Bab-ı Ali Toplantıları’nın 113’üncüsünde, Ak Parti’nin ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş konuştu. Konu, “Küresel Medeniyet Krizi ve Çıkış Yolu” olmakla birlikte Kurtulmuş’un siyasi hedefleri ve vizyonu hakkında da bilgi edindik.
Kurtulmuş diyor ki;
* Krizler, batı uygarlığının uygulamaları nedeniyle çıkıyor. Krizler, gerçekte sadece ekonomik veya belli bölgelere ait değil, çok boyutludur. Yaşadığımız kriz aslında, zihniyet krizidir. Modernleşmenin kılık kıyafetle özdeşleştirilmesi ve Avrupa taklitçiliği olarak anlaşılması dönemi bitiyor.
* Geçtiğimiz yüzyılda değişim 5 temel konuda oldu. Bunlar; bireysellik, özgürlük, rasyonellik, doğal yasaların evrimi ve karşı devletçilik idi. Rasyonellik, giderek serbest seçim uygulamalarını gündeme getirdi. Doğal yasaların evrimleşmesiyle de, piyasa ekonomisi ve bireylerin özgürlük hakkı gündeme geldi. Karşı devletçilik, sekülerizm ve devletin yeniden organizasyonu görüşlerini ortaya çıkardı.
* Orta Çağda kiliselerin baskıları ve keyfiliğinden kurtulmak amacıyla ortaya atılan sekülerizm, devlet yönetiminin din ile hiç bir alakası olmaması biçiminde anlaşıldı. Aslında, yapılan kiliseye bir “karşı tepki” idi. Bu gerçekleştirilirken, din tamamen dışlanıp bir aşırı uçtan diğer aşırı uca geçilmesi durumuyla karşılaşıldı.
* Emperyalistler, dünyaya kendilerininmiş gibi bakıyorlar. Bir ülkenin tabii kaynaklarının o ülkeye ait değil, tüm dünyaya ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar. Bu görüş, sınır tanımayan ve çıkarcı bir anlayıştır. Bu görüşten hareket eden ülkeler, diğer ülkelerin sadece kaynaklarına el koymakla kalmıyor; onların sanayileşmelerini ve gelişmelerini de engelliyorlar.
* Birleşmiş Milletler artık barışı sağlayan bir kuruluş olmaktan uzaklaştı. Bu nedenle yeniden yapılanmak zorunda.
* Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle batı rakipsiz kalmıştı. Ona yeni bir rakip yaratmak gerekiyordu. İşte, “İslam Fobisi” bu amaçla geliştirildi. Rakibin olmaması, barış ortamını güçlendireceğine daha çok silahlanma, yeni savaşlar ve “vatandaşlık hiyerarşisi”nin gelişmesine yol açtı.
* Bizim sloganlarımız “Kuvveti değil, hakkı üstün tutmak”, “Ne piyasa, ne siyasa, önce insan”, “Evrensel doğruların esas alınması”, “Her insanın yaratıldığında eşit olduğu ve eşitsizliğin ancak ahirette gerçekleşebileceği” şeklindedir. Dolayısıyla, ne yöneten, ne serveti olan ve ne de dini bilgi sahibi olan diğerlerinden üstün sayılır.
* Komünizm ve Faşizm her şeyi devlete ait gördüğü ve insanı ikinci plana attığı için çöktü. Kapitalizm de piyasayı birinci plana alıp, insanı ikinci plana ittiği için çatırdıyor.
* “Tahayyül” dünyasını zenginleştirecek bir eğitim sistemi gerekiyor. Sonra, bu hayalin şekillenmesiyle(tasavvur) oluşan, hayatın içinde bir öğretim biçimi geliştirilmeli.
* “Kuvvetler Ayrılığı”nın da halk tarafından denetlenmesi; yalnız milletvekilleri için değil herkes için kürsü masuniyeti sağlanması gerekir.
* Bir orta sınıf oluşturmak zorundayız. Gelir dağılımı adaletsizliğini mutlaka azaltmalıyız. Bunu, sosyal yardımlarla değil, sosyal politikalarla sağlamalıyız.
* Ak Parti iktidarları döneminde Türkiye, siyasette de ekonomide de sosyal politikalarda da kendi öyküsünü oluşturdu. Krizler bu yüzden bize uğrayamadı. Kendi öykülerimizi oluşturmaya devam etmeliyiz.