Fransız akaryakıt devi Total, istasyon ağını, ticari faaliyetlerini, ikmal ve lojistik varlıklarını 325 milyon euro’ya (yaklaşık 356 milyon dolar), Demirören Grubu’na sattı. Öte yandan, Total, madeni yağ ve kokusuz LPG faaliyetleri ile Türkiye pazarında varlığını sürdürecek.
Fransız Total’in yüzde 100 iştiraki olan Total Oil Türkiye, Türkiye’de akaryakıt dağıtımında 5’inci oyuncu. 358 çalışanı, 447 adet istasyonu ve yaklaşık yüzde 5.5 akaryakıt bayi ağı pazar payı ile akaryakıt ve LPG satışında tüm ülke çapında faaliyet göstermektedir.
Petrol ürünlerinin ithalatçısı Total Oil Türkiye, Tüpraş rafinerilerinden de ürün tedarik ediyor. Total Türkiye, İzmit Gebze, İzmir Aliağa ve Samsun’daki 300 bin m3/yıl toplam kapasiteli modern akaryakıt tesisleri ile dünya standartlarında depolama ve dağıtım hizmeti veriyor. Bu tesisler, sahip oldukları deniz terminalleri ile bölgedeki en iyi akaryakıt terminalleri olarak gösteriliyor.
Total, Türkiye’de dizel araç pazarının gelişmesinin önünü açan Eurodiesel, fabrikada kurşunlu benzin ile çalışacak şekilde üretilen araçların kurşunsuz benzin ile kullanılmasına olanak veren Greenmax ürünü gibi ilkleri piyasaya sunmasıyla tanınıyor.
Son 60 yılın
İkinci Dünya Savaşı öncesi İngiltere “dünya lideri ülke” olarak tanımlanırdı. Afrika’dan Avustralya’ya kadar uzanan sömürgeleri sayesinde İngiltere’ye “üzerinde güneş batmayan ülke” denilirdi. İkinci Dünya Savaşı sonrası, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile tam bir ittifak içinde yürüttüğü dış politika sayesinde, İngiltere, ABD’den sonra dünyanın en önemli ülkesi olma konumu sürdürdü.
Airbus uçaklarının yapımında Fransa ile yaptığı işbirliği, geliştirdiği savunma silahları, Falkland Savaşı’ndaki askeri başarısı, Avrupa Birliği’ne katılması, Ortadoğu’daki etkinliğini sürdürmesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliği, üstün yetenekli diplomatları ve gizli servisi, İngiltere’yi dünya siyasetinde, ABD’den sonra ikinci en güçlü ülke konumuna yerleştirmişti.
Geçen yıl, çoğu Kuzey Afrikalı 39 bin civarındaki göçmen, çeşitli yollarla Fransa’dan İngiltere’ye göç etti. Bu göçün devamını engellemek üzere, İngiltere, Calais girişindeki tünele ve çıkıştaki feribot seferlerine, ciddi güvenlik önlemleri uyguladı.
ABD ile ayrışma büyüyor
Son yıllarda İngiltere, Euro sistemine girmeyerek, hatta Avrupa Birliği’nde kalıp kalmama statüsünü tartışarak, Suriye’deki askeri harekâtlara
Global risk iştahındaki artış, ülkemize de olumlu biçimde yansıdı ve sermaye girişlerinde artışlar sağlandı. Şimdilik, kalıcı bir toparlanmadan bahsetmek mümkün olmasa da, ülkemizin de global ekonomiye paralel biçimde hareket ettiğini söyleyebiliriz.
Akbank, IFF ve TCMB kaynaklarından derlenen aşağıdaki grafiklerde, milyon dolar bazında hisse senedi (kırmızı sütunlar) ve Devlet Tahvilleri’ne (gri sütunlar) yabancı girişleri gösteriliyor.
Türk Lirası’nın nispeten değerli konumda bulunması da sıcak para niteliğindeki bu girişleri hızlandırdı.
