Ege Doğaç Erdoğan

Ege Doğaç Erdoğan

ege.erdogan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kapağına bakarak kitap almayın deyimini Japonya siyaseti için kullanmak isabetli olacaktır. 1955’ten günümüze Japonya’yı birkaç yıllık kısa aralıklar hariç yöneten siyasi parti Liberal Demokrat Parti’dir (LDP). Ancak ne liberallikle ne de demokratlıkla pek alakası olduğu söylenemez. Aksine siyasi spektrumun sağında yer alan, milliyetçi ve muhafazakâr bir partidir. Geçtiğimiz cuma günü LDP üyeleri Shigeru Ishiba’yı parti lideri olarak seçtiler. Yakında başbakanlık koltuğuna oturacak olan eski Savunma Bakanı Ishiba’nın partinin ağır toplarıyla arası pek iyi değil; zaten muhafazakâr olan LDP’nin giderek daha sağa kayışını eleştiriyor. Daha önce dört kez aday olup başarısız olan Ishiba, bu sefer partinin alt kadrolarının desteğini alarak liderliğe seçildi.

Haberin Devamı

Japonya dünyanın en konformist ve kolektivist toplumlarından biridir. Böyle bir yapıda liberalizmin muhafazakâr bir şekilde yorumlanması çok da sürpriz sayılmaz. İşin aslı siyasi kavram ve terimler zamana ve mekâna göre evrimleşerek değişirler. Misal, ABD’de merkez sol diyebileceğimiz Demokrat Parti destekçilerine liberal denirken, serbest piyasaya daha yakın Cumhuriyetçilere muhafazakâr denmektedir.

Ne liberal ne demokrat, ismi liberal demokrat

Shigeru Ishiba

Liberalizmin evrimi

Liberalizmin temelinde özgürlük yatar. Ne var ki özgürlüğe nasıl erişileceği hususunda liberaller arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Klasik liberalizm destekçileri devletin bireye mümkün mertebe minimal müdahalesi olması gerektiğini savunurlar. Ancak 20. Yüzyılın başlarından itibaren bireylerin özgür olabilmesi için sadece devletten korunmalarının yeterli olamayacağı, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak durumdaki bir insanın özgür düşünme imkanı bulamayacağı anlayışı daha hakim olmaya başlamıştır. Karnını doyuramayan, başını bir çatı altına sokamayan bir bireyin özgür olduğundan bahsedilebilir mi? Bu sebeple özellikle Batı’da liberalizm sol tandanslı bir hale gelmiştir. Örneğin İngiltere’de Liberal Demokrat Parti hem sosyal hem de ekonomik açıdan bazı konularda İşçi Partisi’nden bile daha soldadır. Ana fikir olarak vahşi kapitalizmin ve denetlenmeyen serbest piyasanın bireyi özgürleştirmediği, aksine köleleştirdiği savunulur.

Haberin Devamı

Japonya’yı özgün kılan ise LDP’nin sadece ekonomik alanda değil, sosyal konularda da muhafazakâr ve milliyetçi söylemleri benimsemesidir. Kraliyet ailesinin geleneksel yapısını, düzeni ve statükoyu korumaya çalışan LDP’nin yeni lideri bu anlayışı değiştirmek istiyor. Kadınların da imparatoriçe olabilmelerini, evli çiftlerin isterlerse ayrı soyadları kullanabilmelerini ve nükleer enerji yerine yenilenebilir enerjiye yönelişi destekliyor.

Çin’e karşı Batı’nın kozu

“Tayvan’da acil bir durum varsa, Japonya’da da acil bir durum vardır” diyen Ishiba, Çin ve Kuzey Kore tehditlerine karşı Asya’ya özgün NATO benzeri bir güvenlik ittifakı oluşturulmasını öneriyor. Japonya’nın jeopolitik önemi Çin’in güçlenmesiyle doğru orantılı olarak artmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında Batı’nın sıkı müttefiki olan Japonya, ekonomi ve teknoloji alanlarındaki gücüyle Çin’e karşı Batı’nın ciddi bir kozu niteliğindedir.

Haberin Devamı

Tarihsel süzgeçten geçirdiğimizde Japonya’nın batılılaşması biz ile benzer zamanlarda gerçekleşmiştir. 1868 yılında İmparator Meiji ile başlayan ve Meiji Restorasyonu denilen süreçte çağ dışı kalmış ve devlet üzerinde hegemonya kuran Shogun askeri sınıfı lağvedilmiş, feodal toplumdan endüstriyel topluma geçiş sağlanmıştır. Osmanlı’da ise 1826’da II. Mahmut Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmış, 1839 ve 1856’da sırasıyla Tanzimat ve Islahat Fermanları yayınlanmıştır. Ishiba’nın önderliğinde Japon liberaller artık sosyal konularda Batı’ya daha yakın, daha özgürlükçü bir duruş sergileme şansına sahipler. Darısı bizim liberallerin başına diyelim.