Kemik sağlığı denilince akla ilk gelen kalsiyum olsa da D vitamini için kemiklerimizin görünmeyen kahramanı diyebiliriz. Yeni bir çalışma ise yumurta tüketiminin daha fazla kemik mineral yoğunluğu ile ilişkili olduğunu söylüyor
Bugün Anneler Günü. Üreten, öğreten, hayatımıza dokunan, sevgisiyle bizleri kucaklayan tüm annelerimizin, anne adaylarının, herhangi bir canlıya annelik eden tüm kadınların Anneler Günü kutlu olsun.
Sağlığınıza önem vermek Anneler Günü’nde kendinize verebileceğiniz en güzel hediye. Ben de yaşamları boyunca tüm kadınları yakından ilgilendiren kemik sağlığından bahsetmek istiyorum bugün. Kadınlarda kemik yıkımının en fazla olduğu dönem menopoz dönemidir. Öyle ki biyolojik yaş almakla en sık görülen rahatsızlıklardan biri osteoporoz olarak bilinen kemik erimesi. Osteoporoz kemiklerin kütle kaybetmesine yol açan ve en yaygın görülen kemik metabolizması hastalığıdır. Günümüzde her 4 kadından birinde görülüyor. Gelin bu Anneler Günü’nde kemik sağlığı
Dünya çapında her 100 kişiden birinin çölyak ile mücadele ettiğini biliyor musunuz? Ancak doğru tanı oranı ise yalnızca yüzde 30, pek çok birey bu hastalığa sahip olduğunu bilmeden yaşamını sürdürüyor. Çölyak hastalığı, buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan glüten isimli proteine karşı duyarlılık sonucu otoimmün gelişen bir hastalık. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler, değişen bağırsak mikrobiyotası ve immünolojik faktörler burada söz sahibi.
9 Mayıs Dünya Çölyak Günü iken en sık aldığım sorularla glüten ve çölyak dosyasını bir kez daha konuşalım istedim.
Glüten hassasiyeti ile arasındaki fark
Çölyak hastalığı otoimmün bir hastalık iken bu bireylerin diyetlerinden glüteni tamamen çıkarmaları sağlık açısından önemlidir. Eğer ortada buğday ürünlerine alerji söz konusu ise buğday tüketmek otoimmün bir reaksiyona sebep olabilir. Bu durum, IgE denilen antikorların ya da diğer bağışıklık sistemi belirteçlerinin
Yaşam hızla geçiyor ama biz hareketsiz bir yaşam tarzı sürdürüyoruz. Oysa egzersizin, vücut için faydaları saymakla bitmiyor. Özellikle bahçe işleri, araba yıkamak, doğa yürüyüşleri gibi aktiviteleri içeren düşük ve orta dereceli fiziksel aktivite ile depresyon riskinin azalması arasında güçlü bir ilişki var
Dünya genelinde her 4 yetişkinden 1’inin fiziksel bakımdan aktif olmadığını biliyor musunuz? Mayıs ayına merhaba derken her yıl 10 Mayıs’ta kutlanan çok kıymetli bir günden bahsetmek istiyorum: Dünya Sağlık İçin Hareket Günü. Bu özel gün, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hastalıkların önlenmesinde fiziksel aktivitenin gücü konusunda farkındalık yaratmak için kutlanıyor. Günümüzde giderek daha fazla insanın, fiziksel aktivitenin düşük olduğu hareketsiz bir yaşam tarzı sürdüğü bir gerçek. Oysa egzersizin, vücut için faydaları saymakla bitmiyor. DSÖ, haftada 150 dakika egzersiz öneriyor. Ben de bugün
Mayıs ayına merhaba dedik. Yeni gelen her ayla birlikte soflarımıza misafir ettiğimiz sebzeler, meyveler değişiyor; hâliyle içerdikleri vitaminler, mineraller de öyle. Bugün sizlere bu meyve ve sebzelerin içerdiği vitamin, mineral ve faydalarından değil, pestisit riskinden bahsedeceğim.
Pestisitler endüstriyel tarımda yetiştirilen ürünler için zararlı olabilecek böcek, ot gibi canlılar ile hastalık etmenlerine karşı, koruma amaçlı kullanılan kimyasal maddeler veya mikroorganizmalardır. Yapılan araştırmalarda bu mikroorganizmalara maruziyetin kanser gibi bazı hastalık türleri ve merkezi sinir sistemi üzerinde olumsuz etkileri olabileceği gösteriliyor.
Aldığımız her gıdanın hem kendi sağlığımıza hem de gezegen sağlığına olan etkisini göz önünde bulundurmalıyız. Yerel ürünler, bitki temelli beslenme çok kıymetli fakat pestisit alarmı da farkında olmamız gereken bir durum.
Mevsim güzelleri
Her yıl Çevresel Çalışma Grubu (EWG), gıdalar üzerinde yaptıkları analizleri ve en çok pestisit içeren gıdaları açıklıyor. 46 meyve ve sebzeden
Stresi yönetebiliriz. Evet! Çoğumuzun baş etmekte zorlandığı stresin birçok sebebi olabilir; ancak yeterli ve dengeli beslenme, uyku ve egzersizin yanı sıra meditasyon, nefes çalışmaları ve sevdiklerinizle vakit geçirmek, stres yönetiminde atacağınız en iyi adımlardan.
