Konut fiyatları enflasyonun iki katı artıyor

12 Mart 2013

Merkez Bankası, Konut Fiyat Endeksleri’ni (KFE) açıkladı. Buna göre:
* 2012’de KFE, %11.53 oranında arttı.
* 2012’de KFE’deki reel artış %5.06 oldu. Yani, konut fiyatları, ortalama olarak enflasyonun üstüne %5.06’lık ilave bir artış gösterdi.
* Bir yıl önce ortalama m2 konut değeri 1037.43 TL iken, 2012 yılı sonunda 1157.08 TL olarak gerçekleşti.
* Türkiye Yeni Konutlar Fiyat Endeksi(YKF) ise, 2010 yılı=100 kabul edildiğinde, “129.05” oldu. Yani, yeni konut fiyatları 2010-2012 yılları arasında %29.05 oranında arttı.
* KFE, 2012 yılında İstanbul’da %12.96, İzmir’de %11.74 ve Ankara’da %9.87 oranlarında artış gösterdi. Yani, 3 büyük ilde yeni konutlar dahil tüm konut fiyatları, bu oranlarda arttı.
* 2012 yılı sonunda ortalama konut birim fiyatı İstanbul’da 1798.71 TL/m2, İzmir’de 1285.92 TL/m2, Ankara’da ise 1071.39 TL/m2 olarak gerçekleşti.

Yazının Devamı

İşe alırken hangi soruları sormamalı?

11 Mart 2013

Geçen hafta yazdığım “İşe Alırken Hangi Soruları Sormalı?” başlıklı yazım konusunda, Nilay Ulutaş Kezer’in gönderdiği çok yerinde bir eleştiri iletisini sizinle paylaşmak istiyorum.
Kezer diyor ki:
“Herhangi bir adaya, medeni durumunu sormak ya da varsa çocuklarına yokluğunda kimlerin baktığını sormak sizce ne kadar doğrudur? Ailevi nedenlerin önümüzdeki yıllarda kişinin işini ne kadar etkileyebileceğini sormak... Kim buna doğru yanıtı verir ki? Önceki işlerinizde işten çıkarıldığınız ya da ayrılmanızı istedikleri oldu mu? Bir iş görüşmesinde, özgüven sarsıcı bu tür soruları sormak ne kadar adil ve ne kadar insancadır?
Ülkemizde her ne kadar aksi iddia edilse de işsizlik oranları oldukça yüksek; işverenler daima haklı, daima çalışan karşısında güçlü. İşten çıkarılmanın her zaman haklı bir nedeni yok. İşe alımlarda imzalan sözleşmelerde pek çok yasal hakkınızdan vazgeçmek durumunda bırakılıyorsunuz.
Hem Türkiye'de hem de yurtdışında pek çok iş görüşmesinde her iki tarafta da yer aldım. Türkiye'de aday olarak katıldığım pek çok görüşmede yanlış pek çok örnek ile karşılaştım. Yurtdışında işe alımlardan sorumlu bir yönetici olarak çalıştığımda ise, kişilere özel

Yazının Devamı

İşe alırken hangi soruları sormalı?

5 Mart 2013

Pat Criscito ve Dee Funkhouser, firma yöneticilerinin ve işadamlarının işe personel alımları sırasında sormaları gereken soruları şöyle sıralıyorlar:
* Kendinizi anlatınız.
* Bu işe başvurmanızın nedeni nedir?
* Son işinizi neden bıraktınız?
* Ne zamandan beri işsizsiniz?
* Hangi okuldan mezun oldunuz ve öğrenim hayatınız süresince ilgi alanınız olan konu neydi?
* Hobileriniz ve yan becerileriniz nedir ve bu becerilerin başvurduğunuz bu işe etkisi ne olabilir?

