Amerikalıların iyi yaptığı bir şey varsa o da güzel bir şov düzenlemektir. Chicago’daki Demokrat Parti Kongresi Kamala Harris’in resmi olarak başkan adayı seçilmesiyle sona erdi. Kongre, bir siyasi parti kongresinden çok bir müzik festivali havasında geçti; DJ Cassidy ve rapçi Lil Jon kalabalığı coşturdu. Demokratların süperstarları Obamalar konuşmalarıyla hem ilham kaynağı oldular hem de siyasi mizahla güldürdüler. Biden’ın duygusal vedası da dramatik bir ton kattı. Amerikalıların bu tarz şovları bana biraz “cringe” (başkası adına utanma) gelir ama Paris Olimpiyatları açılışından daha iyi olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Kamala Harris 1 ay gibi çok kısa bir sürede muazzam bir ivme yakaladı. Bunda elbette kendi çalışkanlığının ve hırsının payı vardır fakat odak noktasının Trump’tan tekrar Demokratlara yönelmesinin en büyük sebebi Biden’ın adaylıktan çekilmesidir. Biden o kadar çok baymıştı ki onun yerine kim gelirse gelsin çölde susuzluktan ölmek üzere olan birine su verilmiş etkisi yaratacaktı. Çaresizce Biden ile seçime gideceğini kabullenmiş Demokratlar, Harris ile en azından umutlandı. Bunu daha iyi anlamak için şöyle düşünelim: Kılıçdaroğlu adaylıktan çekilip yerine İmamoğlu veya Yavaş aday olarak açıklansa ülkemizdeki muhalif kesim ve CHP tabanı nasıl hissederdi? İşte şu an ABD’deki Trump karşıtları bu öforiyi yaşıyorlar.
Katı bir savcı
Adaylığı kabul konuşmasında Harris, lisede bir arkadaşının üvey babası tarafından cinsel istismara uğradığını öğrendikten sonra savcı olmayı aklına koyduğunu ifade etti. Her ne kadar söylemleri sol ve liberal olsa da Harris’in savcı olarak geçmişi bunlara tezat oluşturuyor. 2020’de ilk kez başkan aday adayı olduğunda da önüne konan eleştirilere tekrar göz atmak lazım. Sanıkların lehine olan delilleri görmezden gelmek, polisin orantısız güç kullanımına göz yummak, mevcut cezaevi sistemini desteklemek, idam cezasının kaldırılmasına karşı mücadele etmek Harris’in savcılık dönemindeyken icraatlarından bazıları. Harris genel olarak rehabilitasyondan ziyade cezalandırmaya yönelik davranmakla itham ediliyor. Haliyle şimdi çıkıp yargı sisteminde reform yapacağını söylemesi pek inandırıcı gelmeyebilir.
Trump’ı destekleyen bir Kennedy
Harris ve Demokratlar arkasına rüzgârı almışken Trump için iyi sayılabilecek önemli bir gelişme yaşandı. Bağımsız aday Robert F. Kennedy Jr. yarıştan çekildiğini ve Trump’ı destekleyeceğini duyurdu. Demokratlarla özdeşleşmiş Kennedy ailesinden bir ferdin Cumhuriyetçilerin tarafında yer alması bir ilki simgeliyor. RFK Jr. ailenin aykırı üyesi olarak görülüyor zira geçmişteki tutumu ve açıklamaları çok eleştirilmiş, ailenin diğer fertleri tarafından açıkça dışlanmıştı. Kovid esnasında ve genel olarak aşılara karşı tavrı yüzünden ağır tepki görmüştü. Biden ya da Trump’a kesinlikle oy vermeyecek bir kesim için bir alternatif gibi gözüken Kennedy, Harris aday olduktan sonra anketlerde tek hanelere düşmüştü. Trump’ı desteklese de oylarının ciddi bir bölümü Demokrat Parti’ye de kayabilir.
Fransa’da hükümet nasıl kurulacak?
Paris olimpiyatları Fransa’daki çetin siyasi krizi bir süreliğine gölgelemişti. Olimpiyat ateşinin sönmesiyle siyasette yangın yeniden başladı. Fransız halkı seçimlerde aşırı sağın kazanmasını son anda engelledi ancak kesin bir zafere ulaşan da olmadı. Sol koalisyon Yeni Halk Cephesi (NFP) mutlak çoğunluğu elde edemedi ve başbakan adayları Lucie Castets halk tarafından yeterli destek görmüyor.
ABD’deki Demokratlar ve Trump muhalifleri şimdilik Biden ya da Trump olmasın da kim olursa olsun düşüncesindeler ancak seçimi Harris kazanırsa “iyi tamam da biz şimdi bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz” diyecekler. Benzer şekilde bizdeki “altılı masa kazansa ülkeyi nasıl yönetecek” sorusu hem ABD hem Fransa için de geçerli zira kendi içlerinde derin ideolojik uçurumlar olan ittifaklar neyi istemediğinde emin olsa da ne istediğini bilmiyor.
