleri, sabunlar, makarna ve unlu yiyecekler, kolonyalar, helvalar, ihraçlık
Üniversite giriş sınavı sonuçları, eğitim seviyemizin çok, hem de çok kötü olduğunu ortaya koyuyor.
Üniversiteye girecek yaşa kadar, yuvalarda, anaokullarında, ilkokullarda, ortaokullarda, liselerde parasız ve paralı okuyanların, bunları yetersiz görerek özel dersler alanların ne durumda olduklarını gösteren sınav sonuçları çok çok kötü.
- 1 milyon 987 bin lise mezunu gencimiz sınava girdi.
- Fen bilimlerinde gençlerimiz 40 sorunun ortalama 4.50’sini cevapladı.
- Matematikte 40 sorunun 5.40’ı cevaplandı.
- Sosyal bilimlerde 40 sorunun 10.40’ına cevap verildi.
- Türkçede 40 sorunun 15.90’ı cevaplandı.
Bugün 23 Mart... 2015 yılının ilk 3 ayı sona ermek üzere. Ekonomi nasıl gidiyor? Yılın ilk 3 ayında ekonomi büyüdü mü?
Ekonominin büyümesi Milli Gelir (GSYH) göstergelerinden izleniyor. Biz henüz 2014 yılının son 3 ayındaki ve 2014 yılının tamamındaki büyümeyi bile bilemiyoruz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 yılının büyüme göstergelerini 31 Mart’ta açıklayacak. 2013 yılında yüzde 4.1 büyümüştük. 2014 yılının ilk 3 ayında yüzde 4.8, ikinci 3 ayında yüzde 2.2, üçüncü 3 ayında yüzde 1.7 büyüdüğümüz açıklandı.
Ne istiyoruz? Kaderimize razı olarak, “Ne yapalım... Ne kadar büyürsek büyüyelim... Dert etmeye değmez...” mi diyeceğiz. Yoksa “Büyüyemiyoruz. Silkinelim... Üretimi artırmak için bir şeyler yapalım... Uyuşukluk bize yakışmaz” diyerek eyleme mi geçeceğiz?
Her şeyden önce bir durum tespitine ihtiyaç var.
Ekonomi ne durumda? Ekonominin ne durumda olduğunu 3 - 6 ay sonra öğrenmek işe yaramıyor. İş işten geçmiş oluyor. İşte bunun için öncü göstergelere bakarak durum tesbiti çok çok önemli.
Öncü göstergeler...
Tolga Tanış, 2008’den 2010’a kadar New York’ta görev yapan bir gazeteci. 2010’dan bu yana Washington’da... Olan biteni gazetesine aktarıyor. Son dönemdeki “Türkiye-Amerika İlişkisinin İnişli Çıkışlı Hikâyesi’ni, “Potus (President of the United States) ve Beyefendi” başlığını taşıyan bir kitapta topladı.
Kuralları kabullenmek
Giriş yazısında Tanış, “New York’tan Washington’a ilk geldiğinde ‘Köy...’ dedim ‘burası...’ İnsanları tanıdıkça ‘Dünyayı yönettiğini zanneden zavallı Washington Post okurları’ dedim. New York Times aboneliğimi bırakmadım. Ama en sonunda bu metropolleşmemiş kentin bütün kurallarını söylene söylene kabullendim” diyor.
Washington’a 1960’lı yıllarda gittiğimde sınıf arkadaşım Kaya Toperi, Büyükelçilik’te başkâtipti. Hem onun hem de Basın Ataşesi Altemur Kılıç‘ın geniş bir çevresi vardı.
Washington’da 1970 yılında bir süre yaşadım. DPT’de uzman iken Dünya Bankası’nda bulundum. Washington’da “yaşamak” başkaydı.
O günlerin Washington’unu “Ankara’nın benzeri bir şehir” olarak kabullenmiştim. O dönemler Washington’daki politikacılar, konuları, güçleri bugünkünden farklı idi. Washington otelleri, lokantaları, kahveleri, mağazaları, yaşam şekliyle Ankara’ya
Üst katta oturan komşu, gecenin geç saatinde eve geldiğinde, ayağındaki pabuçları çıkarır, tak tak diye duvara fırlatırmış. Alt kattaki komşusu buna alışmış. Birinci pabuç tak diye duvara fırlatıldığında uyanır, ikinci taktan sonra tekrar uykuya dalarmış. Bir akşam, üst kattaki komşu ayakkabısının tekini tak diye duvara fırlattıktan sonra, öbürünü yavaşça yere koymuş. Geliniz görünüz ki komşu, ikinci tak geciktikçe tekrar uyuyamaz olmuş. Bekle bekle... Saatler geçiyor. Dayanamamış. Üst kata çıkarak kapıyı çalmış. “Allah’ını seversen şu ikinci pabucunu da fırlat da... Beklemekten kurtulayım. Uykuya dalayım” demiş.
İşte bizler de benzer bir durumdayız... ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımını beklemekten uykularımız kaçtı. Artırsa da ne olacaksa olsa...
FED Başkanı Yellen Teyze pabucun birini fırlatıyor gibi yapıyor ama tam da fırlatmıyor... Birini fırlatsa, ikinci pabucu ne zaman fırlatacak diye bekleyeceğiz.
Peki şimdi ne olacak?
Yellen Teyze’nin pabuç atma durumuyla ilgili değerlemeler yapmakta uzmanlaşanlara göre, (1) Nisanda faiz artışı yok. (2) Mayısta toplantı yok. (3) Haziranda ufak da olsa faiz artırımı olabilir. Bu belirsiz ortamda, (1) Dolar değer
Dünyanın ipi ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen Teyze’nin elinde. İpi gevşetirse ABD dışında yaşayanlar rahatlayacak. İpi çekerse ABD dışında yaşayanlar hapı yutacak. Dünya, Yellen Teyze’nin eline bakar durumda. IMF Başkanı Christine Lagarde Teyze‘nin başında bulunduğu kuruluş, gücünü yitirdi. Yellen Teyze konuşmuş olmak için konuşuyor. Yellen Teyze’nin alacağı kararlara karşı çaresizleri uyarıyor.. “(1) ABD Doları değerleniyor, değerlenecek. (2) Faiz yükseliyor, yükselecek. (3) Dünyadaki para akımları yön değiştiriyor, değiştirecek. Ona göre hazırlıklı olun“ diyor.
Ayşe Hanım Teyzem ise, olan biten karşısında çaresizlerden biri. ”Benim durumum ne olacak?” diyerek meraklanıp duruyor..
Yellen Teyze’nin ABD Merkez Bankası-Fed’in Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısından sonraki açıklamada faizi artırmak için “sabırlı” olunacak” ifadesini kaldırıp kaldırmayacağı günlerdir merak konusu oldu.
“Sabır” dalgalanması...
Dünya kaderini bir kelimeye, “sabır” kelimesine bağladı. Sabır kelimesi, faiz artırımının gecikeceğini işaret ediyor.. Sabır kelimesinin ağza alınmaması ise dünya para piyasalarının dalgalanacağını gösteriyor.
ABD Merkez Bankası-Fed Başkanı Janet