Hava, toprak, su iyi olmadan biz de iyi olamayız. Üçünü de tarım ilaçlarıyla kendi ellerimizle hasta eden de biz; sonuçta yine hasta olan da biziz! Mutfakta bazı önlemler alabiliriz, ancak genel bir iyileşme için 7 maddelik bir reçetem var.
Son zamanlarda herkesin kafasını çok kurcalayan bir konuyu hem beslenme uzmanı hem de tarım ve iklim konularında kafa yoran biri olarak paylaşmak istiyorum; tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı ve sofralarımızdaki zehir. Ben yıllardır “hava hasta, toprak hasta, su hasta” diyorum. Onlar iyi olmadan bizim de iyi olmamız mümkün değil diyorum. İşte tam da bunun için. Öyle ki insan yaşadığı doğayla bir bütün, insan evrenin bir parçası. Tüm parçalar hasta olunca bizim iyi olmamız mümkün mü?
Ülkemizde tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı uzun zamandır açıklığa kavuşmayan problemlerden biri. Son günlerde ise sosyal medyada sıklıkla yer almaya başladı; şimdi daha çok kişi bu konuyu gündeme getiriyor, tüketiciler kendi analizlerini yaptıracak kadar işin peşine düşüyor ama bu çözüm değil elbette.
Avrupa’ya ihraç edilen ürünlerin geri dönmesi tüketiciyi de endişeye sürüklüyor. Bunu sadece sebze-meyve olarak düşünmemek gerekiyor. Tahıllarda, hayvan yemlerinde, otlarla beslenen hayvanlarda ve bu hayvanların sütünde, yumurtasında da karşımıza çıkabilir. Biz bir ekosistemin parçasıyız, her şeyi bir diğerine bağlı olarak düşünmemiz gerek. Limitleri aşmak toprağı hastalandırıyor. Toprak hastaysa hayvan da hastalanıyor, sadece tarım ürünlerine değil et-süt ürünlerine temiz ulaşmak da mümkün olmuyor. Dahası hava hastalanıyor, oysa birincil ihtiyacımız temiz nefes. Hepsinin ortasında yaşayan insanlar olarak biz hastalanıyoruz. Kronik hastalıkları ve kanser vakalarını bu kadar çok konuşma sebebimiz bu maalesef!
Mutfakta ne yapmalı?
Öncelikle şu sirke ve karbonat konusuna açıklık getirelim: Karbonatlı su, kimyasal kalıntılarını azaltır. Sirkeli su ise mikrobiyolojik yükü azaltır. Yani ikisinin de işlevi farklı ama en önemli nokta birlikte kullanılmaması gerektiği. Çünkü biri asidik biri bazik olduğu için birbirini nötrler ve aslında sirkeli karbonatlı su bir işe yaramaz. Önce karbonatlı suda bekletmek sonra durulamak, sonra sirkeli suda bekletmek ve tekrar durulamak en doğru adımlar. Tabii burada su tüketimine de dikkat etmek gerekiyor!
ADIM ADIM İYİLEŞME
Mutfakta yapılacaklar, tabii yara bandı gibi bir çözüm. Bizim yarayı iyileştirmemiz gerek; yani büyük resme bakmalıyız. Daha geniş bir bakış açısıyla ne yapılması gerektiğini şöyle özetlemek istedim.
ÇİFTÇİ EĞİTİMİ: Vakit kaybetmeden bir çiftçi eğitim seferberliği için çalışılmalı. Neyi, niye, neden kullanmaları veya kullanmamaları gerektiği öğretilmeli. Bilgi yanlışları, eksikleri düzeltilmeli. Aynı seferberliğe balıkçılık için de ihtiyacımız var; çünkü deniz ekosisteminin korunması da en az toprak kadar kıymetli.
DENETİMLER SIKLAŞTIRILMALI: Biz de son kullanıcı olarak analiz sonuçlarını takip edebilmeliyiz. Buna hem tarım ürünleri hem de balık, tavuk, et, süt ve süt ürünleri için ihtiyacımız var. Gönderdiğimiz ürünler Avrupa’dan, Rusya’dan dönüyor ama sonra ne oluyor? Dönme sebebi sessiz ambargo olabilir mi? Standart sınır oranla ülkeye göre değişiyor olabilir mi? Şeffaf mutabakat yapılmalı. Biz de kıymetliyiz, bizim de kendi ülkemizde sağlıklı beslenmeye hakkımız var, gönlümüzün rahat olması gerek. Bu noktada bilmediğimiz bir taraf varsa yetkili mercilerden o konularda da aydınlatma duyarsak ne güzel olur.
ÇİFTÇİYE ORGANİK DESTEK: Organik pazarları, yerel ve bilinçli üretim yapanları tercih etmek gerek. Ama biliyorum hem üretici tarafında sayıları fazla değil hem de bunlara ulaşmak herkes için ekonomik olmayabiliyor. Bu alanda çiftçiye destek ve sürece gençleri de alarak dijitalleşmeye geçmek bence en iyi çözüm yollarından biri.
ZİRAAT MÜHENDİSLERİNE GÖREV: Toprağı iyileştirmemiz lazım. Bu konu ziraat mühendislerinin alanına giriyor. İlk olarak onlara saygı duyduğumu belirtmek istiyorum ama ziraat mühendislerimize burada büyük rol düşüyor. Seslerini daha çok duymayı diliyorum. Dünyada bunun çok güzel örnekleri var. Aslında Anadolu tarımın beşiği. Bizim köklerimizde de çözümü var. Fazla verim için toprağı dinlendirmeden tarım yapmamak, coğrafyaya uygun ürünlerden vazgeçmemek gerek. Rejeneratif tarım tekniklerine ihtiyacımız var. Yani diğer adıyla onarıcı tarım. Biyoçeşitliliğin artırılması, toprağın doğal desteklerle zenginleştirilmesi, su kalitesinin artırımı, hayvancılıkla uyumlanmanın sağlanması; yani onarıcı otlatma, tabii ki kimyasal kullanımının kısıtlanması, toprağın dinlendirilmesi ve bitki köklenmelerine izin verilmesi gibi adımlar var.
KORUMA: Tarım arazilerini korumamız gerek. Burada tarım arazilerinin imara açılması konusu ayrıca değerlendirilmesi gereken önemli bir başlık.
GIDA OKURYAZARLIĞI: Vücudumuza iyi bakmamız lazım. Zaten temiz gıdaya ve oksijenli şehirlere hasretken bir de paketli, işlenmiş ya da ultra işlenmiş gıdalarla kendinize zarar vermeyin. Bunların tüketimi hayatınızda hiç olmasın ya da minimuma indirmeye çalışın. Gıda okuryazarlığı ve izlenebilirlik sivil toplum tarafından desteklenmeli.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ: Bol su içmeyi ve karanlık ortamda düzenli uykuyu ihmal etmeyin. Bağışıklık sistemini güçlendiren en kolay ve masrafsız iki önemli adım. Çünkü vücudunuzun detoksifikasyon sistemi olan karaciğer, böbrek ve bağırsaklarınızın güçlü bir metabolizmaya ihtiyacı vardır.