Sürekli büyüyenler ile yerini korumaya çalışanlar

15 Ocak 2013

Firmalar da ülke ekonomileri gibi, önce büyüme, sonra da gelinen seviyeyi koruma yolunu seçiyorlar. Gelinen seviyeyi koruyamayanlar ise, gittikçe küçülüyor. Aşağıda büyümeye odaklanan ve yerini korumaya çalışan firmaların davranış biçimlerini görüyoruz:

Stratejik bilgiler

Devamlı büyümek isteyen şirketler, aşağıdaki prensiplere uygun biçimde davranmak durumundalar:
* Hem sorun, hem de fırsatların üzerine süratle gitmek.
* Piyasadaki talebi çok sıkı takip etmek ve talebe göre iş gücü ve üretim kapasitesini ayarlamak.

Yazının Devamı

Dinlemeyi bilenlerden misiniz?

14 Ocak 2013

İnsanlar ikiye ayrılırlar: Dinlemeyi bilenler ve dinlemeyi bilmeyenler. Dinlemeyi bilmeyenler, genellikle ya kendi söyleyecekleri sözün dinleyeceklerinin hepsinden daha önemli ve öncelikli olduğunu düşünürler; ya da karşısındakinden dinleyeceği herhangi bir şeyin önemli olmayacağı kanısındadırlar. Yani, karşısındakileri küçük görürler yahut da durmadan kendilerini övme eğilimleri vardır. Dinlemeyi bilmeyenlere bir şey anlatmak zordur; anlatmaya gider, onu dinler; kendi anlatacağınız şeyi anlatmaktan vazgeçer ve dönüp gelirsiniz.
“Kişisel Başarı” konusunda en önemli ipuçlarını veren kişi Keith Ferrazzi’dir. Ferrazzi’nin “Hiçbir Zaman Tek Başına Yemeğe Kalkma” (Never Eat Alone) ve “Arkanda Kim Var” (Who’s Got Your Back) adlı kitapları, iş ilişkilerinde başarı konusunun temel taşlarından biri oldu. İşte, dinlemeyi bilmeyenler, her mamanın sadece kendilerine ait olduğunu zanneder; paylaşmayı ret eder, her şeyi kendilerinin bildiğini düşünürler. Bunlar, en yakınlarına bile "sorumluluk" ve dolayısıyla "başarı hırsı" vermekten kaçınan kişilerdir.


Sadece dinle

Mark Goulston'un “Sadece Dinle” (Just Listen) isimli kitabının önsözünü Keith Ferrazzi yazdı. Goulston bu

Yazının Devamı

Sermaye piyasası

8 Ocak 2013

Geçen yıl sermaye piyasalarının büyümesi konusunda başarı sağlayamadık; ama yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nu çıkardık. Şimdi, SPK(Sermaye Piyasası Kurulu)’nun hazırlayacağı bir dizi yönetmelik devreye girecek.
Geneli çok başarılı sayılabilecek yeni Yasa’da, bazı sıkıntılı durumlar da var. Bunlardan biri, sermaye piyasası araçları hakkında yorum yapan ya da rapor hazırlayanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi. Yeni SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, bu konu ile ilgili bir düzenleme yapacaklarını söylemiş. Ancak, bir kanun maddesi, iç düzenlemelerle değil kanun ile değiştirilebilir. Halen, bu madde yüzünden, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yapacakları seyahatlerini durdurduklarını okuyoruz.
Sıkıntıların ikincisi, kurumsal yönetim uygulamaları bahane gösterilerek yapılan, Borsa’ya açılmayı zorlaştıran, hatta neredeyse yok eden düzenlemeler. Türkiye’nin en büyük 1000 şirketinden sadece 127’sinin borsaya açılabilmiş olduğunu düşünürsek, bu düzenlemelerin diğer katı denetimlerin yumuşatılmasının gereği rahatça anlaşılır.

