Bireylerin teröre ve darbe girişimine verdiği tepkiler

23 Ağustos 2016

Dr. İnci Şen

Dr. İnci Şen tıp eğitimini Almanya ve Türkiye’de tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimini Almanya’da gerçekleştirmiştir. Uzun yıllar yetişkin psikiyatrisinde çalıştıktan sonra Essen Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi bölümünde dört yıl göçmenler başta olmak üzere çeşitli psikiyatrik konularda araştırmalar ve bilimsel çalışmalar yapıp bu alanda da uzmanlaşmıştır. Ayrıca psikoterapi, hipnoterapi, kişisel ve kurumsal koçluk eğitimi almıştır. Almanca ve Türkçe’de birçok yayını olan Şen 3 yıldır Ekovitrin ekonomi dergisinde de köşe yazarı.

Son bir yılda Türkiye’de yaşanan olaylar insanları nasıl etkiliyor?
Bu tür aşırı şiddet içeren travmatik olaylarda; travma sadece onu yaşayanlarda ve şahit olanlarda değil, medya ve sosyal ağ vasıtasıyla tüm ülkede etkili oluyor. Bireylerin verdikleri
5 tepkiyi sıralayacak olursak:

Yazının Devamı

Boş inanç

21 Ağustos 2016

Prof. Dr. Özcan Köknel

Günümüzde, bütün dünyada ve ülkemizde, günlük yaşantıdan kaynaklanan engelleri aşamayan, sorunları çözemeyen, endişe, kaygı, korku içinde bunalan, yalnız kalan, kendine ve topluma yabancılaşan insanlar arayış içine girmişlerdir. Bu arayış yirmi birinci yüzyılı yaşayan birçok insanı binlerce, yüzlerce yıl öncenin mistik ve metafizik akıl ve mantıkdışı düşünce sistemine sürüklüyor. Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde yapılan araştırmalar, eğitim ve öğrenim düzeyi yüksek olan insanlar arasında bile, dini inançlarla, bilimsel düşünceyle ilgisi olmayan mistik, metafizik düşünce sisteminin bulunduğunu ortaya koymuştur. Günümüz insanın açmazlarından biri olan bu çelişki, boş inançlardan, gizli öğretilerden destek ve yardım arayan insanların artmasına neden olmuştur. Bu artış, postmodern anlatımla, yorumlarla kitle iletişim araçları tarafından kullanılmış, çoğunluğun düşünce biçimi olmuştur.

ABD’ de yapılan alan çalışmaları, nüfusun yarısının normal dışı durumlara, olaylara inandığını ortaya koymuştur. Bunların üçte ikisinin lise öğrenimi yapmış olduğu belirtilmiştir.

150 milyon ziyaretçi

Fransa’ da yapılan bir alan araştırması, insanların

Yazının Devamı

15 Temmuz; bekanın millet tarafından sigortalandığı tarih

18 Ağustos 2016

Türkiye, büyük bir vartayı daha milletin ortaklaşan iradesiyle atlattı. Bir geceye binlerce destan sığdıran millet, kendisini, ülkesini ve geleceğini emperyalizmin esaretinden kurtardı. Bunu ise düne kadar ayrıştırıcı işlev gören alt kimliklerini bir kenara bırakarak başardı. Çünkü kalkışmanın/saldırının toplumun bütün kesimlerine yönelik olduğunu gördü. Ortak varlık ve bekanın milletin tüm unsurları tarafından sigortalandığı görkemli direnişi tüm dünyaya gösterdi. Milletin tüm fertler ile ortaya koyduğu görkemli direnişte, bu darbe girişiminin, bildiğimiz klasik darbe girişimlerinden farklı olması da etkili olmuştur. Bu farklılığı ortaya koymak, geleceğe ışık tutmak açısından anlamlı.

