Uğruna savaşılan bir Dünya kalmayabilir!

13 Ekim 2024

ABD siyasetinde sert esen rüzgarlar bir yana dursun, odak noktası bir anda doğanın kopardığı kasırgalara yöneldi. Geçtiğimiz hafta ABD’deki doğal afet bize bir kez daha şunu gösterdi: dünyanın en güçlü ülkesi bile tabiatın kudreti karşısında aciz bir duruma düşebiliyor. Mikroskopik boyutta bir virüs ya da dev hortumlar, hangisi olursa fark etmiyor, tabiat insanoğlundan intikamını bir şekilde alıyor. Milton kasırgası hem Florida eyaletini hem de rekorları kırıp geçti. Yüzyılın en şiddetli kasırgası bazı bölgelerde üç aylık yağışın üç saatte gerçekleşmesine neden oldu, iki milyon kişi elektriksiz kaldı. 

‘Evimizle vedalaşıp yola çıktık’ 

Sebastian Belfiore, İngiltere’de lisedeyken en yakın arkadaşlarımdan Alex’in kardeşi. En son yıllar önce Teksas’ta Alex’in düğününe katıldığımda yüz yüze görüşmüştük. Sebastian kasırganın en çok etkilediği Tampa Körfezi’nde yaşıyor. Görgü tanığı olarak yaşadığı dehşeti bana şu şekilde ifade etti: 

“İki

Yazının Devamı

Çağımızın gladyatörleri özgürleşiyor

6 Ekim 2024

Lisede okul takımındayken dizimden sakatlanmasam belki şu an bu yazıyı yazamayacaktım. Şu an bilgisayar başında yazı yetiştirmeye çalışmak yerine milyonluk malikanemde havuz keyfi yapıyor olabilirdim. Tabii gerçekçi olmak lazım, futbol hayatım başlamadan bitmeseydi de muhtemelen futbolu erken bırakmış bir Youtuber olarak karşınızda olurdum yine. Bugün en sevdiğim iki konu olan siyaset ve futbolu birleştirmeye çalıştım. 

Siyaset bilimi, merkezi bir dünya hükümeti olsa nasıl sonuçlar doğururdu diye tartışır durur. Aslında bunun ilginç bir örneği futbol dünyasında mevcuttur. Şöyle bir analoji yapalım: futbol kulüpleri siyasi partiler gibidir, şemanın en altında bulunurlar. Bir üstte ulusal futbol federasyonları yani ulusal hükümetler yer alırlar. UEFA gibi uluslararası bölgesel organizasyonları da Avrupa Birliği gibi siyasi yapılara benzetebiliriz. Bir üste daha çıktığımızda işte artık benzerlikler bitiyor çünkü dünyada henüz tüm ülkeleri bağlayıcı, yaptırım gücüne sahip bir dünya hükümeti yok. Ama futbolda

Yazının Devamı

Ne liberal ne demokrat, ismi liberal demokrat

29 Eylül 2024

Kapağına bakarak kitap almayın deyimini Japonya siyaseti için kullanmak isabetli olacaktır. 1955’ten günümüze Japonya’yı birkaç yıllık kısa aralıklar hariç yöneten siyasi parti Liberal Demokrat Parti’dir (LDP). Ancak ne liberallikle ne de demokratlıkla pek alakası olduğu söylenemez. Aksine siyasi spektrumun sağında yer alan, milliyetçi ve muhafazakâr bir partidir. Geçtiğimiz cuma günü LDP üyeleri Shigeru Ishiba’yı parti lideri olarak seçtiler. Yakında başbakanlık koltuğuna oturacak olan eski Savunma Bakanı Ishiba’nın partinin ağır toplarıyla arası pek iyi değil; zaten muhafazakâr olan LDP’nin giderek daha sağa kayışını eleştiriyor. Daha önce dört kez aday olup başarısız olan Ishiba, bu sefer partinin alt kadrolarının desteğini alarak liderliğe seçildi.

Japonya dünyanın en konformist ve kolektivist toplumlarından biridir. Böyle bir yapıda liberalizmin muhafazakâr bir şekilde yorumlanması çok da sürpriz sayılmaz. İşin aslı siyasi kavram ve terimler zamana ve mekâna göre evrimleşerek değişirler. Misal,

Yazının Devamı

Savaşın kuralları olur

22 Eylül 2024

“Sınırlı savaş çağında geliştirilen uluslararası hukuk kurallarından bugün ne kadar da uzağız! Modern savaş acımasızdır, hamile kadınları veya bebekleri esirgemez; ayrım gözetmeksizin öldürür ve yok eder. Tarafsızların haklarına saygı göstermez. Milyonlarca insan öldürülür, köleleştirilir veya atalarının yüzyıllardır yaşadığı yerlerden sürülür. Bu bitmeyen mücadelenin bir sonraki bölümünde ne olacağını kimse tahmin edemez.” Bu cümleler Nazi baskısı yüzünden Avusturya’dan Amerika’ya kaçmak zorunda kalan ekonomist Ludvig von Mises’in 1949’da yayınladığı “İnsan Faaliyetleri” kitabında bulunuyor. Ne yazık ki aradan geçen 75 sene sonrasında, insanlığın tüm çabalarına rağmen, savaşın dehşeti Orta Doğu’da topyekûn bir vaziyette bölge halklarına acı çektirmeye devam ediyor.

