Feride Çiçekoğlu, 1980 askeri darbesinin ardından, komünizm propagandası yapmak suçuyla dört yıl hapis cezası alır. Ulucanlar Cezaevi’ndeki tutukluluğu sırasında, beş yaşındaki Barış ile aralarında özel bir dostluk gelişir. 1984’te dışarı çıktığında Barış’la ilgili anılarını kaleme alır Çiçekoğlu. 1986’da “Uçurtmayı Vurmasınlar” adıyla yayımlanan roman, Barış’ın içerideki en yakın arkadaşı siyasi tutuklu İnci’ye yazdığı mektuplardan oluşur. Yazar, bu kitabı Barış’ın yerine varmayan, demir kapılara takılan kimi düş kimi gerçek mektupları adresine ulaşsın diye yazdığını söyler. Barış’a armağan olarak… Uçurtmayı vurmasınlar, çocuklar uçurtma da uçurabilsinler diye. Türk edebiyatının siyah incilerinden biridir bu roman. Hem çok değerlidir hem de iyileştirici gücü vardır. Kitap aynı adla Çiçekoğlu’nun senaryosu ve Tunç Başaran’ın rejisiyle sinemaya uyarlanır.
1989’da gösterime giren filmi 8. İstanbul Film Festivali’nde izlemiştim. O yıl en iyi film seçilen “Uçurtmayı Vurmasınlar” yazarının ifadesiyle “Duvarlar arasındaki bir çocuğun gözlerinden duvarları kendi düşlerinde sorgulama olanağı”ydı. 18 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin dışarıdaki duvarları Barış’la birlikte sorgulaması ‘ben inşası’ için paha biçilmez bir malzemeydi. Barış’ın minik kahkahalarını, hüzünlerini, şakalarını, titreyen dudaklarını hiç unutmadım. Kocaman kahverengi gözlerini. Hayata duyduğu merakı: İftira ne İnci? Laylon ne İnci? Kominist ne İnci? Uçurtma ne İnci? Kader ne İnci? İnci, Barış’ın sorularını yanıtlarken filmde, bize de yeni sorular hediye ediyordu.
Ruhu hiç yaşlanmadı
Kitap, İnci’nin tahliyesi sonrası Barış’ın yazdığı mektuplar üzerinden ilerlerken, Çiçekoğlu senaryosunda, mektuplardaki anıları İnci’nin içeride olduğu döneme yansıtır. Kader mahkûmu ve siyasi suçlu kadınlar arasında büyüyen Barış, mutlu bir çocuktur. Kendini siyasi tutuklu ‘kızlar’ arasında daha iyi hisseder. “Kızlaaaar” diye seslenerek yanlarına gidip onların şefkatli dünyasında gönlünce eğlenir. Eğitilir. Küfür mü etti misal, ‘kızlar’ın odasına girememe cezası alır. İftira kelimesinin anlamını henüz yeni öğrenmiştir ki, annesi tarafından gece altını ıslattığı gerekçesiyle azarlanır. İlk kez o sabah cümle içinde kullanır bu kelimeyi: “Annem bana iftira attı. Yatağa pijamamdaki Miki işedi”. Sünnet düğünü koğuşta yapılır. İnci’sinin aşuresiyle tatlanır tören. Ne güzeldir ki, aşurenin içinde Barış’ın çok sevdiği hoşaf üzümleri de vardır.
Koğuşun günlük akışı hayat bilgisi dersi gibidir Barış için. Babasızlığını heceleye heceleye çözer. Haksızlıkları fark eder. Mutluları ve mutsuzları ayırt eder. Koğuştaki tüm kadınları gözlemler, parlak zekâsının yardımıyla ‘iyi’leri ve ‘kötü’leri sınıflandırır. Ama hepsini de çok sever. En çok da İnci’yi. İnci, Barış’ın ‘anne yarısı’ olan ‘teyze’si gibidir. Annelerimizden daha cesur, daha sabırlı, daha oyuncu olan teyzelerimiz gibi. İnci’yle birlikte, minik ellerini arkasında kavuşturmaya çalışarak volta atar. Onunla renkli hikâye kitaplarına dalıp düşler âlemine seyahat eder. Çayır, çimenin ne olduğunu da o kitaplarda görür. Oysa onun tek zemini taşlardır, etrafında ağaçlar yerine duvarlar vardır. Ama ne gam. Değil mi ki o, İnci’yle birlikte yaptıkları hayali uçurtmayı yemyeşil kırlarda uçurtabilecek hayal gücüne sahiptir. Tek kaygısı yakında İnci’nin tahliye olup kendisini bırakacağı bilgisidir. Nitekim o gün gelir, Barış uykudayken dört yıllık tutukluluğu sona eren İnci gider. Ayrılık acısını babasından sonra ikinci kez deneyimler Barış. Anlam da veremez. Dolu dolu gözlerine bakan ‘kızlar’dan biri teselli eder onu: “Kimbilir belki bir gün uçurtma olup döner İnci”. Gerçekten de final sahnesinde, hapishane müdürünün uçurtmayı silahla vurma çabalarına rağmen döner İnci göklerde süzülerek, Özkan Turgay’ın muhteşem müziği eşliğinde. Feride Çiçekoğlu’nun düşü gerçek olurken uçurtmanın vurulamadığı bu sahne hafızamıza kazınır.
Bu ay, 35 yıl aradan sonra bir kez daha vuramadılar uçurtmayı. Barış’ı canlandıran Ozan Bilen, İnci rolündeki muhteşem oyunculuğuyla göz kamaştıran Nur Sürer, Füsun Demirel, Rozet Hubeş, Güzin Özipek, Güzin Özyağcılar, Meral Çetinkaya ve Yasemin Alkaya gibi usta oyunculardan oluşan güçlü kadrosuyla “Uçurtmayı Vurmasınlar” MUBI’de gösterime girdi. Üstelik, yılların yüzüne eklediği tüm çizgilerden kurtularak. MUBI’nin, Atlas Post Production iş birliğinde, son teknoloji yazılım ve teknikler kullanılarak fiziksel ve dijital restorasyondan geçirdiği film görsel açıdan 35 yıl önce ilk izlediğim günkü tazelikte artık. Ruhu hiç yaşlanmadı zaten.
İzlemenizi çok isterim.
İyi pazarlar.
Özay Şendir
Milliyet’in fiyatı ve açıklaması...
15 Aralık 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
15 Aralık 2024
Zeynep Aktaş
2024 yılında fonlar enflasyonu yendi
15 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Pelin Akil: 'İkizlerimizi emanet edecek dadı bulamadık'
15 Aralık 2024
Güldener Sonumut
‘Bölgesel liderler’ vs ‘bölge liderleri’
15 Aralık 2024