Diğer darbelerden farkı

Tarihin, 15 Temmuz darbe girişimini ve halkın buna karşı sergilediği direnişi diğer darbe süreçlerinden farklı bir şekilde yazacağı açık. Bu nedenle darbe girişiminin temel farklılıklarını hatırlamakta fayda var. Bunlar; (1) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın infaz edilmesinin darbecilerin önceliği olarak tayin edilmesi ve bu amaç için özel saldırı planları yapılması. (2) Darbecilerin sivil halka ateş açması ve katliamdan kaçınmamaları. (3) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez savaş

Yazının Devamı

TBMM İÇTÜZÜĞÜ

17 Ağustos 2016

“TBMM, çalışmalarının usul ve esaslarını belirleyen, kendi iradesiyle ortaya koyduğu kuralları içeren içtüzük hükümlerine göre yasama faaliyetlerini yürütmek durumdadır”

Kuvvetler ayrılığı erkleri yasama, yürütme ve yargı organlarının çalışma usul ve esasları kanunlar da ve içtüzükler de düzenlenmiştir. Anayasa’nın 9. maddesi hükmü gereği, Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan mahkemelerin görev ve yetkileriyle çalışma usul ve esasları yargılama usul kanunlarıyla düzenlenmekte ve bu hükümlere göre faaliyetlerini yürütmektedirler. Anayasa’nın 149/5 maddesi hükmü gereği Anayasa Mahkemesi’nin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların oluşumu ve iş bölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenleneceği öngörülmektedir.

Anayasa’nın 7. maddesi hükmüne göre yasama yetkisi, TBMM’nindir. 95’inci maddesinde Meclis çalışmalarını kendi yaptığı içtüzük hükümlerine göre yürütüleceği belirtilmektedir. İçtüzük hükümlerinin esas ve usullerinin hukuki niteliği, yürürlükte bulunan kuralları ve bunların anayasal dayanaklarının, TBMM komisyonları ve Genel Kurul çalışmalarına katıldığım dönemlerde edindiğim izlenimler ve gözlemlerden yola çıkarak kaleme almanın toplumsal açıdan faydalı olacağını düşünüyorum.

H

Yazının Devamı

FETÖ’deki mankurtlaşmış askerler

16 Ağustos 2016

(E) Tümgeneral Ali Fikret Atun

Güvercinler kargalarla arkadaşlık yaparsa tüyleri beyaz kalır, fakat kalpleri kararır.
Alman atasözü

'Mankurt’, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un Türkiye Türkçesi’ne, Gün Olur Asra Bedel adıyla çevrilen romanındaki Nayman Ana söylencesinde geçer.

Milattan sonra 200’lü yıllarda, Orta Asya’dan kuzeye doğru göç eden Juan Juanlar, Kırgızların hem komşusu hem de can düşmanlarıdırlar. Son derece gaddar ve acımasız olan Juan Juanlar, her fırsatta Kırgız kabile ve oymaklara saldırır, yakıp yıkarlardı.

Ancak Juan Juanların genç Kırgız savaşçılarını köle yapmak için mankurtlaştırma yöntemi vardı ki Cengiz Aytmatov bunu inanılmaz bir akılcılıkla anlatır.

Juan Juanlar esirin başını kazır, saç tellerini tek tek kökünden çıkarırlarmış. Bunu yaparken bir kasap da oracıkta bir hayvanı öldürüp derisini yüzermiş.

Sonra taze hayvan derisini, esirin kan içinde olan kazınmış başına sımsıkı sararmış. Daha sonra tutsakların boynuna, başlarını yere sürmesinler diye bir kütük, ya da tahta kalıp bağlar, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye uzak, ıssız bir yere götürürler, elleri ayakları bağlı kızgın güneşin altına bırakırlarmış.

Yazının Devamı

Terör göçmenleri sahipsiz bırakılmamalı

13 Temmuz 2016

ADNAN BOYNUKARA

Terörle mücadele konusunda, 90’lı yılarda uygulanan kimi politikaların olumsuz sonuçlarının şimdilerde ortaya çıktığı gözleniyor. Bunun en somut alanlarından birisi ise göç ve göçün olumsuz etkileridir. O yıllarda yaşanan göç ile PKK terör örgütünün kentleri terör alanı olarak kullanmaya başladığı son olaylardan dolayı ortaya çıkan göçün nedenleri farklı olmakla birlikte sonuçlarının benzer olma olasılığı yüksek.