İnsanoğlu yıkıcı dünya savaşlarından sonra bir daha asla aynı vahşet yaşanmasın diye uluslararası bir çaba gösterdi. Ancak İsrail ne insanlık tanıyor ne de hukuk. Mises’in kitabıyla

Yazının Devamı

Özgürlüğün Bedeli

15 Eylül 2024

"Geçici güvenlik için temel özgürlükten feragat edenler, ne özgürlüğü ne de güvenliği hak ederler". Benjamin Franklin ABD’nin kuruluş sancıları çektiği esnada bu cümleyi kullanmıştır. Özgürlük beraberinde sorumluluk getirir, bu sebeple bilinçli toplumlarda ancak özgürlükten bahsedebiliriz. Franklin’in bu sözünü şöyle de uyarlayabiliriz: güvenlik için özgürlüğü feda edenler zamanla her ikisini de kaybeder.

El Salvador 1800’lerin ilk çeyreğinde bir İspanyol sömürgesi olmaktan çıkarak önce diğer Orta Amerika ülkeleri ile federasyonların içinde yer alır. Büyük Orta Amerika Cumhuriyeti 1898’de dağıldıktan sonra kendi egemenliğini kazanır. 20. Yüzyıl El Salvador için cuntacılarla Marksist devrimcilerin kanlı mücadeleleriyle geçer. 1979’da sol tandanslı cunta darbeyle idareyi ele geçirir, geniş çaplı kamulaştırma programları izler. Fakat cunta sağcıların tepkisini çektiği gibi devrimci üniversite

Yazının Devamı

Birinci dünya ülkesi Türkiye

8 Eylül 2024

23 Şubat 1945’te Türkiye, Almanya ve Japonya’ya karşı savaş ilan etmiştir. Aynı yılın haziran ayında Türkiye Birleşmiş Milletler’in kurucu 50 üyesi arasında yer almıştır. 18 Şubat 1952’de Yunanistan ile beraber ülkemiz NATO’ya katılmıştır. Sonuç olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Türkiye resmi olarak Batı uygarlığının bir parçasıdır; birinci dünya ülkesidir. Ancak Türkiye’nin Batı ile olan bağı çok daha geriye dayanmaktadır. III. Selim ve II. Mahmut ile 18. Yüzyılın sonlarından itibaren aslında Türkiye yüzünü Batı’ya döndüğünü göstermiştir. Nihayetinde Atatürk devrimleri sayesinde Batı’nın temsil ettiği değerler zihnimize işlemiştir.

BRICS üyeliği

Böyle bir giriş yapmamım sebebi geçtiğimiz hafta Türkiye’nin BRICS’e katılmak için resmi başvuru yaptığını ifade eden haberlerdi. İlk defa bir NATO ülkesi BRICS’e üye olma isteğinde bulunuyor. Bundan neredeyse tam bir yıl önce yine BRICS hakkında yazdığım bir yazımda İsmet İnönü’nün

Yazının Devamı

Elon Musk: Modern çağın demagogu

1 Eylül 2024

Hayatımda hiç tweet atmadım. Facebook ve Instagram’a nazaran hep bir uzak gelmişti Twitter (yeni adıyla X) bana. Her an ne yaptığımı ne düşündüğümü, neye kızıp neyden mutlu olduğumu dünyaya duyurmama gerek yok diye düşünmüştüm başından beri. Tabii son yıllarda artık devlet başkanlarının bile çok önemli politikaları duyurduğu bir mecra haline geldi Twitter. Özellikle Donald Trump yoğun bir şekilde kullanıyordu. Twitter’ı satın aldıktan sonra Trump’ın engelini kaldıran Musk, Trump’ın en güçlü destekçisi haline geldi.

Musk aslında 2022’ye kadar hep Demokrat Parti’yi destekliyordu. Twitter’ı satın alma sürecinde ayrılık tohumları atılmıştı. Trump’ın hesabını tekrar açacağını söyleyen Musk’ı Demokratlar ağır şekilde eleştiriyorlardı. Biden yönetiminin milyarderlere vergi getirme planı ve sendikalı elektrikli otomobil üreticilerine vergi teşviği getirmesi Musk’ı fena halde kızdırmıştı. Tesla sendikalaşmış değil. Daha az vergi ödemek için Musk Tesla fabrikalarını California’dan

Yazının Devamı

Kötünün iyisi tamam ama ya sonra?

25 Ağustos 2024

Amerikalıların iyi yaptığı bir şey varsa o da güzel bir şov düzenlemektir. Chicago’daki Demokrat Parti Kongresi Kamala Harris’in resmi olarak başkan adayı seçilmesiyle sona erdi. Kongre, bir siyasi parti kongresinden çok bir müzik festivali havasında geçti; DJ Cassidy ve rapçi Lil Jon kalabalığı coşturdu. Demokratların süperstarları Obamalar konuşmalarıyla hem ilham kaynağı oldular hem de siyasi mizahla güldürdüler. Biden’ın duygusal vedası da dramatik bir ton kattı. Amerikalıların bu tarz şovları bana biraz “cringe” (başkası adına utanma) gelir ama Paris Olimpiyatları açılışından daha iyi olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.

Kamala Harris 1 ay gibi çok kısa bir sürede muazzam bir ivme yakaladı. Bunda elbette kendi çalışkanlığının ve hırsının payı vardır fakat odak noktasının Trump’tan tekrar Demokratlara yönelmesinin en büyük sebebi Biden’ın adaylıktan çekilmesidir. Biden o kadar çok baymıştı ki onun yerine kim gelirse gelsin çölde susuzluktan ölmek üzere olan birine su verilmiş etkisi yaratacaktı.

Yazının Devamı