Aşağıdaki tabloda, Türk Lirası’nın gerçek değerini gösteren Reel Efektif Döviz Kuru ve aylık ortalama kur gösteriliyor. Görüleceği gibi, Türk Lirası, dolar karşısında oldukça değerli hale gelmişti. Hem sıcak para girişi hem de kurlardaki aşağı yönlü hareket, buna paralel olarak gerçekleşti.
Ülkemizdeki terör olayları ve Suriye’deki savaş hali bu yılki turizm gelirlerimizi ve turizmdeki istihdamı azaltacak. Geçen yıl ülkemize 36 milyon turist gelmişti. Bu yıl Rusya’dan gelen turist sayısında %70 azalma öngörülüyor. Turist sayısında, Almanya’dan gelenlerde %20, diğer ülkelerden gelenlerde ise %30 civarında azalma öngörülüyor.
Akbank, TCMB, TÜİK, SGK kaynaklarından alınan aşağıdaki grafikte, turizm gelirlerinde ve turizmdeki istihdamda beklenen düşüş projeksiyonu yer alıyor. Buna göre turizm gelirlerinin bu yıl yaklaşık 9 milyar dolar gerilemesi, istihdamda da aylık 140 bin kişiye kadar kayıp olması bekleniyor. Gelir kaybının alınacak tedbirlerle 5 milyar dolara kadar düşebileceği, en kötü senaryoda ise 12 milyar dolara kadar çıkabileceği öngörülüyor.
Büyüme oranı %1 düşebilir
Turizm gelirlerindeki gerileme, büyüme beklentimizi %4-%4.5 bandından %3-%3.5 bandına çekebilecek. Buna bağlı olarak, cari açık/gayri safi yurtiçi hasıla oranı %5.1 seviyelerine yükselebilecek.
Turizm gelirleri, hava yolu taşımacılığı, konaklama gelirleri, yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri, seyahat acentesi-tur operatörleri-rezervasyon hizmetleri, spor-eğlence-dinlence
Şubat ortasında başlayan küresel piyasalardaki stabilizasyon, mart ayı boyunca da devam etti. Çin ekonomisindeki yüksek cari işlem fazlası ve %1 civarındaki enflasyon, yuan’da ilave bir devalüasyona gerek olmadığını gösteriyor. Petrol fiyatları bir miktar toparlandı. Petrol üretici ülkeler 17 Nisan’da biraraya gelip, üretimin sabitlenmesi konusunu konuşacaklar. Şimdilik, tek sorun İran’ın üretim artışı.
Bu gelişmeler, hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülke borsalarının yükselmesine yol açtı. Euro bölgesinde negatif, Japonya’da %0 ve ABD’de %1 civarında enflasyon bekleniyor. Bu gelişmeler, ülkemizde de enflasyonda düşme beklentisi yaratıyor.
Ancak, global imalat sanayi endeksi 2012 sonundan bu yana en düşük seviyede bulunuyor. Merkez bankaları istikrarı devam ettirme yönünde adım atsalar da, kalıcı bir destek yaratamıyorlar ve gelişmekte olan ülkeler, bölgesel veya dış kaynaklı ekonomik şoklara hazır olmak zorunda.
Faizde yavaş artış beklentisi
Amerikan Merkez Bankası (FED), gittikçe daha yavaş faiz artıracağını açıkladı. Piyasa ise, aşağıdaki şemada görüleceği üzere, daha da yavaş faiz artışı bekliyor. (Şemalar, Akbank, Fed, Avrupa Merkez Bankası ve Bloomberg
Diğer sektörler nispeten iyi büyürlerken, “tarım sektörümüz” yeterince büyüyemiyor. Oysa ülkemiz bir zamanlar tarımda %6.2’yi bulan büyümeler yakalamıştı. 2003-2014 arası tarım sektörü yılda ortalama %1.9 büyüyebildi. Bu durum GSMH büyüme oranlarımızı da aşağıya çekiyor. Bir zamanlar dünyanın kendi kendine yetebilen nadir ülkelerinden biriydik. İnşaat sektörüne verdiğimiz desteğin üçte birini tarım ve hayvancılığın geliştirilmesine versek, bu sorunumuzu çözebiliriz. Tarım ve hayvancılığa destek, şehirlere göçü de azaltır.
