Ege Doğaç Erdoğan

Ege Doğaç Erdoğan

ege.erdogan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD siyasetinde sert esen rüzgarlar bir yana dursun, odak noktası bir anda doğanın kopardığı kasırgalara yöneldi. Geçtiğimiz hafta ABD’deki doğal afet bize bir kez daha şunu gösterdi: dünyanın en güçlü ülkesi bile tabiatın kudreti karşısında aciz bir duruma düşebiliyor. Mikroskopik boyutta bir virüs ya da dev hortumlar, hangisi olursa fark etmiyor, tabiat insanoğlundan intikamını bir şekilde alıyor. Milton kasırgası hem Florida eyaletini hem de rekorları kırıp geçti. Yüzyılın en şiddetli kasırgası bazı bölgelerde üç aylık yağışın üç saatte gerçekleşmesine neden oldu, iki milyon kişi elektriksiz kaldı. 

Haberin Devamı

Uğruna savaşılan bir Dünya kalmayabilir

‘Evimizle vedalaşıp yola çıktık’ 

Sebastian Belfiore, İngiltere’de lisedeyken en yakın arkadaşlarımdan Alex’in kardeşi. En son yıllar önce Teksas’ta Alex’in düğününe katıldığımda yüz yüze görüşmüştük. Sebastian kasırganın en çok etkilediği Tampa Körfezi’nde yaşıyor. Görgü tanığı olarak yaşadığı dehşeti bana şu şekilde ifade etti: 

“İki hafta içinde iki büyük kasırga gördük. İlk olarak Helen kasırgası yaşadığım Davis Adası’nın kuzeyini vurdu, getirdiği şiddetli fırtına yıkıcıydı. Evler, binalar, restoranlar, önüne gelen her şeyi yutarak ilerledi. Evimizin garajını sel bastı, ancak yine de diğerlerine göre şanslıydık çünkü evleriyle beraber her şeylerini kaybeden tanıdıklarımız var. Garajlardaki elektrikli otomobiller tuzlu deniz suyuna reaksiyon göstererek yangın çıkardılar, ne yazık ki insanların evleri küle döndü. 

İkinci kasırga, Milton, körfezin batısından başlayarak Sarasota, St. Pete ve Tampa’yı etkiledi. İlk kasırgayı evimizde geçirebilmiştik ancak Milton öncesi zorunlu tahliye emrine uyarak evimizden çıktık. Kapıları ve pencereleri elimizden geldiğince kasırgaya dayanıklı özel materyaller ve kum torbalarıyla doldurduk; tüm mobilyalarımızı arkadaşlarımızın yardımlarıyla en üst kata çıkardık. Bizim için manevi değeri olan eşyalarımızı aracımıza yükledik, bir daha geri dönebilecek miyiz bilmeden evimizle vedalaşarak yola çıktık.” Umarım bu yazı yayınlandığında sağ salim bir şekilde evlerine geri dönmüş olurlar. Kendi telefonundan çektiği resimler tahribatın ne denli büyük olduğunu gözler önüne seriyor. 

Haberin Devamı

Küresel ısınmanın etkileri 

Küresel ısınmanın sonuçlarını somut bir biçimde görüyoruz ve giderek daha şiddetli olarak görmeye devam edeceğiz. Carl Sagan’ın meşhur konuşmasında dediği gibi hepimiz bu “soluk mavi nokta”da yaşıyoruz. Ne yazık ki kısa vadeli menfaatler ülkelerin iklim krizi konusunda kolektif davranmalarını engelliyor. “Free-rider problem” denilen kavram uluslararası çabayı zorlaştırıyor. Gezegenimizi koruyup, daha yaşanabilir bir hale getirmek herkesin yararına, ancak bu uğurda yapılacak fedakarlıklara kimin, ne ölçüde katkıda bulunacağı çözümlenemiyor. 

Daha önce yine iklim kriziyle ilgili bir yazımda ekoloji alanında uzman Prof. Dr. Behzat Gürkan şöyle yorumda bulunmuştu: “Dünya adı da verilen yerküre ekolojik anlamda biyosfer olarak adlandırılır. Biyosfer ise ekosistemlerden oluşur. Ekosistemlerde enerji ve madde döngüsü denge halindedir. İnsanlık, artan nüfusun her türlü ihtiyacını karşılamak üzere gereksinimlerini doğal ekosistemlere müdahale ederek yerine getirmektedir. Bu, geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açmaktadır. Ekosistemler üzerindeki insan baskısı önlenmedikçe biyosferde rejenerasyon beklemek hayaldir.” Kısacası bu gidişle ileride üzerine savaşılacak ne bir Orta Doğu ne de bir Doğu Avrupa zaten kalmayacak. 

Haberin Devamı

Uğruna savaşılan bir Dünya kalmayabilir