Yazının Devamı

Yerel inisiyatif hamlesi

4 Mart 2013

AK Parti'nin Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, kentlerin sorunlarını ve sorunların çözümlerini kapsayan; Ankara ile İstanbul dışındaki kentlerin rekabet güçlerinin karşılaştırılabileceği bir iletişim modeli üzerinde çalışıyor. Modele göre, her ilde politik öncelikler bir kenara bırakılarak tüm partilerin İl Milletvekillerinin, İl Belediye ve Genel Meclis Başkanlarının, İllerdeki Oda, Borsa ve Kooperatif Başkanlarının katılımıyla bir "Kent Ekonomileri Forumu" oluşturulacak. Kent Ekonomi Forumlarının oluşturulma prensipleri arasında;
* Katılımcıların politik beklentiler dışında gönüllü kişilerden oluşması,
* İllerin güçlü ve zayıf yönlerini dikkate alarak stratejik önceliklerinin belirlenmesi ve kendi öz yeteneklerinin ortaya çıkarılması,
* İhtiyaç ve önceliklerin yıl içinde birkaç kez gözden geçirilip; yenilenebilmesi,
* Şimdiye kadar İl Milletvekilleri, çeşitli kamu kuruluşları ve sivil kuruluşlar ile üniversiteler tarafından İl hakkında yapılan çalışmaların birleştirilmesi,
* Her İl için Bakanlıklar ve ilgili kuruluşlara yönelik karşılaştırılabilir bir rapor hazırlanarak, illerde yapılacak yatırım hamlelerinin belirlenmesi,

Yazının Devamı

20. yüzyılı yaratan adam

26 Şubat 2013

Bazılarının uzaydan gönderildiğine inandığı Sırp mühendis Nikola Tesla (1856-1943), elektromanyetik, robot bilimi, uzaktan kumanda, radar, balistik ve nükleer fizik alanlarındaki buluşları için 700’den fazla patent almıştı. Bazı fikirleri öylesine ileriydi ki, bilim dünyası henüz bunlara yetişebilmiş değil. Örneğin, onun icadı olan prize takılmaksızın uzaktan şarj edilebilecek ilk cep telefonu pili bu yıl sonunda piyasaya çıkabilecek.
Çarpıcı bir kütüphanesi vardı; ama kitaplarını kaybetmeye aldırmazdı, çünkü eserleri ezberlerdi. Sadece parmaklarını kullanarak bir göz kırpma süresinde üç düğüm atabilen biriydi. Matematik problemlerini, öğretmenlerin formülleri karatahtaya yazmayı bitirmesinden önce çözecek yetenekteydi. Boş zamanlarında kendi kendine beş dil öğrendi. Günün yirmi saatini öğrenmeye ayırdı ve geceleri üç saatten az bir süre uyudu.
Tesla mühendislik öğrenimini tamamlayıp diploma alamadı ama ilk icadı olan hoparlörü bu dönemde ortaya koydu. İki yılı Edison’un Paris’teki şirketinde çalıştı ve boş zamanlarında ilk dalgalı akım motorunu yaptı. 1884’te Edison’un New York’taki ofisinin kapısını çaldı. Yaklaşık bir yıl sonra doğru akımlı jeneratördeki sorunu

Yazının Devamı

Kur savaşları nasıl yapılıyor?

25 Şubat 2013

Geçen haftaki yazılarımın konusu olan ‘kur savaşları’na günümüzdeki uygulamaları anlatarak devam ediyorum. Bir süredir dünya ekonomi gündemini meşgul eden ‘kur savaşları’ pratikte aşağıdaki biçimlerde yapılıyor:
* Ülkeler kendi paralarının değerini düşük tutarak, ihracatlarını artırmak ve ithalatlarını bir ölçüde azaltmak istiyorlar. Alınan para değerini düşürme tedbirlerine, karşı tedbirler getirilince sorunlar tırmanıyor.
* Ülkeler ithalat ve ihracatlarını trampa veya anlaşma hesapları aracılığıyla yaparak, hem dış ticaretlerini kontrol etmek hem de güçlü paralarla alışverişi devreden çıkarmak istiyorlar.
* Çin, Japonya ve hatta Rusya, ABD doları ve euro dışında bir güçlü para veya alışveriş birimi yaratarak kendi para birimlerini de güçlü paralar arasına sokmak veya ABD doları ve euro’nun hegemonyasını kırmak istiyorlar.
* ABD Hazinesi’ne trilyonlarca dolar borç vermiş olan Çin, Hindistan ve Japonya bu ülkeye verdikleri borç miktarını azaltıp gelişmekte olan ülkelere yeni açılımlarda bulunmak ve buralarda yatırım yapmak istiyorlar.
* Bütün ülkeler, yaratılan ve yaratılmaya devam edilecek olan likidite bolluğunun kendi ekonomilerine ve ülkelerindeki enflasyon

