Pazarlık biliminden bihaber CHP kurmayları, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) arazisinin geliriyle okul yapılması şartıyla TOKİ’ye bedava verilmesi konusunda AK Parti ile anlaştı. Sonuçta, Genel Bütçe’de okul yapımı için ayırılan para, TOKİ’nin bu araziden elde edeceği kâr kadar azaltılacak. Yani, ilave okul yapılmamış olacak. Dostlar, CHP’yi alışverişte görmüş olacak. Öte yandan, TOKİ bu araziyi ihaleyle satacağı için 3.2 milyar dolarlık rantın sadece yaklaşık 500 milyon dolarlık miktarı TOKİ’ye aktarılabilecek. Oysa, sadece bu arsanın geliriyle Türkiye’nin tüm okul ihtiyacı karşılanabilirdi. Zaten, CHP’nin bu garip uygulamaya neden ortak olduğu bir gün sonraki gazete haberleriyle belli oldu.
Borsa İstanbul
İMKB, kurulduğunda, “Kamu Kurumu” haklarından faydalanabilen bir “Özel Kurum” idi. Bütçesi de, personel ve üye politikaları da tamamen özeldi (özerk bile değildi). İMKB, şimdi TOKİ’ye devredilmekte olan araziyi, devletin parasıyla değil, özelleştirme yoluyla ve üyelerinin parasıyla aldı. Araziyi alabilmek için bir ticari bankaya borçlanıldı ve sonra da bu borç geri ödendi. Daha sonra, üyelerinin malı olan İMKB, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) yasalarına eklenen
Türk ekonomisi garip bir dengeye oturdu; Cari açık, ancak büyümeyi dizginlemekle veya son haftalarda olduğu gibi dışarıdan sıcak para girmesi ile düşürülebiliyor. Notumuzun artma olasılığı da olduğuna göre, ekonomi yönetimimizin kimsenin bilmediği sihirli bir formül bulmuş olduğu anlaşılıyor.
Türk milleti tasarruf edemiyor. Kadının ekonomik hayatımıza tam olarak girmemiş olması da tasarruf hacminin büyümesini engelliyor. Yüksek büyüme oranlarını, yabancıların tasarrufunu kullanarak sağlamak durumundayız.
Büyüme, sanayi ile değil inşaat sektörü ile sağlanıyor. Devlet, duble yollar yaparken; özel sektör, gökdelenler dikiyor. Ekonomi yönetimimiz, yeni bir büyüme modeli keşfetti.
Şimdilerde, tüm sanayiciler müteahhit oldu; herkes kolay rant peşinde.
TOKİ icat oldu mertlik bozuldu;
Bir araziye inşaat yapmak istediğinizde, belediyelerle anlaşamazsanız hemen TOKİ’ye başvuruyorsunuz.
TOKİ’ye belli bir pay verip, yasalara uygun biçimde istediğiniz gibi belediye nizamının dışına çıkabiliyorsunuz.
Paul A.C. Koistinen’in “ABD Savaş Ekonomisi(State of War-The Political Economy of American Warfare/1945-2011) isimli kitabı, henüz piyasaya çıktı. Kitap, ABD’de askerlerin ve savunma sektörünün giderek ne kadar güçlendiğini ve uluslararası politika kararlarının alınmasındaki itici gücünü gözler önüne seriyor. Kitap sayesinde, son yıllardaki ekonomik başarımızla güçlü bir dünya devleti olmaya soyunan Türkiye’nin askeri gücünü azaltması ve askerlerin güvenirliğinin sorgulanması süreci sonunda neler kaybedebileceğini/kazanabileceğini de görebiliyoruz.
Bütçenin % 70’i savunmaya
İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan ve bugüne kadar devam eden zaman süreci içinde, ABD Federal Bütçesi'nin sürekli biçimde % 70’i savunma harcamalarına ayrıldı (sadece birkaç yıl için % 20’nin altında oldu). Bu inanılmaz savunma harcamaları, ABD Gayri Safi Milli Hasıla’sının % 14’üne denk geliyor. ABD, tarih boyunca barış zamanlarında bile en büyük askeri harcamayı yapan devlet durumuna gelmiş bulunuyor. Böylece;
* Dünyada hiç kimsenin karşısında duramayacağı bir askeri güç yaratıldı.
* ABD Başkanı ve üst düzey yöneticileri, inanılmaz bir güç sahibi oldu.
* Askerler, ülkenin savunması
ABD Başkan adayları Obama ve Romney’in CNN televizyonundaki münazaraları (debate), bundan sonra yalnız ABD’yi değil tüm dünyayı nasıl şekillendirmek istedikleri konusunda ipuçları verdi. Kasım ayında gerçekleşecek olan ABD seçimleri için, bu kez yalnız başkan adayları değil, Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin başkan yardımcıları da, yine CNN’deki bir münazaraya katıldılar. Beklendiği gibi, başkan yardımcıları sorunlara daha açık cevaplar verdiler. Obama’nın başkan yardımcısı adayı Biden, ayakları yere basan açıklamalarıyla göz doldurdu ve bende gerçek bir “devlet adamı” olduğu kanısı uyandırdı. Doğal olarak, herkes kendisini ilgilendiren konulara daha çok ilgi gösterdi. Anlaşıldı ki:
Obama kazanırsa, Suriye ve İran ile savaş olmayacak. Ama, İran’ın nükleer silaha sahip olması, bir biçimde mutlaka engellenecek (halen, İran nükleer silah yapabilmiş değil). 2014 yılı sonunda, ABD askerleri Afganistan’dan tamamen çıkmış olacak. Suriye’de halkın kendi rejimini kurmasına izin verilecek ama şii-sünni çatışması yaşanmasının önüne geçilecek. Bu konularda, Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan ile tam bir mutabakat sağlandı.
