Yapılan akademik araştırmalar zeytin ve zeytinyağı üretiminde zehir kullanımının hem çok yaygın olduğunu hem de tarlalarda pestisit uygulamasının bilinçsizce yapıldığını gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde Facebook’taki “Zeytin Yetiştiricileri” grubunda paylaşılan fotoğrafta bir masa üzerinde 5 ayrı tarım zehri yer alıyor. Zeytin yetiştiricisi, zeytinlerinin siyahlaşıp dökülmesi nedeniyle ziraatçıya danıştığını ve ziraatçının reçetesi sonrasında masasının “ilaç”la (!) dolduğunu yazmış. Kendisine, pestisitleri karıştırarak 45 gün arayla ağaçlara uygulaması salık verilmiş.
Grupta benzer çok sayıda yazı ve yorum var. Kimi zeytin güvesine hangi zehir atması gerektiğini sormuş kimi her türlü böcek öldürücüyü uygulasa da zeytinlerinin zarar görmesinden dert yanmış. Çiftçilerin birbirlerine etkili zehirler önerdiği platformda, “Sinek ilacı kaç defa atılıyor. Ben 1 Ağustos’ta attım. Tekrar atmam gerekiyor mu” sorusuna, “15 günde bir, üç sefer” yanıtı verilmiş. Hatta bir çiftçi, “Benim zeytinlerim sadece sürümle bu hale geliyorlar, anladığım siz zeytinyağı değil zehir üretiyorsunuz” tepkisini göstermiş.
Zeytinyağı gibi sağlık açısından eşsiz bir gıdanın bu şekilde üretilmesi oldukça acı. Maalesef yapılan akademik araştırmalar da zeytin ve zeytinyağı üretiminde zehir kullanımının hem çok yaygın olduğunu hem de tarlalarda pestisit uygulamasının bilinçsizce yapıldığını gösteriyor. Zeytiniyle ünlü Gemlik ve Orhangazi ilçelerindeki çiftçilerin, pestisit kullanımına yönelik tutumlarının ölçüldüğü bir çalışmada, üreticilerin yüzde 77’sinin birden fazla zehri karıştırarak uyguladığı tespit edilmiş. Çalışmada bu durumun bitkilerde fitotoksisitiye neden olabileceğine dikkat çekilirken, üreticilerin yarısının, kullandığı ilacın kullanım zamanı ve miktarını kaydetmediği ortaya çıkmış. Çalışma, üreticilerin yüzde 65’inin tarım ilaçlarının kullanımına yönelik hiçbir eğitim almadıklarını, büyük oranda pestisit satan bayilerin önerileriyle hareket ettiklerini ortaya koyuyor.
Gıda güvenliği zinciri
Gerçek zeytinyağına bile güçlükle ulaşılabilen bir coğrafyada, bir de zeytinyağının pestisit içerme riski biz tüketiciler için ciddi bir sorun. Zira son dönemde birçok kişi, şifa niyetine zeytinyağı içiyor. Eğer zeytinyağı temiz ve gerçekse haksız da sayılmazlar. Çünkü zeytinyağının içerdiği polifenoller antioksidan etkisi ve hücre koruyucu özelliğiyle öne çıkıyor. Artık bazı cilt lezyonlarında krem yerine öncelikle zeytinyağı sürülmesi gerektiğini savunan çalışmalar dahi var. Ama gelin görün ki, soframız için en değerli gıda ürünün hem üretimi hem de satışında yaşanan sorunlar yıllardır çözülemiyor. Bu yıl için üreticilerin litre fiyatı beklentisi 300-400 liralara dayanmışken, internette 500 liraya “sızma zeytinyağı” adı altında yağ satılıyor. Böylesi bir tablodan da en çok, zehirsiz gerçek zeytinyağı üreten çiftçiler zarar görüyor.
Tarladan sofraya, gıda güvenliği zincirini tesis edebilmek için atılması gereken ilk adım, zeytinyağını güvenle soframıza ulaştırabilmek olmalı. Çünkü artık “süper gıda” olarak anılan zeytinyağı, bunu fazlasıyla hak ediyor.