Yazının Devamı

Kur savaşlarının devamına bakış

19 Şubat 2013

ABD Merkez Bankası (FED) olması gerekenden fazla karşılıksız para bastığı takdirde, hem kendi ülkesinde hem de tüm dünyada enflasyon ve “ABD Doları’ndan kaçma” güdüsünü yaratabilir. Bu nedenle, FED’in öncelikle karşılıksız basmayı düşündüğü para için, dünyada ve kendi ülkesinde talep yaratması gerekiyor. Üstelik, FED sadece ABD Hazine tahvili satın alarak para yaratabiliyor. Yaşanılan krizin başlarında az miktarda özel sektör tahvili karşılığında da piyasaya likidite verilmiş olsa da, bu geçici bir uygulama idi.

Karşılıksız dolarlar nerede?
ABD, diğer ülkelerin rezervlerinde tutulan ABD Doları kadar diğer ülkelerden karşılıksız mal ve hizmet almış sayılır. Bu tutara, yabancı ülke vatandaşlarının ABD Doları cinsinden ellerinde tuttukları efektif banknotları ve yabancı ülke bankalarının ABD Doları üzerinden bulundurdukları dövizi de eklemek gerekir.
Bu hesapla, Merkez Bankamızda bulunan 103.5 milyar ABD Doları tutarındaki rezervin ABD Doları ile tutulan bölümü (yaklaşık, 70 milyar ABD Doları) ile bankaların 134,7 milyar Dolarlık döviz tevdiat hesapları karşılığında ABD Doları cinsinden tuttukları dövizler ABD’nin karşılıksız olarak bastığı dolarlar içinde sayılabilir.

Yazının Devamı

Kur savaşları

18 Şubat 2013

Bugünlerde çok tartışılan ‘kur savaşları’ olgusu, kapitalizmin ‘konvertibilite”nin devamı sayılan yeni evresini oluşturuyor. Mal veya servis yerine hiçbir üretim maliyeti olmayan para satarak zengin olmanın yolu, bir ülkenin parasının ‘herkes tarafından kabul edilen para’ (hard currency) olmasından geçiyor.
Bu nedenle de, herkes kendi parasını ‘hard currency’ haline getirmek; yahut da, ‘hard currency’ler sayesinde para kazanmaları önlemek için çalışıyor.
Şu an için dünyadaki en önemli ‘hard currency’, ABD Doları olarak kabul ediliyor ve petrolden altına kadar tüm önemli malların alım satımı ABD Doları ile yapılıyor. Hatta, bir paradan diğer bir paraya geçiş işlemi bile, o parayı önce ABD Doları’na dönüştürerek gerçekleşebiliyor.

Kolay değil
Bir ülke parasının ‘hard currency’ olarak kabul edilmesi, kolay gerçekleştirilecek bir durum değil. Üstelik, bu statünün devam ettirilmesi, gerçekleştirilmesinden daha da zor. Şimdiye kadar Alman Markı, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı, Rus Rublesi, Japon Yeni, Fransız Frangı, Çin Yuanı gibi para birimleri, ABD Doları ile rekabet edip “dünya para birimi” olmaya çalıştılarsa da, hiç birisi başarılı sonuç elde edemedi.
En son,

Yazının Devamı