Kredi hacmi artırılmalı
Ekonomi yönetiminin yılbaşında aldığı kararlarla, vadeli mevduat özendirilmeye başlandı. Bu kararlar yerinde oldu. Ancak,

Yazının Devamı

Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama var

7 Ocak 2013

Geçen haftaki bir yazımda, “Sağlık Bakanlığı üretilmesine izin verdiği ürünlerin kalitesini denetleyemiyor. Aynı orijinal ya da eşdeğer ilacın, yabancı ülkelerdeki kalitesi bile farklı” demiştim. Bu konuda, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan (TİTCK) açıklama geldi. Bakanlık özetle diyor ki:

“GMP (Good Manufacturing Practices); bir ilacın, hammadde ve ambalaj malzemelerinden başlayarak tüketiciye ulaşana kadar kaliteli, etkin ve güvenilir olması için uyulması gereken kurallar bütünüdür. GMP’de amaç, ürünün sıfır hatayla üretilmesi ve sürekli kalitenin sağlanmasıdır. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen ilaçların üretim koşulları, GMP kurallarını sürekli sağlamak zorundadır. Üretimin yapılabilmesi için GMP kurallarının sağlanması esastır. Türkiye’deki; ilaç, etkin madde, biyolojik tıbbi ürün, radyofarmasötik üretim tesisleri, medikal gaz üretim, dolum, depolama ve dağıtım tesisleri, kordon kanı bankaları, kök hücre merkezleri ile mümessil ecza depolarının denetimi ile ayrıca, yurtdışından ithal edilmek istenilen beşeri tıbbi ürünlerin üretim tesisleri ve etkin madde (biyoteknolojik ürünler için) üretim tesislerinin GMP Denetimleri, Türkiye İlaç ve Tıbbi

Yazının Devamı

Ekonomide nelere bağımlıyız?

1 Ocak 2013

2013 yılında ekonomide karşılaşabileceğimiz darboğazları şöyle sıralayabiliriz;
1) Dışa bağımlılık: Borsamızın yaklaşık %70’i yabancıların elinde. Bankacılık sektörümüzün yaklaşık %40’ını yabancılar kontrol ediyor. İhracatın bel kemiği olan otomotiv sektörümüz yabancıların güdümünde. Enerjide dışa bağımlıyız. Özelleştirmeler dışarıdan alınan kredilerle yapılabiliyor. Altyapı yatırımlarının önemli bölümü için de yabancı kaynaklı kredi alıyoruz. Şimdilik oyunu iyi oynuyoruz; ama, birilerinin düğmeye basma riski var.
2) Siyasete bağımlılık: Ekonomideki başarı, siyasi istikrarın sürdürülmesi sayesinde geldi. Ak Parti içindeki çekişmeler, Başbakan ve bakanların yeniden seçilemeyecek olma kuralı, Cumhurbaşkanlığı seçimi, mahalli seçimler gibi politik belirsizlikler, 2013 yılında ekonomideki istikrarı etkileyebilir. Siyasi konularda, yabancıların baskı ve öncelikleri de olabilir. Öte yandan, komşularımızla ilişkiler, savaşa kadar gidebilecek risk unsuru olmaya devam ediyor.
3) Özelleştirmeye bağımlılık: 2012 Aralık ayında yaklaşık 10 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Global para genişlemesini göz önüne alırsak, özelleştirmeleri kazananlar büyük kârlar yapacak. Kamu

Yazının Devamı

MUTLU YILLAR

31 Aralık 2012

2007 yılı sonunda Merkez Bankamız’da 2 milyar 764 milyon dolarlık altın varken bugün 19 milyar 979 milyon dolarlık altın var. Bu altın miktarı daha geçen yıl sonunda 9 milyar 888 milyon dolar idi. Yani, bir yılda altın rezervlerimize, Cumhuriyet tarihinde topladığımız kadar altın ilave ettik. Sevinebilirsiniz. Yine de, 2013 yılında, altının fiyatının düşmemesine dua edelim. Çünkü, fiyatları biz kontrol edemiyoruz.
* 2007 sonunda Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 71 milyar 263 milyon dolar iken, bugün 100 milyar 676 milyon dolar. Üstelik, Değerleme Hesabı’na göre Merkez Bankası, dövizleri alırken şimdiki değerine göre 13 milyar 881 milyon Türk Lirası(TL) kâr etmiş. Bol döviz var. Sevinebilirsiniz.
* Açık Piyasa İşlemleri nedeniyle, Merkez Bankası’nın piyasadan 18 milyar 668 milyon TL alacağı var. Yani, piyasaya bu kadar ilave para çıkarılmış durumda. Ama, geçen yıl bu rakam 39 milyar 128 milyon TL idi. Merkez Bankası’nın 1 yıl içinde piyasadan bu fark kadar para çektiği; sıkı para politikası uyguladığı anlaşılıyor. Sevinebilirsiniz.
* Geçen yıl sonunda, toplam tutarı 485 milyar TL olan protestolu senet vardı. Protestolu senetlerin tutarı bu yıl kasım ayı sonunda bile

