Geleceğin mimarı, çocuklarımızın ikinci ebeveynleri öğretmenlerimiz mutsuz diye ne zaman bir yazı kaleme alsak, diğer mesleklerden “Mutsuz olan sadece onlar mı?” diye ileti bombardımanı oluyor.
Haksızlar mı? Kesinlikle hayır.
Sürekli olarak eğitimin, öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, velilerimizin sorunlarını dile getiriyoruz, çünkü bizim ilgi alanımız onlar… Yüzlerce kez dile getirdik ama bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz:
Öğretmenlerin mutsuz olduğu bir toplumda huzuru yakalamak mümkün değil! Bu yüzden ille de bir pozitif ayrımcılık yapılacaksa o meslek gruplarından birisi de öğretmenliktir...
Maddiyat elbette önemli ama onların mutsuzluklarının tek nedeni o değil. Öğretmenlerimizin mutsuzluk gerekçelerini sıralamaya kalksak, buradan Çin’e yol olur. Daha biri çözülmeden, üzerine yenileri ekleniyor. Elbette öküzün altında buzağı aramamak gerekir ama tesadüfün bu kadarı da abartılı değil mi?..
Öğretmen yetiştirmeden atamaya, kariyerden yer değiştirmeye, norm kadrodan statü farklılıklarına, PİKTES’lilerden memur öğretmenlere, ücretlilerden sözleşmelilere, maaşlardan üzerlerine yüklenen angarya işlere, karanlıkta eğitimden hijyene, liyakattan mülakata ne ararsanız var… Maaşlar gibi MEB’in uhdesinde olmayan sorunlar da söz konusu ama öyleleri var ki MEB’in kendi içerisinde minik dokunuşlarla çözülebilir. Asıl üzücü olan da bu konuda hiçbir şeyin yapılmaması, tam aksine yeni sorunlara davetiye çıkartılması!..
Resen atama
Resen atama dünden bugüne hep vardı. Zamansız norm kadro ve seçmeli ders uygulamalarıyla da doruğa çıktı. Daha insani koşullarda ve doğru zamanda gerçekleşemez miydi? Elbette gerçekleşirdi ama gerçekleşmiyor. Mutsuzluk nedeni de zaten bu! İşte gelinen son noktanın özeti:
“Depremde evi yıkılan bir öğretmen olarak yaşadığımız durumu paylaşmak istiyorum. Depremin merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde görev yapmaktayım. 6 Şubat depremlerinde çok şükür canımız hariç ev, eşya ne varsa kaybettik. Okullar açılmaya 1 hafta kalana kadar il dışı tayin hakkı verirler diye bekledik.
Bulunduğum ilde 3 yıl şartını tamamlamadığım gerekçesi ile tayin hakkı verilmedi. Okullar açılacak diye elimizdeki avucumuzdakini verip bir de borçlanarak 40 metrekare bir ev ve birkaç eşya aldık. Evi aldıktan birkaç gün sonra “Süre şartı aranmaksızın deprem bölgesindeki öğretmenler yer değişikliği isteyebilir” dediler.
Borçlanmışız, elde avuçta bir şey kalmamış, çocukların okulunu ayarlamışız bu halde nasıl il değiştirelim. İki sene burada sabredelim biraz kendimizi toparlayalım sonra süre dolduğunda duruma bakarız dedik.
Şu anda ilköğretim kademesinde okuyan, biri de LGS’ye hazırlanan iki çocukla 40 metrekare evde hayata tutunmaya çalışıyoruz.
Şu anda bulunduğum ilçeye 134 kilometre ve 165 kilometre mesafede iki ilçede norm açığı var ve il, hiçbir mazereti gözetmeden ilçeler arası norm atama duyurusu yayınladı. Haziranda ilde çalışma süremi tamamladığım için zaten il dışı tayin isteyeceğim. Şimdi tasarruf tedbirleri gerekçesiyle bu zulmü yapıp 5-6 ay sonra da yer değişikliği isteyecek personele 2 defa harcırah ödemek neyin tasarrufudur? Çalıştığım ilde 3 yılımı tamamlamadan norm fazlası durumuna düşüyorum. Eğitimde 3 yılı planlayamayan MEB’in günah keçisi biz öğretmenler ve aileleri midir?
Parçalanmış aileler
“İzmir’de, norm fazlası öğretmenler görev yaptıkları ilçeden 210-230 kilometre uzaktaki bir ilçeye resen atadılar. Mesela Foçada görev yapan bir öğretmenimizi Kiraz’a verdiler. Bunun gibi onlarcası var. Her il farklı bir uygulama yapıyor.
Bursa, Balıkesir Manisa vb. birçok il,il içinde resen atama yapmazken İzmir gibi bazı İller resen atama ile öğretmenlerimizin aile birliğini darmadağın etti. Ülke genelinde ortak bir süreç izlenmediği için her il farklı uygulamalar yaptı. Birçok il, kendi ili içinde resen atamalar yapmamasına rağmen, İzmir gibi resen atama yapan iller ailelerimizi, çocuklarımızı, öğrencilerimizi, hepimizi mağdur etti.
Ülke genelinde norm fazlası öğretmenlere yapılan resen atamaların bakanlığımız tarafından iptalini talep ediyoruz. Lütfen bizlere bir ümit bir ses olun. Bir ay içinde çok şey değişebilir, ümitsizliğe teslim olmayalım. Kendimizden vazgeçtik, ailelerimiz ve çocuklarımız için mücadele edelim istiyoruz… Elbette vicdan sahibi birileri sesimizi duyacaktır. Her şey için şimdiden çok ama çok teşekkürler…”
Özetin özeti: Maç ortasında kurallar değişmez ama öğretim yılının ortasında her şey değişebiliyor!..