Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk günden bebeğinizin ikinci yaş gününe kadar geçen süreyi ifade eden ilk 1000 gün çocuğun hayatındaki en kritik dönemlerden. Yapılan çok yeni bir araştırmaya göre çocukların anne karnında ve yaşamlarının ilk yıllarında şeker tüketimlerinin sınırlanması, yetişkinlikte kronik hastalık risklerini önemli ölçüde azaltabiliyor.
Eğer geri dönüp çocukluğunuzun ilk 1000 gününü tekrar yaşayabilseydiniz neyi değiştirmek isterdiniz? Eminim ki aklınıza pek çok yanıt geliyor fakat bugün bu soruyu gelin beslenme yönünden ele alalım. Hayatın ilk birkaç yılının hem fiziksel hem de zihinsel gelişim açısından oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Peki, şeker tüketiminin bu süreçte nasıl bir etki yarattığını hiç düşündünüz mü? Aslında ilk 1000 gün kavramı çok da yabancı olduğumuz bir kavram değil; hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk günden bebeğinizin ikinci yaş gününe kadar geçen süreyi kapsıyor. Bu dönemde edinilen doğru beslenme alışkanlıkları çocuğun gelecekteki fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığında büyük rol oynuyor. Yapılan çok yeni bir araştırmaya göre çocukların anne karnında ve yaşamlarının ilk yıllarında şeker tüketimlerinin sınırlanması, yetişkinlikte kronik hastalık risklerini önemli ölçüde azaltabiliyor.
İlk 1000 gün, çocuğun hayatındaki en kritik dönemlerinden biri. Anne karnında başlayan bu süreç, doğumdan sonraki iki yaşa kadar devam ediyor. Bu dönemde alınan besinlerin, çocuğun genetik yapısından tüm organlarının gelişimine kadar birçok etkisi var. Dolayısıyla doğru beslenme alışkanlıkları bu dönemde şekilleniyor ve çocuğun ilerleyen yıllarda karşılaşacağı sağlık sorunları üzerinde belirleyici bir rol oynuyor. Erken dönemde şekerli gıdalara maruz kalmanın, sadece çocuklukta değil, ilerleyen yıllarda da kalıcı etkiler bırakabileceğini hatırlayın. Özellikle şekerin çocukluk döneminde fazla tüketilmesi, obezite, insülin direnci, Tip 2 diyabet, kalp hastalıkları ve metabolik sendrom gibi kronik hastalıkların temelini atabilir.
Science dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmada İngiltere’de 2. Dünya Savaşı esnasında gıda karnesi ile beslenen ve bu sebeple şeker tüketimi kısıtlanan çocukların; yetişkinliklerinde Tip 2 diyabet geliştirme riskinin yüzde 35, hipertansiyon riskinin ise yüzde 20 oranında azaldığı gözlemlenmiş. Savaş dönemindeki gıda karnesi uygulaması sona erdiğinde ülkedeki şeker tüketimi aniden iki katına çıkmış. Fakat bu durum kısa dönem şeker kısıtlamasının sağladığı faydaların önüne geçememiş. Araştırmacılar şeker tüketiminin yalnızca belirli bir dönem azalmış olsa dahi çocukların sağlığında uzun vadeli bir etki yaratabileceğine vurgu yapıyor.
KÜÇÜK AMA ETKİLİ ADIMLAR
*Anne sütü: İlk 6 ay boyunca anne sütü bebeklerin temel besin kaynağı olmalı.
* Katı gıdalara geçiş aşaması: Çocuklar 6 ay-2 yaş aralığında özellikle sebze, meyve, tam tahıl gibi besleyici besinlerle tanıştırılmalı. Çocukluk döneminde işlenmiş gıdalardan, yüksek şeker ve katkı maddeleri içeren yiyeceklerden uzak durulmalı.
*Kontrol çocukta: Çocuklar, açlık ve tokluk sinyallerini anlamaları için yemeye zorlanmamalı. Porsiyonlama, ebeveynlerinin gözetiminde ama çocukların da kontrolünde olmalı. Böylece sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaları sağlanmalı ve aşırı yeme eğilimi geliştirmeleri engellenmeli.
Özetle; işlenmiş, şeker içeriği yüksek gıdalar yerine daha sağlıklı alternatiflere yönelmek sağlıklı beslenme alışkanlıklarını da destekliyor. Çocukların gelecekteki sağlığını daha iyi bir noktaya taşımak küçük ama etkili adımlarla işte böyle mümkün.
Gebelikte yeterli D vitamini kemik sağlığını etkiliyor
Sizce yeterli D vitamini seviyelerine sahip olmanız çocuğunuzun kemik sağlığını etkileyebilir mi? Cevap evet. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan çok yeni bir araştırma gebelik döneminde alınan D vitamini takviyesinin çocukların kemik gelişimine uzun vadeli faydalar sunduğunu gösteriyor. The American Journal of Clinical Nutrition’da yayımlanan bu çalışma D vitamini takviyesi alan annelerin çocuklarının, orta çocukluk dönemine geldiklerinde kemik yoğunluklarının daha yüksek olduğunu belirtiyor. Anne yeterli D vitamini seviyelerinde olduğunda, çocuğun kırık riskinin azaldığı sonuçlar arasında. 1000’den fazla kadın üzerinde yapılan bu çalışmada, gebelik döneminde yeterli D vitamini seviyeleri olan annelerin çocuklarındaki bu olumlu etkinin 6-7 yaşlarına geldiklerinde dahi devam ettiği gözlemlenmiş. Yapılan çalışmalar, D vitamini eksikliğinin birçok hastalığa sebep olabileceğini gösteriyor. Bunlar arasında depresyon, astım, Tip 1 diyabet, MS ve çeşitli kanser türleri de var. Eğer D vitamini seviyeleriniz olması gerekenin altında ise mutlaka hekim kontrolünde takviye kullanmayı ihmal etmeyin.