Yaşadığımız mağlubiyet hissi…
Bugün sokağa çıkıp bir anket yapsak ve şu soruyu sorsak:
“Bol paralı bir yaşamın olacak, bedeli de 10 ay hapiste yatmak olacak, kabul eder misin?”
Bu soruya evet yanıtı verecek binler, onbinler değil, milyonlar var artık.
Bunu bilmek katıksız bir mağlubiyet hissine yol açıyor insanda.
Kişilerin adlarının Dilan ya da Engin Polat olmasıyla alakalı bir durum değil yaşadığım mağlubiyet hissi.
Namuslu ve yasalara uygun bir hayat sürmenin neredeyse aptallık sayılması canımı yakıyor.
Keşke bu kadarla sınırlı kalsaydı...
Mağlubuz çünkü çocuklarımızın ve gençlerimizin önüne doğru rol modeller koyamıyoruz.
Bugün sokağa çıkıp bir anket yapsak ve genç kızlara “Özlem Türeci’nin hayatı gibi bir hayat mı istersiniz yoksa Şeyma Subaşı mı ya da Dilan Polat’ın hayatı gibi bir hayat mı?” diye sorsak, alacağımız ilk cevap Özlem Türeci kim ki olur?
Çalışarak, basamakları adım adım çıkarak, başarıya ve servete ulaşmak gibi bir kavramımız kalmadı artık.
İleride tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük sorunlara yol açacak bu durum ama çoğumuz farkında bile değiliz.
Mağlubuz çünkü paradaki enflasyonu konuşmaktan ahlak enflasyonunu konuşmaya sıra gelmiyor bir türlü.
Oysa her ekonomik sıkıntı, doğru politikalarla belirli sürede aşılabilir, ahlak enflasyonu öyle değil, bir kere kontrolden çıktı mı tekrar toplamak için kuşakların değişmesi gerekir.
Türkiye’nin ahlak enflasyonuyla mücadeleye hemen, şimdi başlaması, orta ve uzun vadeli programlarını yapması lazım, kısa vadede maalesef yapacak bir şeyimiz kalmadı…
Eğitim değil trafik konuşmak…
Yarın okullar açılıyor ya, sabahtan akşama kadar televizyonlarda, İstanbul’un trafiği yayınları yapılacak.
Eğitim adı altında okul ücretlerini, servis ücretlerini, kitap fiyatlarını, beslenme çantasının kaça dolduğunu ve trafiği konuşuyoruz ama eğitime dair aslında hiçbir şey konuşmuyoruz.
Mesela akran zorbalığına karşı rehberlik servislerimiz ve yönetmeliğimiz yeterince güçlü mü?
Devlet okullarında neden doğru düzgün yabancı dil eğitimi veremiyoruz?
Hırslı veliler ve okullar ve sınav sistemi öğretimi test çözme aracı haline getirdi ama eğitimi ıskalıyor muyuz?
Tasarruf için sınıf birleştiren okullar, okullardaki sınıf mevcudu, adrese dayalı kayıt sistemi olan bir ülkede her okulun önünde gördüğümüz onlarca servis aracı gibi eğitime dair konuşmamız gereken çok şey var ama biz trafik-para konuşuyoruz.
Niye böyle oluyor diye sorduğumuz onlarca sorunun cevabı aslında eğitim sistemimiz içerisinde saklı ve biz hâlâ sadece trafik konuşuyoruz.
CHP’de parti içi normalleşme…
CHP’nin Tüzük Kurultayı’nda ilk gün üyelik maddesi oylandı.
Madde önemliydi zira muhalifler olarak tanımlanabilecek, Kılıçdaroğlu’na da yakın bazı isimler “Genel Merkezin önerilerinden bazılarını reddedecek kadar güçlüyüz” diyorlardı. Yine söyledikleri gibi olmadı, madde 830 oyla geçti, değişikliğe hayır diyenlerin oyu 36’da kaldı. Bu sonuç CHP içerisinde de bir normalleşme sürecinin yaşandığını gösteriyor.
Geçmişte unutulan, siyaset kazananlarla yürür, kaybedenlerle değil, hep kaybedenlerle hiç değil sözü artık CHP’de de hayata geçiyor.