Yazının Devamı

2013’te mutlu olacak mıyız?

25 Aralık 2012


2002’de 3.492 dolar olan kişi başına düşen yıllık gelirimiz, 2012 başında 10.469 dolara yükseldi. Yani, kişi başına ortalama 3 misli zenginleştik. Son 10 yılda net 3 kat zenginleşmediğini hisseden varsa, onun zenginleşme hakkı başkasına gitmiş demektir.
* Türkiye’nin satın alma gücü paritesi (2011 sonu itibariyle), 27 AB ülkesi “100” kabul edildiğinde, “60” seviyelerinde. Aynı bazda ABD’de bu rakam “150”. Yani, Türk insanı zenginleşmiş görünse de satın alabileceği mal ve hizmet Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin altında. Eğer siz de daha çok kazanmanıza rağmen elde ettiğiniz parayla geçmişe göre daha az mal ve hizmet satın alabiliyorsanız, aslında fakirleşiyorsunuz demektir. Bu da, 2013 yılında gelir dağılımının iyileştirilmesi politikalarına hız verilmesi gerektiği anlamına gelir.
* 2001 “100” olduğunda, Türkiye’nin tüketim endeksi son 10 yılda “170”e çıktı. Avrupa ülkelerinin hiç birinde, bizdeki tüketim artışı yok. Tasarruf oranımız, Avrupa ülkelerinin altında olduğuna göre, başkalarının tasarruflarıyla (borçlanarak) tüketim yapıyoruz. 2013’ün bir tasarruf seferberliği yılı olması gerekmez mi?
* 2004 yılında %10.8 olan işsizlik oranımız Eylül 2012 sonunda %9.1 oldu. İş

Yazının Devamı

Numan Kurtulmuş

24 Aralık 2012

Bab-ı Ali Toplantıları’nın 113’üncüsünde, Ak Parti’nin ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş konuştu. Konu, “Küresel Medeniyet Krizi ve Çıkış Yolu” olmakla birlikte Kurtulmuş’un siyasi hedefleri ve vizyonu hakkında da bilgi edindik.
Kurtulmuş diyor ki;
* Krizler, batı uygarlığının uygulamaları nedeniyle çıkıyor. Krizler, gerçekte sadece ekonomik veya belli bölgelere ait değil, çok boyutludur. Yaşadığımız kriz aslında, zihniyet krizidir. Modernleşmenin kılık kıyafetle özdeşleştirilmesi ve Avrupa taklitçiliği olarak anlaşılması dönemi bitiyor.
* Geçtiğimiz yüzyılda değişim 5 temel konuda oldu. Bunlar; bireysellik, özgürlük, rasyonellik, doğal yasaların evrimi ve karşı devletçilik idi. Rasyonellik, giderek serbest seçim uygulamalarını gündeme getirdi. Doğal yasaların evrimleşmesiyle de, piyasa ekonomisi ve bireylerin özgürlük hakkı gündeme geldi. Karşı devletçilik, sekülerizm ve devletin yeniden organizasyonu görüşlerini ortaya çıkardı.
* Orta Çağda kiliselerin baskıları ve keyfiliğinden kurtulmak amacıyla ortaya atılan sekülerizm, devlet yönetiminin din ile hiç bir alakası olmaması biçiminde anlaşıldı. Aslında, yapılan kiliseye bir “karşı

Yazının Devamı