Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dr. İnci Şen

Dr. İnci Şen tıp eğitimini Almanya ve Türkiye’de tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimini Almanya’da gerçekleştirmiştir. Uzun yıllar yetişkin psikiyatrisinde çalıştıktan sonra Essen Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi bölümünde dört yıl göçmenler başta olmak üzere çeşitli psikiyatrik konularda araştırmalar ve bilimsel çalışmalar yapıp bu alanda da uzmanlaşmıştır. Ayrıca psikoterapi, hipnoterapi, kişisel ve kurumsal koçluk eğitimi almıştır. Almanca ve Türkçe’de birçok yayını olan Şen 3 yıldır Ekovitrin ekonomi dergisinde de köşe yazarı.

Son bir yılda Türkiye’de yaşanan olaylar insanları nasıl etkiliyor?
Bu tür aşırı şiddet içeren travmatik olaylarda; travma sadece onu yaşayanlarda ve şahit olanlarda değil, medya ve sosyal ağ vasıtasıyla tüm ülkede etkili oluyor. Bireylerin verdikleri
5 tepkiyi sıralayacak olursak:
1. Üzüntü
2. Korku ve öfke
3. Kendinin ve ailesinin hedef olmamasından kaynaklanan rahatlama, sevinme ve olanları korkuyla karışık izleme merakı
4. Olanlara karşı tamamen duyarsız kalıp, hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam etme
5. Travmayı yaşamasa bile aşırı etkilenip, travma sonrası belirtileri gösterme
Peki bu tepkilerin hangisi doğru veya tepkilerin doğruluğundan bahsedebilir miyiz? Psikolojik açıdan verilen tepkilerin hangisi sağlıklı?
Ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı bir birey tanık olduğu vahşet veya darbe girişimi sırasında yaşananlar karşısında derin bir üzüntü, belirsizlik ve çaresizlik hisseder. Yaşamını yitiren ve yaralanan insanların yakınlarıyla empati kurup onların duygularını paylaşır.
İkinci gruptakiler art arda tekrarlanan ve her an her yerde baş gösteren terör ve darbe girişimi olaylarına karşı korku ve bunu yapanlara karşı öfke hissederler. Üç ve dördüncü gruptakileri ele alacak olursak bunlar kendi ve yakınlarına bir şey olmamışsa sevinip, hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam eden egoistlerdir.
Dışarıya çıkamazlar
Beşinci gruptakiler ise olay yerinde olsa da olmasa da travma sonrası belirtileri yaşayan, ciddi şekilde hastalanan çok hassas insanlardır. Onlar artık dışarıya bile çıkamazlar, aşırı korku ve çeşitli vejetatif vücut tepkileri verirler. Örneğin; kalp çarpıntısı, gerginlik aşırı asabiyet, huzursuzluk ve uykusuzluk yaşarlar. Buna benzer tepkiler sıralanabilir.
Peki verilen bu tepkilerin hangisi daha sağlıklı olduğuna baktığımızda; bir ve ikiyi sıra numarasına göre alırsak, duyarlı bir insanın yaşananlar karşısında vermesi gereken uygun ve sağlıklı tepki bu duygularını yaşayıp dışa vurmaktır. Mümkün olduğunca yaşadıklarını (birebir veya medyadan ) içindeki olumsuz duyguların, korkuların, öfkelerin, çaresizliklerin dışa vurulup yakınlar ve arkadaşlarla paylaşılması iyi gelecektir. Üç ve dörtteki grubun verdiği tepki en sağlıksız olanıdır. Çünkü yaşananlar ve ona ait duygular yok sayılıp, bastırılıp fakat zamanla bu biriken duygular daha sonraları ya öfke nöbetlerinde ya da bir hastalık olarak kişiye geri döner. Sonuç olarak sağlıklı da olsa, ilk verilen tepkilerde de uzun süreli kalmak çaresizliğe, ümitsizliğe sürükler. Yavaş yavaş rutin hayata geri dönülmeli, kişiye iyi gelen uğraşlarla meşgul olma, güzel bir kitap okumak, hoşlanılan müzik dinlemek, doğaya yürüyüşleriyle kendimize ve doğaya odaklanmak iyi gelecektir.
‘Deve kuşu sendromu’
Darbe girişiminin ilk şokunu attıktan sonra, artık herkesin şapkasını önüne koyarak şimdiye kadar verdiğimiz tepkilerin ötesinde bu terör ve darbe belasına karşı verdiğimiz tepkileri tekrar gözden geçirmemiz gerekir. Türkiye’ye hakim olan aşırı kutuplaşmanın getirdiği sürekli birbirimizi suçlama durumu maalesef bir çözüm getirmiyor. Tam aksine bireylerde ümitsizlik ve çaresizlikle birlikte, dördüncü grupta bahsettiğim, başını kuma gömen ‘Deve kuşu sendromu’na dönüşüp duyarsız insanları oluşturuyor ya da çaresizliğin öfke ve üzüntünün devamı halinde depresyona itebiliyor.
Artık el ele baş başa, hep beraber birbirimize destek verip, terör ve darbe girişimi konusunda çözümler üretip tek vücut olmamızın zamanı gelmiştir. Bunun ilk işaretlerin partiler ve hükümet nezdinde atılan adımlarla kendilerini göstermeye başladı. Halk zaten hep birlikte sokaklara dökülerek darbeye verdiği tepkilerle bunu kanıtladı.
Artık içinde bulunduğumuz tehlikeye karşı tek vücut, tek ses olmanın zamanıdır. Bu şansın elimizden kaçmasına fırsat vermeyelim. Ruhlarında birlik beraberlik ve sevgi duygularının hakim olduğu bir halk çok güçlüdür, hiçbir engel tanımaz. Bu dönemi lehimize çevirecek güzel, umutlu yarınlar çok yakınımızda.