25.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Aysel Bozan Yılmaz
Televizyon, bilgisayar, cep telefonu… Hayatımızı kolaylaştıran teknolojik aletler. Ancak yanlış kullanıldıklarında sosyal ve psikolojik anlamda geri dönülmesi zor tahribatlar yaratabiliyor. Bunlar içerisinde, en yaygın olanı televizyon, hemen her eve giriyor ve yapılan yayınlar, toplumu birebir etkiliyor. O nedenle son dönemlerde artan şiddet, cinsel taciz ve istismar olaylarının ardından dizilerdeki olumsuz içerikteki sahneler eleştirilmeye başlandı. Araştırmalar dizilerin, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyuyor.
Pedagoji Derneği tarafından yayınlanan “Çocuk ve Dizi” başlıklı makalede de dizilerin çocuğun duygu dünyasına ve kişilik gelişimine oldukça zarar verdiğine dikkat çekiliyor. Çocuk dünyasına ait olmayan birçok duygu ve kavramın dizilerle onlara ulaştığına dikkat çekilen makalede, “Çocuklar dizilerde aşk, cinsellik, aldatma, para ve şiddet gibi yaşlarının çok üstünde duygulara ve davranışlara şahit olmakta. Masumiyetin yaşanması gereken çocukluk yılları, yetişkin duygularıyla örtülmekte ve çocuklar içinde bulundukları yaşı doyasıya yaşayamamakta. Çocukça yaşanmayan yıllar, ileriki yaşlarda psikolojik rahatsızlıklara kapı aralayabilmekte” deniliyor.
Farklı etkiliyor
Makalede, yaş gruplarına göre dizilerin çocukları nasıl etkilediği konusunda da tespitler var. 0-3 yaşta ekranda izledikleri görüntülerin onlar tarafından nasıl kodlandığı bilinemediği için sadece dizilerden değil, tüm ekran çeşitlerinden çocukların korunması gerektiği kaydediliyor. Diğer yaş grupları için tespitler şöyle:
3-6 yaş: Bu dönemde çocuklar kurgu ile gerçeği ayırt edemez. Dizideki şiddet yanı başlarında olmuş gibi etkilenirler. Bu yaş grubunda taklitle öğrenene çocuk, dizideki yalanı, şiddeti, hırsı, suç işlemeyi modeller. Bu nedenle kesinlikle dizi izlememeliler.
6-9 yaş: Bilişsel ve dil becerileri güçlenir. Çocuk dizidekilerin kurgu olduğunu bilir ama bunu hem sık sık unutur hem de emin olamaz. Dizide kan içinde kalan bir oyuncu için “Bu gerçek değildi, değil mi?” diye sorma ihtiyacı hisseder. Bu yaş grubunda, dizilerdeki taciz, cinayet gibi sahneler çocukları travmatize edebilir. Aynı şeyin başlarına gelmesinden korkarlar. Cinsiyet rollerinin öğrenildiği bu dönemde cinsel içerikli sahnelere şahit olmak çocuk için yıkıcıdır. Kahramanlara sempati geliştirip onlarla güçlü bir bağ kurabilirler. Bu bağ nedeniyle o kahramanın olumsuz özelliklerini de hoş görürler. Bu yaş grubundakiler de dizi izlememelidir.
İlişkilerini belirliyor
9-12 yaş: Bu grupta çevre tarafından onay görmek önemli. Temel motivasyon başarıdır. Ait olma gereksinimi önem kazanır. Çocuğun ilişki kurma, ilişkiyi sürdürme becerilerini, rol model aldığı dizi karakterleri belirleyebilir. Dizilerde çokça yer alan gruplaşmalar çocukların kendi aralarında keskin ayrımlar gözetmesine sebep olabilir. Bu yaş grubunun dizi izlemesi yine doğru değildir.
12 yaş üzeri: Ergenlik diyebileceğimiz bu dönemde çocuğun ilgi alanları genişlemiştir. Cinsellik bu dönemde önem kazanır. Bu yaş grubunda diziler madde bağımlılığına, alkol ve tütün ürünlerine duyulan merakı cezbedebilmekte. Cinsellik içeren yayınlar çocukların cinsel konularda yanlış bilgi edinmesine yol açabilmekte. Toplumun aile yapısına ters olan ilişkilerin fazlaca yer aldığı diziler, gençlerin aile ve ilişki algısını bozabilmekte. Araştırmalar gençler arasındaki suç davranışlarının ergenlik süresince arttığını göstermekte. Çeteleşme, ırkçılık, mafya temalarının işlendiği diziler güç gösterilerine, kendince adalet sağlamaya örnek olmakta.
‘Yanlış rol model’
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Gökşin Karaman da şiddet ve istismar içeren görüntülerin, çeşitli yaş, gelişim düzeyi, cinsiyete sahip çocuklar üzerinde farklı etkileri görülebildiğini kaydediyor. Dizilerin kurgu olduğuna ve gerçeği yansıtmayabileceğine değinen Karaman, “Sorun, kurgunun kurgu olduğunun farkına varılacak yargılama becerisinin gelişmesidir. Önemli olan bu muhakeme etme becerisidir” diyor.
Karaman, dizilerde “Şiddete eğilimli, cinsiyetçi bir ‘iyi’ esas oğlan veya özel hayatı sorunlu ama başarılı karakterler” gibi olumlu olarak gösterilen karakterlerin olumsuz özelliklerinin yanlış model almayı beraberinde getirdiğine de dikkat çekiyor.
Dizilerin baş karakteri silah
CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gamze Taşcıer’in Haziran 2019’da açıkladığı, “Dizilerin Şiddet Karnesi” raporu çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. En çok reyting alan ve Prime Time’da yayınlananlar arasından rastgele olarak 8 dizinin belirlendiği ve bu dizilerin bir hafta içerisinde, birer bölümünün izlendiği çalışmada tespit edilenlerden dikkat çekenler şöyle: “8 dizide, en az 219 kez silah gözüktü ve ateşlendi. 23 sahnede, kadına yönelik şiddet uygulandı. İşkence ve eziyete uğrayan, tecavüz edilmeye çalışılan, kafasına silah dayanan kadınların bulunduğu sahnelere rastlandı. 30 sahnede genel şiddet bulundu. Bu sahneler içerisinde boğma, dövme, zehirleme, silahla vurulma, işkenceler yer aldı. 52 sahnede şiddet söylemi bulunurken, bunlardan 32’si ölümle tehditti. 8 dizide tespit edildiği kadarıyla farklı sahnelerde yaşanan çatışma ve infazlarda en az 41 kişi öldü.”
‘Çete suçları ortaya çıkabilir’
Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Oğuz Polat, özellikle silah konusunu tartışmak gerektiğine dikkat çekiyor. “Dizilerde herkeste silah var. Buna paralel olarak son yıllarda bireysel silahlanma oranı arttı. İletişimi şiddette arayan bir toplum olduk. Herkes şiddet dili kullanıyor” diyen Polat, herkesin konuşma dilini yumuşatması gerektiğini söylüyor.
Ailelerin örnek olması gerektiğinin altını çizen Polat, sosyal medya ve televizyon bağımlılığında yasaklamanın çözüm olmadığını, alternatif üretmek gerektiğini kaydediyor ve sporun iyi bir alternatif olduğuna değiniyor. Türkiye’nin genç bir nüfus olduğunu, bunu iyi kullanmak gerektiğini, yoksa kötü sonuçlar ortaya çıkabileceğini söyleyen Polat, “Türkiye daha ABD’deki çete suçlarını yaşamaya başlamadı. Dünyada trend bu yönde. Türkiye daha kolay kayabilir” diyor.