Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecinde geldiğimiz noktayı net bir biçimde ortaya koyuyor: “Nehrin karşı kıyısına yüzerken yarıya geldiğinizde ne olursa olsun karşıya varmaya çalışırsınız... Ben, geriye dönülmez noktaya geldiğimiz kanaatindeyim” (Radikal, 25 Nisan 2013)
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Kandil’de yapılan basın toplantısında, geri dönülmez noktada olduğumuzu şu sözlerle açıklıyor: “PKK’nın kademeli olarak Kuzey Irak’taki kamplara çekilmesi, 8 Mayıs’ta başlayacak... PKK çekilme vaadini tereddütsüz yerine getirecek.”
Dahası, PKK, çekilme “vaadini tereddütsüz” yerine getirirken de, hiçbir “koşul”da ortaya koymayacak.
“Koşulsuz” bir çekilme süreci yaşanacak.
Bu süreç, büyük bir ihtimalle birkaç ay içinde tamamlanacak.
Sonbaharda, PKK’nın tümüyle silahları bırakma süreci başlayabilir.
Peki, bugünle sonbahar arasında ne olacak?
Salonda, kanepede oturuyor. Titreyen elini, grubumuzdan Fadime Hanım tutuyor.
Konuşurken zorlanıyor. Sesi de titriyor.
Gözleri dolu.
“Keşke bu süreç altı ay önce başlasaydı. O zaman oğlum şehit olmazdı”.
Akil insanlar grubu olarak, Denizli’deyiz.
Cemile Avcı hanımı ziyaret ediyoruz.
Yani, bir şehit ailesini.
Destek, umut, endişe, korku, tepki; farklı duyguların yaşandığı ve seslendirildiği barış sürecinde, çok önemli bir gelişme yaşanıyor.
“İnsani olan” ön plana çıkıyor.
Kimlikler yumuşatılıyor, geri plana atılıyor, insani olan konuşuluyor.
Daha da önemlisi, insani olan paylaşılıyor.
İnsani olan paylaşıldıkça da sürece destek artıyor.
Mehmet Kaya’nın dramı ve barış çağrısı
Önce, Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Birgül Ayman Güler’in, “Bana, Türk ulusu ile Kürt milletini eşit gördüremezsiniz” sözleri üzerine, partisinden istifa etti.
Sonra, insan hakları savunucusu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na, Uşak milletvekili Dilek Akagün, inanması güç, “sen CIA ajanısın, partiyi bölüyorsun” suçlamasında bulundu.
En son olarak, CHP’ye girerek elini taşın altına koyan, 2011 seçimlerinde seçilemeyecek bir yere konulmasına rağmen, ayrılmayıp, küsmeyip CHP için çalışmayı tercih eden sevgili dostum Gülseren Onanç başkan yardımcılığından istifa etti.
Daha doğrusu, CHP lideri Kılıçdaroğlu Onanç’tan istifa etmesini istedi.
Niye?
Onanç bir televizyon programına Genel Başkanı istemediği halde çıktığı için. Daha önemlisi de “CHP tabanında barış sürecine destek yüzde atmış beş” dediği için.
CHP’de, barış sürecine, bu süreçle ilgili parlamento içi komisyon çalışmalarına destek verelim diyen milletvekillerinin sayısı otuz beş civarında.
Barış süreci hızla gelişiyor. Belki çok hızlı bir tempoda bu süreci yaşıyoruz.
Sürecin hızını yakalamak, olanları kavramak zor.
Ama, şu gerçeği görüyorum: Hasan Cemal’in doğru olarak saptadığı gibi, “barış süreci olgunlaşıyor”.
Artık, gerçekçi bir iyimserlik içinde, barış sürecine yaklaşabilir, barışın olgunlaştığını görebiliriz.
Silahların susması ve bırakılması bugün yaşanılan bir gerçeklik.
Başarı artık mümkün
İzmirlilerin barış süreciyle ilgili endişeleri içinde beş konu öne çıkıyor: 1- Üniter yapı 2- Türklük 3- Cumhuriyet rejimi 4-Öcalan’ın konumu 5-Başkanlık
Akil İnsanlar Ege Bölgesi grubu olarak İzmir’de, merkezde, ilçelerde, iki dolu gün geçiriyoruz. Sokaktayız. Toplantı salonlarındayız. Barış süreci hakkında sokaktaki insanları, örgüt temsilcilerini dinliyoruz...
Akil İnsanlar Ege Grubu olarak, çalışmamıza İzmir’den başlıyoruz.
İzmir’de, merkezde, ilçelerde, iki dolu gün geçiriyoruz. Sokaktayız. Toplantı salonlarındayız.
Barış süreci hakkında sokaktaki insanları, örgüt temsilcilerini dinliyoruz.
Süreç üzerine “endişeler” ve eleştiriler var. Ama, İzmir’de, sürece beklediğimizden çok daha fazla “destek” de var.
Geleceğimizi büyük ölçüde belirleyecek ve “nasıl bir Türkiye’de yaşayacağız” sorusuna yanıtın ortaya çıkacağı tarihi ve zor bir süreçten geçiyoruz.
Tarihi; çünkü, hepimiz biliyoruz ki, ölümün, şiddetin ve çatışmanın bitmesi, barışın inşası ve Kürt sorununa çözüm olasılığının ortaya çıkması, kutuplaşmış değil, birlikte yaşayan, çatışan değil müzakere eden, farklı kimlikler arası ilişkilerde güven duygusunun arttığı, “demokratik, adil ve istikrarlı bir Türkiye” olasılığını ortaya çıkartacaktır.
Bu olasılık bugün var, hem de başarı şansı yüksek.
Böyle olduğu için de, toplum barış sürecine destek veriyor.
Barış süreci belirsizlik ve risk de içeriyor; uzun bir çatışma ortamından sonra, barış süreci “çok hızlı” işliyor.
Dünya örneklerinden farklı olarak, her şey çok hızlı gelişiyor, değişiyor.
Bu sorun çözülmez derken, üç-dört ay içinde, çatışmasızlık ve silahların bırakılması durumuna geldik.
8 Nisan; Ankara’da, yeni anayasa ve başkanlık sistemini tartışıyoruz. (*)
Yeni anayasa süreci hızla krize gidiyor.
Anayasa komisyonu uzlaşamıyor.
AK Parti, başkanlık sistemi ısrarında.
Sistem tartışması
Ergun Özbudun’a göre, başkanlık tartışması, “parlamenter sistem-başkanlık sistemi karşıtlığı” içinde ve aşırı kutuplaşmış ve ideolojik yapılıyor.