Hepimizin gün içinde stres yaşadığı anlar oluyor. Trafik, telefon konuşmaları, yemeğin geç gelmesi, belki de işte yaşanan küçük bir yanlış anlaşılma… Stresin birçok sebebi olabilir; ancak yeterli ve dengeli beslenme, uyku ve egzersizin yanında meditasyon, nefes çalışmaları ve sevdiklerinizle vakit geçirmek, stres yönetiminde atacağınız en iyi adımlardan. Nisan ayının Stres Farkındalık Ayı olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? Nisan ayına veda ederken stresinizi de daha kolay yönetmeniz için bazı önerilerim var. Bir araştırma, stres seviyesi yüksek bireylerin bağışıklık hücrelerinin daha az olduğunu söylüyor. 50 yaş üstü 5 bin 744 yetişkinin incelendiği çalışmada, yüksek stres puanlarına sahip bireylerin kanında, hastalıklarla savaşan bağışıklık
22 Nisan Dünya Günü’ydü. Dünya bizim evimiz, yaşam alanımız. Peki evimize gerçekten iyi bakıyor muyuz? Bu yılın teması ‘Planet vs Plastic’, yani ‘Gezegene Karşı Plastik’. 2040 yılına kadar plastik üretiminde yüzde 60’lık bir azalma talep ediliyor. Ekosistemi iyileştirmek, iklim değişikliğini ele almak ve biyoçeşitliliği korumak için yapılması gerekenlerin altını çiziyor.
Hiçbir canlıyı geride bırakmadan doğaya iyi bakmak, israfı azaltmak, geri dönüşümü artırmak, güvenli gıdayı, temiz suyu, çocukların iyiliğini ve barışı sağlamak hepimizin ortak sorumluluğu.
Giderek artıyor
Sadece bugün değil, her günü Dünya Günü olarak kutlayabilmek için her birimizin yapabileceği şeyler var. Siz de Dünya için küçük ama etkisi büyük bir tesir yaratabilirsiniz. Güncel veriler durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Chemical Engineering dergisindeki araştırmaya göre; plastik endüstrisi katlanarak artan bir büyüme trendinde ve üretimin 2050 yılına kadar ikiye, hatta
Bahar yorgunluğunu neşeye dönüştürmek, baharın iyileştirici gücüne kavuşmak hiç de zor değil! Yeterli ve dengeli beslenmek, vitamin ve mineral alımını desteklemek, egzersize vakit ayırmak, yorgunlukla baş etmek için en önemli adımlar
Bahar, birçoğumuzda rengârenk çiçekleri, yüksek enerjiyi ve canlanmayı, hatta arınmayı çağrıştırır. Peki, baharın yarattığı bu güzel duygulara rağmen kendinizi son günlerde yorgun, halsiz hissediyor olabilir misiniz? Cevabınız “evet” ise yalnız değilsiniz; çünkü bazı bireyler için ilkbahar, depresyon nedeni olabiliyor. Havaların ısınması ve nem miktarının artması, vücudun da bu sürece metabolik olarak ayak uydurmaya çalışmasıyla kendini gösteriyor.
Bahar yorgunluğu olarak tanımlanan bu durum, değişen mevsimin vücutta yarattığı yorgunluk hissi olarak da açıklanabilir. Genel bir bitkinlik, güçsüzlük ve enerji eksikliği, isteksizlik ve uykusuzluk gibi belirtiler de eşlik edebiliyor.
1- TOKSİNLERDEN ARINDIRAN BESLENME
Sindirim sistemimiz doğru çalıştığında, bağışıklık
Vücudunuzun en hassas organlarından kalbinize ne kadar iyi bakıyorsunuz? Mutluluk aslında kalbe en iyi gelen ilaçlardan bir tanesi. Bayram tatilinde sevdiklerimizle vakit geçirerek ruhumuzu, kalbimizi besledik. Şimdi ise şehre dönüş ve yoğun iş temposu ile mücadele ederken; bazı adımları uygulayarak kalbinizin sağlıkla atmasına destek olma zamanı. 8-14 Nisan Kalp Haftası’ydı, küçük değişikliklerle kalp hastalığı risk faktörlerini azaltabileceğinizi bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Akdeniz diyeti
Sizce kalbiniz en çok hangi beslenme programını ve yaşam tarzını seviyor? Cevabı çok net, bitki bazlı, Akdeniz tipi beslenme ve tencere yemekleri. US News World Reports 2024’e göre en iyi kalp sağlığı diyetinin Akdeniz diyeti olduğunu hatırlayalım. Sebze, meyve ve tam tahılların tüketimi ve lif alımınızı artırmak hedefiniz olsun. Gün içinde 20-30 gr lif almaya özen gösterin. Bağırsaklarınıza ve kalbinize iyi gelen bitkisel protein kaynakları mercimek, nohut, fasulye gibi baklagiller sofranızdan eksik olmasın. Heart Failure Reviews’deki çalışmada da