Eğer hâlâ tek kullanımlık plastikleri hayatınızdan çıkarmadıysanız #PlastiksizTemmuz size ilham olsun. Nasıl başlamalı derseniz işte kolaylıkla uygulayabileceğiniz 5 adım.
Seneyi yarıladık; temmuz, her yıl olduğu gibi #PlastiksizTemmuz farkındalığı ile başladı. 30 yıllık meslek hayatım boyunca insan sağlığına iyi gelen gıdaları ve beslenme alışkanlıklarını anlattım; son yıllarda odağıma gezegeni beslemeyi alarak hem bize hem gezegene iyi gelen alışkanlıklar konusunda ilham olmaya gayret ediyorum. Hepimizin yakından bildiği, hayatında yer verdiği bir şey var ki hem insan sağlığına hem de doğaya maliyeti çok büyük, evet doğru bildiniz: Plastikler.
Eyfel Kulesi kadar mikroplastik
Ömrünüz boyunca ortalama bir Eyfel Kulesi kadar mikroplastik soluduğunuzu biliyor muydunuz? Üstelik her hafta ortalama 1 kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik de yiyoruz. Her yıl üretilen plastiğin üçte ikisi bir kez kullanılıp atık oluyor. Bu her yıl neredeyse 300 milyon ton plastik atık anlamına geliyor.
Peki Dilara ne yapıyor?
“Peki Dilara! Sen plastikleri hayatından tamamen çıkardın mı, bu
Temmuz ayına merhaba dedik. Yaz aylarında artan hava sıcaklıkları ve nem dengesinin değişmesi kendini cildiniz ile göstermiş olabilir. Yeterli ve dengeli beslenme birçok sağlık durumunda olduğu gibi cildiniz üzerinde olumlu etkilere sahip. Örneğin; bazı besinler sağlıklı bir cilt için size yardımcı olurken bazı besinler ise inflamasyonu artırarak, akne problemine sebep olabilir. Elbette akne probleminin sadece beslenmeyle ilgisi olmayan çeşitli faktörlerden kaynaklanabileceğini de hatırlatmakta fayda var. Cildinizin iyiliği için bazı beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmeye ne dersiniz?
Yağ ve şeker artırıyor
Bağırsaklarımızdaki galaksiden, yani bağırsak mikrobiyotamızdan artık herkesin haberi var. Peki ya cilt mikrobiyomu? Cilt mikrobiyomu, cildin çeşitli katmanlarında yaşayan trilyonlarca organizmayı ifade ediyor. Bunu cilt sağlığında önemli rol oynayan bir ekosistem olarak da düşünebilirsiniz. İçerisinde bağırsak mikrobiyomu gibi hem kalıcı hem de çevreye bağlı pek çok tür yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre cilt hastalıklarının, cilt problemlerinin
Kimlik kartınızda yazan rakamları göz ardı edin, bırakın iyi yaşam adımları sizi sağlık dolu bir zaman yolculuğuna çıkarsın.
Mutlu ve uzun yaşamı kim istemez ki? Uzun ve sağlıklı bir yaşam herkesin ortak arzusu. Konuyla ilgili çalışmalar da giderek artıyor, birçok terim konuşuluyor. Gelişen teknoloji ve sağlık sektöründeki ilerleme sayesinde yaşam süresinde bir artış olacağı göz ardı edilemez. Öyle ki 2050 yılına kadar yaklaşık 3 milyon 7 bin insanın 100 yaşına kadar yaşaması bekleniyor. Aynı zamanda şu anda hayatta olan 5 yaşındaki çocukların yüzde 50’sinin de 100 yaşına kadar yaşayacağı tahmin ediliyor. Geçmişte 30’lar-40’lar orta yaş sayılırken şimdi “genç” olarak kabul ediliyor. Ben bazen 19 yaşın enerjisini, bazen 50 yaşın olgunluğunu, bazen çocuksu neşeyi, bazen durgunluğu, hepsini beraber yaşıyorum. Kendimi nasıl hissettiğim kadar etrafımdaki insanların bana kendimi kaç yaşında hissettirdiği de önemli, farkındayım. Dünya Sağlık Örgütü bu tanımı kendi sözlüğüne alarak, ageismin ruh sağlığı üzerinde
Yine güzel bir bayram tatilini geride bıraktık. Uzun bir dinlenme molası sonrası sevdiklerimizle paylaştığımız kıymetli anılar ile şehre ve yoğun iş temposuna dönüş başladı. Bayram dönüşü hafifleten önerilerimi bir önceki yazımda paylaşmıştım. Bu yazım ise değişen beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarınızdan etkilenen stres seviyeleri için. Tatil dönüşü kendinizi yorgun veya halsiz hissediyor, stres seviyenizde bir artış gözlemliyorsanız birkaç küçük adımla tatil sonrası depresyonuna meydan okuyabilirsiniz.
