ABD doları, dünya ekonomisini domine etmeye devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam edeceğini açıklaması sonrası, ABD Merkez Bankası (Fed) da parasal sıkılığı azaltınca dolar, beklenenin aksine euro karşısında biraz değer kaybetti. Bu yeni durum, Fed’in yaz aylarında yapmasını beklediğimiz faiz artırımını geciktiriyor.
Gelişmekte olan ülkeler (GOÜ), euro’daki belirsizlik ve Fed’in yarattığı parasal genişleme nedeniyle, dış borçlanmalarının önemli bölümünü dolar ile yaptılar. IMF, IIF ve Akbank verilerinden alınan aşağıdaki grafik, GOÜ’lerin ABD doları cinsi borçlanmalarının, ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılası’na (GSMH) oranını gösteriyor.
ABD dolarının güçlenmesi, GOÜ’lerin risk seviyelerini artırıyor. Öte yandan, GOÜ’lerin yavaş büyümeleri, özellikle de Çin gibi para birimini dolara endekslemiş ülkelerde, deflasyonist baskı yaratıyor. GOÜ’lerin beklentilerin altında büyüyor olması, onları gelişmiş ülkeler karşısında daha da kırılgan hale getiriyor.
Finans sektörü borçlanması
GSMH’ya oran olarak, Çin, Rusya ve Türkiye’de borçlanma, gittikçe daha artan oranda, finansal sektör (çoğunlukla bankalar) aracılığı ile yapılıyor. Yukarıda belirtilen kaynaklardan
Bloomberg ve Akbank istatistikleri, petrol ve ABD Doları’ndaki değer değişimlerinin, global risk algısında belirleyici rol oynamaya devam ettiğini gösteriyor. Aşağıdaki grafikte, dolar endeksinin (DXY) ve petrol varil fiyatlarının karşılaştırmalı oynaklığını görüyoruz. Görüleceği gibi, petrol fiyatı yükseldikçe, dolar önce değer kaybedip, sonra toparlanıyor.
FED’den faiz artırım sinyali
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yaz aylarında faiz artırabileceği yönünde sinyaller var. Buna bağlı olarak, tüm paralar (GOÜ FX= Gelişmekte Olan Ülkeler Para Sepeti) değerlenme eğilimine girdi.
Ekonomik aktivite azalıyor
Akbank’ın desteğiyle Sabancı Üniversitesi’nin bünyesinde kurulan Finansal Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance-CEF), 12 veya 24 saatlik dersler sonrasında üniversite öğrencileri ve mezunlarına katıldıkları dersin sertifikasını verecek. Ayrıca, her yıl dünyadaki ünlü finans duayenlerinin katılacağı konferanslar düzenlenecek. Merkezin Danışma Kurulu, küresel ölçekte tanınırlığa sahip kişilerden oluşuyor.
Akademisyenlerden finans dünyasına, reel sektörden bireysel yatırımcıya pek çok farklı gruba yönelik sertifika programları, seminer serileri, atölyeler, kapsamlı konferanslar düzenlemek ve araştırma raporları hazırlamak üzere çalışmalarına başlayan CEF’in ilk konferansı ‘Gelişmiş ve Gelişmekte olan Ekonomiler: Finans Piyasalarının Geleceği’ adını taşıyordu.
Konferansta, Prof. Dr. Turan Bali, Dr. Josef Ackermann, Suzan Sabancı Dinçer, Lord Stephen Green, Prof. Dr. Dante Roscini, Dr. Til Schuermann, Prof. Dr. Cliff Holderness, Sir Winfried Bischoff ve Prof.Dr. Larry Summers gibi finans dünyasının önde gelen isimleri yer aldı. Türk iş dünyasından da Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, TAV Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Mustafa Sani Şener ve
Barbara Ann Kipfer’in “Phra-seology” adlı kitabı, uluslararası kabul görmüş sözcüklerin barındırdığı gerçek anlamları açıklıyor. Bunlardan bazılarını aşağıya alıyorum.
- Asit Testi: Bir şeyin gerçek değerini ortaya çıkarma. Orijinal anlamı, altın üzerine nitrik asit dökülmesiyle altının saflığının ortaya çıkarılması.
- After Party: Bir kutlamadan sonra, seçilmiş kişilerin bir araya gelmesi.
- Anglo-Saxon: Beşinci yüzyılda Danimarka ve Kuzey Almanya’daki Juteler, Saxonlar ve Angloların geliştirdiği, şimdiki İngilizce dilinin kökeni.
- Bipolar Disorder: Manik depresyon
- Bloody Mary: Protestanları kesen, kanlı İngiliz Kraliçesi Queen Mary I’in adına ithaf edilen içki.
- Kelebek Etkisi: Bir bölgedeki küçük bir değişimin, başka bir bölgede çok büyük etkisinin oluşması.
- Çin Sendromu: Bir nükleer santralın çökmesi sonucu oluşan, geniş çaplı olaylar. Çin, dünyanın öbür ucu sayıldığı için, bir nükleer sızıntının bütün dünyaya olan olumsuz etkisini anlatmaya çalışıyor.
ATV (all-terrain vehicle) ‘her araziye uygun araç’ anlamına geliyor. Ülkemizde satılan ama denetimi yapılamayan bu araç, her yıl onlarca can alıyor, ciddi yaralanmalara neden oluyor ve trafik kazalarına yol açıyor. Yaralanmaların çoğu iç kanama ve beyin hasarları biçiminde ortaya çıkıyor.