Göçün nedenlerini uzunca konuşabiliriz. Ancak şu an bunun yerine, göçün sonuçlarına ve toplumsal yapıda neden olduğu tahribatlara odaklanmakta yarar var. Çünkü sonuçlar, nedenlerden daha yakıcı. Göç gerekçeleri farklı olmakla birlikte; İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Adana ve Mersin gibi şehir merkezlerinin çevresine yerleşmiş ve kendini sahipsiz hisseden ciddi bir Kürt nüfus var . Bu insanların yaşadıkları duygu hali rakamların ötesinde anlamlar taşıyor. Mevcut ruh halini; sahipsizlik, yalnızlık, çaresizlik ve umutsuzluk kavramlarıyla özetlemek mümkün! Bu duygu hali, kontrolsüz bir kitleyi ortaya çıkarıyor . Büyük kentlerin çevreleri, geleneksel kontrol mekanizmaları yok edilmiş insanlarla dolu. Terör örgütlerinin eleman devşirmek için odaklandıkları

Yazının Devamı

‘Çocuk hakları’ ve ‘çocuk istismarı’

9 Temmuz 2016

‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ 1989’da Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanmış, kabul ve ilan edilmiştir. Türkiye de bu sözleşmeyi kabul etmiş, imzalamıştır. Sözleşme ‘çocuk hakları’ ile ilgili sorunları, ilke ve kuralları içeren elli dört maddeden oluşmuştur. Otuz ikinci madde çocuk istismarını tanımlar.

Çocuğun değeri

Çocuğun aile içindeki durumu, konumu, rolü, yeri, ekonomik ve toplumsal durumuna göre değişir. Genel olarak; anne-baba arasında çocuğun oluşturduğu ortak ilgi ve sevgi onlara ruhsal doyum sağlar, aileyi birleştirir, aile bireylerini özverili davranmaya zorlar, aile bireylerine mutluluk verir, günlük kaygılardan uzaklaştırır, günlük engelleri aşma gücünü verir, aydınlık ve ışıklı bir gelecek tasarımına yol açar.
Genel olarak ülkemizde ataerkil, erkek egemen ailenin çocuktan, gençten beklentileri geleceğe güvence doğrultusundadır. Ailenin adını sürdürmesi beklenir, aile gelirine katkıda bulunması beklenir, anne-baba yaşlandıkça onlara bakması beklenir, anne babaya gelecekte güvence sağlaması beklenir, anne babanın çıkarları doğrultusunda davranması beklenir.

Yazının Devamı

NATO’nun geleceği

9 Temmuz 2016

Kendisini yeniden tanımlamaya çalışan NATO son yılların en geniş katılımlı zirvesini Varşova’da gerçekleştirdi. Zirvede alınan kararlar, önümüzdeki dönemde birliğin öneminin artacağına işaret ediyor...



Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, ya da daha bilinen adıyla NATO, 8-9 Temmuz 2016 tarihlerinde Varşova’da tarihinin 28. zirvesi için toplandı. Bugüne kadar gerçekleştirilen en geniş katılımlı zirveye ittifakın 28 üyesi, aday ülke Karadağ, 26 partner ülke ve uluslararası örgütler iştirak etti. Soğuk Savaş’ın bitiminden beri kendisini yeniden tanımlamaya ve önemini yeniden kazanmaya çalışan ittifak belki de son yılların en olumlu algılandığı günlerini yaşıyor.

Rusya ve Ortadoğu kaynaklı tehditlerden bunalan doğu ve güney ülkelerine şimdi de Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkma kararı (Brexit) ile sarsılan endişeli batı Avrupa üye ülkeleri eklendi. Hemen her yönünden türlü tehditlerle mücadele eden üye ülkelerde tüm bu sorunlara ilk çare olarak NATO ve müttefiklerin akla gelmesi ittifakın 25 yıldır boğuştuğu halen önemli olma sorununu kendi kendine çözdü. Geldiğimiz noktada NATO, üyelerinin güvenlik sorunlarına yardımcı olduğu ölçüde gerekli de görülmekte. Özellikle

Yazının Devamı