Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD Başkan adayları Obama ve Romney’in CNN televizyonundaki münazaraları (debate), bundan sonra yalnız ABD’yi değil tüm dünyayı nasıl şekillendirmek istedikleri konusunda ipuçları verdi. Kasım ayında gerçekleşecek olan ABD seçimleri için, bu kez yalnız başkan adayları değil, Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin başkan yardımcıları da, yine CNN’deki bir münazaraya katıldılar. Beklendiği gibi, başkan yardımcıları sorunlara daha açık cevaplar verdiler. Obama’nın başkan yardımcısı adayı Biden, ayakları yere basan açıklamalarıyla göz doldurdu ve bende gerçek bir “devlet adamı” olduğu kanısı uyandırdı. Doğal olarak, herkes kendisini ilgilendiren konulara daha çok ilgi gösterdi. Anlaşıldı ki:
Obama kazanırsa, Suriye ve İran ile savaş olmayacak. Ama, İran’ın nükleer silaha sahip olması, bir biçimde mutlaka engellenecek (halen, İran nükleer silah yapabilmiş değil). 2014 yılı sonunda, ABD askerleri Afganistan’dan tamamen çıkmış olacak. Suriye’de halkın kendi rejimini kurmasına izin verilecek ama şii-sünni çatışması yaşanmasının önüne geçilecek. Bu konularda, Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan ile tam bir mutabakat sağlandı.
Romney kazanırsa, gerekirse Suriye ve İran’la savaşılacak. Kesin kazanım belirlenmedikçe, Afganistan’dan asker çekilmeyecek ve çekilmeye karar verildiğinde yavaş yavaş değil, çok kısa bir sürede çekilme tamamlanacak. Bölgede İsrail’e tam destek verilecek.

Dünya nereye gidiyor?
5 Mayıs 2009’da New York’ta, gazetecilerin “İyilik Kulübü” (Good Club) dedikleri dolar milyarderlerinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Bill Gates, Warren Buffett, David Rockfeller, George Soros, Oprah Winfrey, Ted Turner gibi dolar milyarderi kişiler katıldı ve küresel finans krizinin gelecekteki etkilerini tartıştılar. “E-bay”in sahibi Jeff Skoll’a göre, toplantının ana teması “şirketlerin kurumsallaşmadan kurtulup, kişilerin hakimiyetine geçmesi hareketi”nin mümkün olduğunca hızlandırılması idi (bizimkiler hala, kurumsallaşmanın nimetlerini tartışırken).
IMF ve Dünya Bankası, kriz sonrasındaki yeni dünya ekonomik düzenini şöyle tanımlıyorlar:
Borç içinde yüzen ülkelerde “özel ve devlet sektörü arasındaki sınır” önem kazanacak. Krizden güçlü çıkabilen ülkeler için en önemli faktör, “şirketlerin kurumsallaşması ile sahiplerin hakimiyeti arasındaki sınır” olacak.
Zor durumdaki banka ve şirketlere yapılan devlet yardımı sonucu, krizdeki ülkelerdeki yönetimler parasal olarak zayıfladı. Çünkü, ellerindeki paraları üretemeyen ve vergiye dönüşemeyen sektörlere kaptırdılar. Bu durumda, ya enflasyon yükselecek ya da devletler harcama yapamaz hale geleceklerdir. Sonuç olarak, sıkıntıya düşen yönetimler savaş kararı bile alabileceklerdir.
Krizdeki ülkelerde, “hedge fonlar” gibi karşılığında gerekli teminat olmadan yaratılan kredilerin mali kuruluşlarda yarattığı iflas baskısı, piyasa düzenleyici (BBDK, SPK gibi) kurumların gerekli tedbirleri almalarını da zorlaştıracak.
Sonuçta, “yeni dünya ekonomik düzeni politikaları” bir süre daha askıya alınmış görünüyor.