ATV yaralanmaları oransal olarak halen her ülkede diğer bütün sporlardaki yaralanmalardan daha fazla sayıda görülüyor. Halen gelişmiş ülkelerde bile, ATV kullananların ehliyet almaları gerekmiyor ancak 16 yaşın altındaki kişilerin mutlaka bir yetişkin refakatinde ATV kullanmalarına izin veriliyor. Öte yandan on altı yaşın altındaki kişilerin kendi bahçeleri dahilinde yanlarında yetişkin kişi olmadan da ATV kullanmalarına izin var.
ATV yarışları
İstanbul’da Kemer Country evleri arasında çocukların ATV yarışları yaptıklarına ve hatta ATV’lerin ön tekerlerini havaya kaldırarak, gösteri yaptıklarına şahit oldum. Bunlara nasıl izin verildiğine şaşırdım. Bunların golf kulübü yollarına girmelerine kesinlikle izin verilmemeli.
ATV, bisikletten çok daha güçlü, büyük, hızlı ve kontrolü zor bir araç. Bu nedenle ABD’de, ATV Safety Institute (ATV Güvenlik Enstitüsü-atvsafety.org) ATV konusundaki uyarıları
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) raporuna göre, 2014 yılında küresel işsiz sayısı 201 milyon kişiye ulaştı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tahminlerine göre, 2013 yılında %6 olan dünya işsizlik oranı 2014 yılında %5.9 oluyor. Avrupa Birliği ülkelerinde de işsizlik oranı düşme eğilimine geçti.
En çarpıcı sonuç ise, Türkiye’deki işsizlik oranının dünya ortalamasının üzerinde olması. Hükümetlerimizin çabaları bir türlü işsizlik oranımızın düşürülmesine yetmiyor. Çünkü, üretmek yerine, dışarıdan borç alıp, yabancıların tasarruflarını kullanmakla zamanımızı geçiriyoruz. İnşaat dışında hiçbir sanayi büyümemiz kalmadı.
Bizde işsizlik artıyor
Türkiye’de 2012 yılında, son 10 yıla göre %8.4 ile dip yapan işsizlik oranı 2014 yılında %9.9 oldu. Nüfusumuz hızla artarken ve nüfus artışı teşvik edilirken, artan nüfus için yeni iş olanakları yaratamıyoruz. 2014 yılında işgücüne katılım oranımız %2.2 artarak, % 50.5 olarak gerçekleşti. Bu oran, 2005 yılından beri karşılaştığımız en yüksek oranı temsil ediyor.
İŞKUR tahminlerine göre, işsizlik oranı 2015’te % 10.5; 2018 yılında %9.9 olacak. Bu oranlarla, 2023 hedeflerini siyasi olarak yakalasak bile, ekonomik olarak
Müşteri bilgisi, bankacı-lığın temel kazanç merkezi haline geliyor. Capital One ve Citibank’ın öncülüğünü yaptığı bu girişim, toplanan müşteri bilgilerinin analizi sonucunda, her bir müşterinin harcama eğilimlerini tespit edip, müşteriye uygun önerilerde bulunuyor. Böylece müşteri, en ucuz mal ve servis alım olanağına kavuşurken, bankalar da kendi yatırım yelpazelerini müşterilerine sunabiliyorlar. Bankalar, bu yaklaşım sayesinde müşteri için üretilmiş özel teklifleri, (gerekirse özel indirimler yaparak) gerçek zamanlı (real-time) olarak sunabiliyorlar.
TransferWise’ın uyguladığı para transfer platformu, ulusal veya uluslararası para transferlerinin şeffaf biçimde ve anında yapılmasını sağlıyor. Bu sisteme katılan bankalar müşterilerine diğer bankalarda olmayan olanaklar sunmuş oluyorlar. Bunların başında bir paradan diğerine geçişte, kurların ortalamadan (mid rate) belirleniyor olması geliyor.
Fiziksel bankacılık uygulamalarının yerini uzaktan bankacılık uygulamaları alıyor. Böylece, geleneksel şube bankacılığı giderek yok oluyor ve yerini internet bankacılığına bırakıyor. Şube bankacılığının neden olduğu bina, kira, iş gücü gibi harcamalar azalıyor. Bankaların kârlılıkları
Gelişmiş ülke, sömüren ve sömürmeyi bilen ülkedir. Yüzyıllar boyu böyle olagelmiştir. Kapitalist düzen, sömüren ve sömürmeyi bilen ülkelerin düzenidir. Gelişmekte olan ülkeler, sömürülerini azaltmak adına, kapitalist düzenin kurallarını öğrenmek, gelişmiş ülkelerle ortaklıklar kurmak ve ortak yönler yaratmak zorundadır.
Yüzyıllar boyunca sömürü, ucuz işgücü bulmak ve başkalarının üretemediği mal ve hizmetleri üreterek, fahiş fiyatlarla satmak yoluyla yapıldı. 18. ve 19. yüzyıllarda, ucuz işgücü, kölelik düzeni sayesinde sağlanabildi. Hâlâ, karın tokluğuna çalıştırılan Asya ve Afrika halkları için durum pek farklı değil.
Kölelik sayesinde kalkınma
E. Baptist, “Yarısından Hiç Bahsedilmedi” (The Half Has Never Been Told) adlı kitabında, Amerikan kapitalizminin, kölelik düzeni sayesinde nasıl zenginleştiğini anlatıyor. ABD’de köleler pamuk tarlalarında öldüresiye çalıştırılıyor, toplanan pamuklar İngiltere’ye gönderiliyor, sanayi devrimiyle geliştirilen dokuma tezgâhlarında işlenip, fahiş paralarla “gelişmekte olan fakat bir türlü gelişemeyen ülkeler”e satılıyordu.
1791-1860 yılları boyunca, ABD’de üretilen pamuk miktarı 10.000 Kg’dan 7.800 tona çıktı. 1860’da ABD, dünyada üretilen