The OthersFenerbahçe futbol takımının teknik direktörü Joachim Löw ile söyleştik

Fenerbahçe futbol takımının teknik direktörü Joachim Löw ile söyleştik

08.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe futbol takımının teknik direktörü Joachim Löw ile söyleştik

Fenerbahçe futbol takımının teknik direktörü Joachim Löw ile söyleştik
8 Kasım 1998
Fenerbahçe futbol takımının teknik direktörü Joachim Löw ile söyleştik

Son haftalarda televizyonda bir otomobil lastiği reklamı var. Almanya'da taksiye binen bir Türk, aralarında duygularını göstermemenin de bulunduğu birçok konuda Almanları eleştiriyor. Diğerlerini bilmem ama duyguları gizleme konusunda haklı. Ben bugüne kadar heyecanla, sesini yükselterek, elini kolunu kullanarak konuşan Alman'a rastlamadım. Sağolsun Fenerbahçe teknik direktörü Joachim Löw de bu teoriyi yanlışlamadı da önyargılarımda bir değişiklik olmadı.
Löw geldiği haziran ayından beri genç olmasından tutun da kariyerinin Fenerbahçe'yi çalıştırmak için yetersiz olduğuna kadar pek çok yönden eleştirildi. Oysa bu kısa kariyere çok şey sığdırdığı gözden kaçıyor. 4 sene önce başladığı çalıştırıcılık hayatında her ikisi de Stuttgart ile erişilmiş bir Almanya Kupası bir de Avrupa Kupa Galipleri Kupası finali bulunuyor.
Fener'i 1996 - 97 sezonunun büyük bir bölümünde çalıştıran Brezilyalı Lazaroni, Löw Fener'le anlaştığı günlerde "Allah Löw'e sabır versin," demişti (22 Haziran Hürriyet). Bu kulüpte durum bu kadar vahim mi gerçekten? Röportaj boyu sıkı bir biçimde koruduğu politikliğiyle hiç de böyle olmadığını, zaten Allah'ın yardımından önce herkesin işini iyi yapması gerektiğini söylüyor. Alman disiplininden sonra Türk "gevşekliği"ne geçmenin zorluklarını da yaşamamış. Tüm takımın disiplin içinde çalıştığını ve sadece zaman zaman futbolcuları yönlendirmek gerektiğini belirtmekle yetiniyor.
Anlaşıldı, ağzından Fener'le ilgili negatif bir şey alamayacağız. Löw son derece sakin, ölçülü ve dikkatli konuşuyor. Asla heyecanlanmıyor, galeyana gelip de söylemek niyetinde olmadığı şeyler söylemiyor, cevaplarını fazla uzatmıyor, en önemlisi de gülmüyor. Yaklaşık 40 dakika süren röportaj boyunca bir kez bile gülümsemedi. Doğal olarak ağzından "manşetlik" bir şey almak çok zor. Bunun üzerine cansimidi mahiyetindeki Fransa 98'e dönülüyor. Hocanın futbol dışındaki konularda konuşmaktan pek hoşlanmadığını bildiğimden konudan fazla kopmamaya çalışıyorum. Dünya Kupası'nın getirdiği en önemli yeniliğin total futboldaki ilerleme ve oyuncuların yeteneklerini sergileyebilecekleri alanların daralması olduğu kanısında. Bu nedenle yeni futbolcunun hem teknik hem de fiziksel açıdan üst seviyede olması gerektiğini söylüyor.
Yaygın kanı olan futbolun seyir zevkinin düştüğü konusunda da farklı düşünüyor Löw. Eskiye oranla daha kollektif, daha mücadeleci bir futbol oynandığı, bunun da güzel maçları ortaya çıkardığı inancında. (Adam Alman abi!) Futbolun geleceğinden de hayli ümitli. Son 15 senedir futbolculara fiziksel yükleme yapıldığını, artık sıranın tekniği iyileştirmeye geldiğini söylüyor. Yani 15 sene sonra çok daha kaliteli bir futbol seyredebileceğiz.
Şimdilerde ateşi biraz küllense de bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran Süper Lig'e biraz uzak duruyor Löw (Fenerbahçe ile aynı görüş olduğuna dikkat çekmek isterim). Avrupa'nın en güçlü takımlarının oynadığı bir ligin, Fenerbahçe - Galatasaray maçının yaratacağı heyecanını geride bırakamayacağına, insanların hala bu maçları talep edeceğine inanıyor. Hocaya göre Şampiyonlar Ligi hem sportif hem de mali açıdan yeterli.
Son yıllarda kullanılan klişe cümlelerden biri de "Ben yıldız tanımam, çalışan formayı giyer." Yıldızsız futbol olup olmayacağını sorduğumuzda şöyle bir yanıt alıyoruz: "Yıldızlar artık şekil değiştirdi. Eskiden bir takımda bir yıldız olurdu, her şey ondan beklenirdi. Şimdi yıldızlar takıma uyum sağlamak zorunda." Futbolculara ödenen paralara da itirazı var Alman hocanın. "Kimse 25 milyon mark etmez. Bu paralar suni olarak şişiriliyor. Bunlar kulüpleri iflasa götürür."

Adamımızı tanıyalım
* 03.02.1968 doğumlu.
* Evli.
* Almanya'da Freiburg, Stuttgart, Eintracht Frankfurt ve Karlsruhe; İsviçre'de Schaffhausen takımlarında 34 yaşına kadar futbol oynadı, Alman Ümit Milli Takımı formasını giydi.
* Antrenörlüğe İsviçre'nin Frunenfeld takımında başladı. Stuttgart'ta bir sene yardımcı antrenörlük, 2 sene teknik direktörlük yaptı. Bu sezon başında Fenerbahçe'ye geldi.

Yazarlar