Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Merkez bankalarının çabalarına rağmen global ekonomik risk büyüyor. Gelişmiş ülke ve ekonomik bölgelerde faizler en düşük seviyelerine çekilmesine rağmen, ne yeterli büyüme ne de diğer ekonomik sorunların çözümü sağlanabiliyor. Finans piyasalarındaki dalgalanma ve ekonomik belirsizlikler, reel ekonomiyi etkilemekle kalmayıp, tüketici ve yatırımcıları harcama yapmaktan alıkoyuyor. Yani, merkez bankalarının karşılıksız bastıkları para bile, yeterince tüketimi ve yatırımı arttırıcı etki yapmıyor. Amerikan Merkez Bankası (FED)’nın tahvil alım programını genişletme planı dahi ülkedeki büyüme ve işsizlikle mücadele beklentisini karşılayamadı. Ödenemeyen gayrimenkul (mortgage) kredilerinin yeniden yapılandırılması ve finanse edilmesi süreci istenilen sonuçları vermiyor. Uzmanlar ne Obama’nın ne de Romney’in çözüm önerilerinin büyümeyi arttırıcı ve işsizliği düşürücü etkisi olacağını düşünüyorlar. ABD de kredi piyasasının derinliği çok azaldığı için, kredilerin banka veya finans kuruluşlarınca elden çıkarılması da mümkün görünmüyor.

Bizi de etkiliyor
Global ekonomik beklentilerin yeterince iyi olmaması bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri de etkiliyor ve iç talepleri daraltıyor. Bütün bu belirsizlikler, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke borsalarında düşüşlere ya da dalgalanmalara neden oluyor. Bütün ülkeler ticaret hacimlerinin düşmesi ve sermaye hareketlerindeki dalgalanma riski ile karşı karşıyalar.
Bölgesel sorunlar da ülke ekonomilerini etkiliyor. Ülkemizin içinde bulunduğu bölge ele alınırsa, Suriye, Irak ve İran’daki sıkıntıların ülkemiz ekonomisini kötü etkilediğini görüyoruz. Bu ülkelerle sınır güvenliğimizin sağlanması, sığınmacılar için yapılan harcamalar ve bazı radikal grupların sığınmacılar içinde yer almalarının getirdiği riskler harcama kalemlerini arttırıyor. Öte yandan, ülkemizdeki terör grubunun neden olduğu büyük bir harcama kalemi de var. Üstelik bütün bu riskler için net çözümler ortaya konulamıyor. Aşırı harcamalar, bütçe açığının tırmanmasına ve bu açığın kapatılabilmesi için aşırı zam ve vergi artışlarına neden oluyor. Geçen hafta içinde alınan vergi ve enerji zamlarının, bu yılki enflasyon oranını %0.8 civarında yükselteceği anlaşılıyor.
Bütün bu olumsuz gelişmelere ilaveten, sanki gerekli imiş gibi, bir de ekonomi yönetiminin durgunluğun artması ve büyümenin düşürülmesi yönünde aldığı tedbirler var. Alınan kemer sıkma tedbirleri ve faizlerin bir türlü düşürülmesindeki isteksizlik ülkemizi de kriz içinde ekonomilerin durumuna düşürebilecek boyutta. Öte yandan, Başbakan’ın ekonomi yönetimi ile aynı görüşte olmadığı anlaşılıyor. Bu sevindirici.

Haberler moralleri bozuyor
Ekonomik, sosyal ve siyasi dalgalanmalarla belirsizlikler milletimizin moralini bozdu. Askeri mühimmat harcamalarının artmasının yanında, her gün gelen şehit haberleri bizi üzüyor; yüreğimizi dağlıyor. AK Parti ve MHP’nin mahalli seçimleri 1 yıl sonraki bir tarihe çekme isteği bu açıdan bakıldığında çok yerinde oldu. Zaten, MHP’ye “seçim” de, üstüne atlasın. Bu durumda, genel seçimlerin de öne alınacağı anlaşılıyor.