Romney kazanırsa, gerekirse Suriye ve İran’la savaşılacak.
2013 yılının en önemli teknolojik gelişmesi, robotların günlük hayatımızda yerini almaya başlaması olacak. Halen, birçok sanayi kolunda kullanılmaya başlanmış olan çeşitli robotlar var; ama bunların hiçbiri küçük işyerlerimizin, bürolarımızın ve evlerimizin birer elemanı olamadı. Şimdilik, sadece robot elektrik süpürgeleri evimizde kullanılabiliyor. Bunların kullanımı da, daha çok gelişmiş ülkelerde yaygın. Bizde, yeni yeni piyasaya çıkabildi ve yerli üretimi yok.
Geçen yüzyılın en önemli icatları arasında, otomobil, telefon, televizyon, bilgisayar, uçak, uzay araçları vardı. Bunlarda kullanım kolaylığı sağlanması ve araçların evlerimize girmesi zaman aldı; ama yenilikleri yapabilen kuruluşlar, büyük kârlar elde ettiler.
Bu yüzyılın tarihe damgasını vuracak ilk uygulaması, robotların evlerimize ve iş yerlerimize girmesi olacak. Gelecek yıl piyasada kendini gösterecek olan “programlanabilir robotlar”ın üretiminin Apple’ın, Microsoft’un kârlılık durumlarını katlayacağı anlaşılıyor.
İlk üretim 800.000 adet
“Programlanabilir robotlar”dan ilk yıl 800.000 adet üretilmesi planlanıyor. 2018’e kadar, 11 milyon ve 2023’e kadar da 30 milyon robot hizmetimizde olacak. Sanayide
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası(İMKB)’nin sayısı 6’yı bulan “arama toplantıları”nın birisi daha yapıldı. Bildiğiniz gibi, “arama toplantıları”nın asıl amacı genellikle, kararı zaten verilmiş konularda kamuoyu desteği sağlamak veya yukarıdan emir gelmiş ama yapılması istenilmeyen konularda direniş göstermek için, zaten belli olan kendi görüşünüze konuyu paylaşanların katılımını sağlamaktır. İMKB’de de aynı uygulama yapılıyor; Borsa’nın Anadolu tarafına taşınmaması ve mevcut arsanın kaybedilmemesi için kılıf hazırlanıyordu. Ben de, İMKB’nin “Finans Merkezi” denilen ama hiç bir zaman “Finans Merkezi” olmayacak olan İstanbul’un Anadolu tarafına taşınmasına karşı olduğum için, “arama toplantısı”na severek katıldım. Toplantıyı yönetenler, zaten böyle bir karar çıkması için hazırlıklarını yapmışlardı. İyi bir uygulama oldu. “Arama” yapıldı ve İMKB’nin Avrupa yakasında kalması konusunda görüş birliğine varıldı.
Güzel görüşler var
İMKB’nin değer ve hedeflerinin başında, ülkede piyasalaşmayı genişletmek, bu konudaki yeniliklere öncülük etmek, piyasalarda tam şeffaflık sağlamak, işlem çeşitliliği ve derinliği sağlamak, diğer borsalarla rekabet edebilecek ortamları yaratmak gibi
Merkez bankalarının çabalarına rağmen global ekonomik risk büyüyor. Gelişmiş ülke ve ekonomik bölgelerde faizler en düşük seviyelerine çekilmesine rağmen, ne yeterli büyüme ne de diğer ekonomik sorunların çözümü sağlanabiliyor. Finans piyasalarındaki dalgalanma ve ekonomik belirsizlikler, reel ekonomiyi etkilemekle kalmayıp, tüketici ve yatırımcıları harcama yapmaktan alıkoyuyor. Yani, merkez bankalarının karşılıksız bastıkları para bile, yeterince tüketimi ve yatırımı arttırıcı etki yapmıyor. Amerikan Merkez Bankası (FED)’nın tahvil alım programını genişletme planı dahi ülkedeki büyüme ve işsizlikle mücadele beklentisini karşılayamadı. Ödenemeyen gayrimenkul (mortgage) kredilerinin yeniden yapılandırılması ve finanse edilmesi süreci istenilen sonuçları vermiyor. Uzmanlar ne Obama’nın ne de Romney’in çözüm önerilerinin büyümeyi arttırıcı ve işsizliği düşürücü etkisi olacağını düşünüyorlar. ABD de kredi piyasasının derinliği çok azaldığı için, kredilerin banka veya finans kuruluşlarınca elden çıkarılması da mümkün görünmüyor.
Bizi de etkiliyor
Global ekonomik beklentilerin yeterince iyi olmaması bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri de etkiliyor ve iç talepleri
Bir bankanın veya tüm bankacılık sektörünün ne derece güçlü olduğunu belirlemede genellikle aşağıdaki oranlamalar (rasyolar) veya büyüklükler kullanılıyor:
* Net Kâr / Toplam Aktifler (ROA-Return on Assets)
* Net Kâr / Özsermaye (ROE-Return on Equity)
* Net Faiz Gelirleri / Faiz Getirili Aktifler (NIM-Net Interest Margin)
* Toplam Mevduat / Toplam Aktifler
* Toplam Krediler / Toplam Aktifler