Tolga Tanış, 2008’den 2010’a kadar New York’ta görev yapan bir gazeteci. 2010’dan bu yana Washington’da... Olan biteni gazetesine aktarıyor. Son dönemdeki “Türkiye-Amerika İlişkisinin İnişli Çıkışlı Hikâyesi’ni, “Potus (President of the United States) ve Beyefendi” başlığını taşıyan bir kitapta topladı.
Kuralları kabullenmek
Giriş yazısında Tanış, “New York’tan Washington’a ilk geldiğinde ‘Köy...’ dedim ‘burası...’ İnsanları tanıdıkça ‘Dünyayı yönettiğini zanneden zavallı Washington Post okurları’ dedim. New York Times aboneliğimi bırakmadım. Ama en sonunda bu metropolleşmemiş kentin bütün kurallarını söylene söylene kabullendim” diyor.
Washington’a 1960’lı yıllarda gittiğimde sınıf arkadaşım Kaya Toperi, Büyükelçilik’te başkâtipti. Hem onun hem de Basın Ataşesi Altemur Kılıç‘ın geniş bir çevresi vardı.
Washington’da 1970 yılında bir süre yaşadım. DPT’de uzman iken Dünya Bankası’nda bulundum. Washington’da “yaşamak” başkaydı.
O günlerin Washington’unu “Ankara’nın benzeri bir şehir” olarak kabullenmiştim. O dönemler Washington’daki politikacılar, konuları, güçleri bugünkünden farklı idi. Washington otelleri, lokantaları, kahveleri, mağazaları, yaşam şekliyle Ankara’ya benziyordu. Benim ilişkide bulunduğum Dünya Bankası ve IMF görevlileri, kendi konularından çok Amerikalı politikacıların yaptıklarını konuşurdu.
Beyaz Saray’a yakın Sans Souci lokantası ile Mayflower’ın barı Washington’un önde gelen politikacıları ile gazetecilerinin uğrak yeri idi. Sans Souci’de o yılların ünlü siyasi mizah yazarı Art (Arthur) Buchwald’un (1925-2007) bir masası vardı. Her akşam o masada otururdu. (Sans Souci 1983’de yıkıldı. Otopark oldu.) Mayflower şimdilerde önemini yitirdi.
O tarihlerde Washington’da Türk gazeteci yoktu. 1975’lerde çalıştığım kuruluşun programları nedeniyle Washington’a birçok kez gittim. O yıllar Altemur Kılıç’ın Washington’da etkin olduğu yıllardı. Tüm basın çevresini ve politikacıların çoğunu tanıyordu. Böylece National Press Club’ta çok gazeteciyi görme şansım oldu.
Dengeler kuruluyor...
Tuna Köprülü, uzun süre Washington’da görev yaptı. Beyaz Saray muhabiri olarak ayrıcalıklı bir statüye sahip oldu.
Sonraki yıllarda Ufuk Güldemir ve Sedat Ergin Washington gazeteciliğinin ne olduğunu Türk okuyucusuna anlattı. Turan Yavuz uzun süre Milliyet’i temsil etti. Savaş Süzal Washington’da bulundu. Doğan Uluç, New York’tan zaman zaman Washington’a geldi, gitti.
İki kadın gazeteci, Yasemin Çongar ile Aslı Aydıntaşbaş Washington’da özel haber kaynaklarına ulaşma yetenekleriyle öne çıktı.
Şimdilerde ajanslar ve çok sayıda gazete Washington’da temsilci bulunduruyor.
Pınar Ersoy farkıyla
Pınar Ersoy, bizim Milliyet gazetemizin Washington temsilcisi. Beyaz Saray haberlerini en iyi izleyenlerden. Önde gelen politikacılarla özel söyleşiler yapan bir arkadaşımız.
Washington şimdilerde dünya dengelerinin kurulduğu, bozulduğu bir merkez. Washington‘dan kaynaklara ulaşarak derlenen haberler çok çok önem taşıyor. Washington gazeteciliğinin önemi giderek artıyor.
Gazeteci Tanış’ın kitabında anlatılanlar Washington’da bir Türk gazetecisinin, haber kaynaklarıyla iyi ilişkiler kurabilmesinin ne kadar önemli olduğunu, bu arada Washington gibi bir şehirde gazetecilik yapmanın güçlüğünü sergiliyor. (Doğan Kitap, 29 TL)