Serotonini artırma yolları
Biliyorum, tatilde bol güneş ve D vitamini ile bir arada olduktan sonra ofise dönmek serotonin seviyelerinizi etkileyebilir. Fakat bunu önlemek için atılacak adımlardan en güzeli fiziksel aktivite. Egzersiz sayesinde artan serotonin ve dopamin gibi hormonlar ile kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Yapılan birçok araştırma da düzenli fiziksel aktivite ile ruh sağlığı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu vurguluyor. Neuroscience&Biobehavioral Reviews dergisinde yayımlanan araştırmada, fiziksel aktivitenin depresyon riskini
Umarım herkesin hem bayramı hem de tatili sağlık, neşe ve huzurla geçmiştir. Bayram tatilinde yediklerinizin dozunu kaçırdıysanız tartıda küçük sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Metabolizmanızı ve kendinizi strese sokmayın, minik adımlarla dengeyi sağlayın
LİF TÜKETİMİNİ ARTIRMAYI HEDEFLEYİN
Kurban Bayramı’nda tüketimi en çok artan besin grubu et oluyor. Hayvansal kaynaklı beslenmek vücuttaki asit yükünü artırabilirken aynı zamanda içeriğindeki yüksek kolesterol sebebiyle kan yağlarının artmasına da sebep olabilir. Bir diğer etkisini ise bağırsaklarınız üzerinde gösterir. Eğer siz de bu dönemde et tüketiminizi artırıp sebze ve meyve tüketimini azalttıysanız bağırsak hareketlerinde yavaşlama gözlemlemiş olabilirsiniz.
Daha fazla sebze, meyve ve tahıl ürünleri tüketimine ağırlık vermek ve bitkisel protein kaynağı baklagillere sofranızda yer açmak hem sizi hem de sindirim sisteminizi hafifletir. 6 yemek kaşığı sebze yemeğini 1 porsiyon sebze olarak düşünüp tüketebilirsiniz. Çiğ sebzeler kalori içermezler;
Son günlerdeki uyku düzeninizi gözden geçirmeye ne dersiniz? Yaz aylarının gelişi, okulların kapanışı, dokuz günlük bayram tatili derken bu durumdan en çok etkilenenlerden biri de uyku saatleri oldu. Bu dönemde uyku düzeninizdeki değişiklikler oldukça normal; en önemli nedenlerinden biri ise güneş ışınlarına maruziyetin artması ve uyku hormonu olarak da bilinen melatonin hormonunun üretiminde değişiklikler meydana gelmesi. Sıcaklığın artması da uyku düzenini etkileyen faktörlerden biri. Özetle günlerin uzun olması, akşam yemeği saatlerinin daha geçe kalması, uyku saatinin değişmesi gibi faktörler sirkadyen ritminizi etkileyebilir. Bu durumun dolaylı olarak beslenme alışkanlıklarınız, hatta bağırsaklarınız üzerinde de etki gösterebileceğini biliyor musunız?
Bakteriler uykuyu seviyor
Biyolojik saat ile sosyal saat arasında oluşan uyumsuzluğa ‘sosyal jet-lag’ adı veriliyor. Örneğin hafta sonları uyku düzeni değiştiğinde, geç yatıp geç kalktığınızda, dolayısıyla vücudun doğal uyku düzeni bozulduğunda ortaya
Bugün bayramın birinci günü. Herkese sevdikleriyle sağlıkla dolu nice bayramlar diliyorum. Bu bayram hava sıcaklığının da giderek artmasıyla tatilde geçirenlerin sayısı oldukça fazla. Ortak temennimiz ise serinlik ve ferahlık. Gelin sıcaklıkların etkisi altında bayramı hafif geçirmenin yollarını konuşalım.
HİDRASYON DESTEĞİ
Sıvı tüketimi her zaman önemli fakat yüksek miktarda hayvansal protein aldığınız ve tatlı tüketiminin arttığı bayram günlerinde daha da önem taşıyor. Su vücuttaki toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan en büyük destekçimiz. Bu sebeple gün içinde minimum 2-2 buçuk litre su içmeye özen gösterin. Bayram nedeniyle çay, kahve, soda, meşrubat gibi normal günlerden fazla tüketilen sıvıların yanında, su tüketimini dengelemeyi de unutmayın.
KAVURMANIN EŞLİKÇİSİ SEBZE OLSUN
Her ne kadar kurban eti 24 saat dinlendirildikten sonra yenilmeli desek de, geleneksel olarak küçüklerle büyüklerin buluştuğu bayram kahvaltısında kurban etinden yapılmış kavurma ikram edilir. Kurban
Birdenbire yükselen hava sıcaklıkları bize iklim krizini tekrar hatırlattı. Oysa doğanın iyiliğini ve iklim değişikliği konusunu bunaltıcı hava koşullarıyla yüzleştiğimizde değil, her gün gündemde tutmamız gerekiyor. Öyle ki iklim krizi geleceğin değil, bugünün sorunu. Çözüm ise bu sorunun kaynağı biz insanların atacağı adımlardan geçiyor.
Bugün günlerden 12 Haziran 2024 yerine 1 Ocak 2025 olduğunu söylesem inanır mıydınız? Evet, bu yılın tüm kaynaklarını tükettik, bugünden sonra 2025 kaynakları ile beslenerek yaşayacağız. Dünya Limit Aşımı Günü, insanlığın bu yıl için doğanın bütçesini tükettiği tarihi işaret ediyor. Bu yıl ülkemizin limit aşım günü 11 Haziran olarak belirlendi. Geçtiğimiz yıla göre limitlerimizi 11 gün daha erken aştık. Şimdiden bir diğer yıla borçlandık da diyebiliriz.
İhtiyacımızdan fazlasını tüketmek, üretmekten çok israf etmek aslında geleceğimizden çalmak anlamına geliyor. Doğanın alarmına kulak verelim çünkü her geçen yıl doğal kaynak ihtiyacımız