Ülkemizde yaklaşık 3.2 milyon işsiz olduğunu ve işsizlik oranının %12.7 civarında olduğunu biliyoruz. Ancak genç nüfusta işsizlik oranı %19.2’ye çıkıyor. Tarım dışı işsizlik oranı ise %12.9. Tarım sektörüne önem vermemiz gerektiğini bu rakamlar da gösteriyor.
Seçimlerin ardından yapılan “asgari ücret artışı” ülkemizi dünyanın en yüksek asgari ücretlerinden birinin verildiği ülke haline getirdi. Şimdiye kadarki asgari ücret artışları %12.2’yi geçmez iken, bu yılki artış %33.5 oldu. İşveren yükü de %12.2’den %33.1’e yükseldi. Kısacası, işverenin işçi çalıştırma yükü bir yılda %45 civarında artmış oldu.
Bu ani yükseliş, ticaret hayatında daralmayı, işçi
ABD’de Başkan adayları, televizyona çıkıp, medyanın sorularını cevaplarlar. Bu gelenek, bizde de vardı. Son zamanlarda yok oldu. ABD’de ilk adaylar arası münazara, Kennedy ve Nixon arasında, 1960’da yapıldı. Televizyon seyredenler, Nixon’un görünümüne göre karar verdiler ve Kennedy’yi desteklediler. Oysa, aynı münazarayı radyoda dinleyenlerin hepsi, Kennedy’yi başarısız bulmuşlardı. Seçimi, Kennedy kazandı.
Televizyonun bu başarısı, medyanın ve özellikle de televizyon kanallarının kontrol edilme gereğini ortaya çıkarttı. ABD’de medyanın yüzde 82’sini Musevi’ler kontrol ediyor. Ancak, bunların sadece yüzde 10’u siyonist, gerisi liberal sayılıyor.
Demokrasi fikri, Eski Yunan’da ortaya atılmış olsa da, “ilk halk oylaması”nın, M.Ö. 2600 yıllarında Sümerler tarafından yapıldığı, Sümer yazıtlarından anlaşılıyor. Gelişmiş ülkelerdeki politikacıların, Meclis’te konuşacakları kürsünün aynını evlerinde bulundurduğunu, biliyor muydunuz?
Seçim kampanyaları
Otoritelere göre, seçim kazanabilmek için, aşağıdaki 7 yönlendiriciye ihtiyacınız var:
1- Baş Strateji uzmanı, adayın en yakın çalışması gereken şahıstır. Uzun zamandır tanıdığınız ve güvendiğiniz kişidir; ama eşiniz değildir.
Vibeka Norgaard Martin, Hukuk Fakültesi’nde Öğrendiğim 101 Şey (101 Things I Learned in Law School) isimli kitabında, fakültede öğrendiklerini şöyle sıralıyor.
Hukuk fakültelerinde yasalar değil, bir hukukçu gibi düşünebilmek öğretilir.
Hukukçular güvenilir kişilerdir; ancak, doğruyu söylemek zorunda değillerdir.
Hukukçular her şeyi veya olayı, şey veya olayın içinde bulunduğu şartlara, çevreye ve diğer şey ve olaylara bağlı olarak değerlendirirler.
Hukuk fakültesini bitirsen de, avukatlık (baro) sınavını geçmedikçe, avukat olamazsın.
ABD ve Avrupa’daki hukuk sistemleri farklıdır. Avrupa sistemi, Roma Hukuku’ndan kaynak bulmuştur. Bizim de uyguladığımız Avrupa sisteminde yargıçlar, konusunda çok bilgilidir. ABD’de yargıçlar uzlaştırıcı ve halkın sağduyusuna göre karar verirler.
Hukukçular da ihtisaslaşmalı ve avukatlar, derin bilgi ve tecrübeleri olan konularla ilgili olan davaları almalıdır.