Fenerbahçe çok daha hazır.

26 Ağustos 2014

Maçın adamının bir kaleci olduğu Süper Kupa finali bir kaç oyuncuyu dışında tutarsak en azından fair play anlayışına yakışan bir görüntüde geçti ve tamamlandı. Özellikle Kupe töreninde Fenerbahçe taraftarının Muslera'yı alkışlaması, kalecinin onlara aldığı ödülü göstererek cevap vermesi, Galatasaray takımının törene katılması, rakip futbolcuların birbirlerini kutlamaları, Prandelli'nin teker teker Fenerbahçeli futbolcularla buluşması gibi görüntüler umut vericiydi.

Ancak özellikle Volkan ve Melo arasında penaltı atışları sırsında olup bitenler artık görmek istemediğimiz, içimizi kaldıran hareketlerdi. Volkan'ın alternatifinin olmadığı bir süreçte yaptığı hareketi anlamak çok kolay olmasa gerekir. Maç sonundaki açıklamalarıysa çok daha düşündürücüydü; hiç yakışmadı.

Sezon öncesindeki ve başındaki ilk dört maçın takımlar için ölçü olmadığını biliyoruz. Bu nedenle futbol adına konuşmak için çok erken.

Ancak şu bir gerçek Fenerbahçe son yıllardaki devamlılığını sürdürüyor. Buradaki temelin kadro istikrarına dayandığı da bir gerçektir. Bu anlayışla oyunun tamamına yakın bölümde Fenerbahçe çok daha üstün oynadı ve hatta pozisyon bulup Kupa'yı almaya hak kazandı diyebiliriz.

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin de %10'luk bir hain potansiyeli vardır!

12 Ağustos 2014

Ersun Yanal'ın istifasından sonra sıcağı sıcağına twittera şunu yazdım.

"Fenerbahçe bir dejavu dünyasıdır. O dünyanın içinde bütün duygular bir arada ve aynı anda yaşanır. Fenerbahçeli bunu bilir, hazırlıklıdır."

Aslında Fenerbahçe Türkiye'nin tam kendisidir. Bu nedenle karışıktır, düzen yoktur, beklenmedik gündemler olur.

Tam her şey bitti denilen anda bir bakmışsın ayağa kalkmış, küllerinden doğmuş; bundan sonra Fenerbahçe'nin önü açık, kimse tutamaz diye düşülürken tepe taklak oluvermiş.

3 Temmuz tam da böyle bir ortamda gelip vurmadı mı?

Geçen sene Aykut Kocaman'ın takımın başından ayrılması daha az sarsıcı mıydı?

1996'daki şampiyonluğun ilanından bir gün sonra Ali Şen'in Aykut Kocaman ve Oğuz Çetin'i takımdan göndermesi?

Yıllarca süren yönetimsel kaos ortamı?

Yazının Devamı

Bu maç mutlaka oynanmalıdır!

18 Haziran 2014

Galatasaray Spor Kulübü Perşembe gününe kadar aldığı karardan vazgeçmediği taktirde bu durum spor tarihimize kara bir sayfa olarak yazılacaktır.

Kararın metnini okuduğumuzda içeriğinde birçok sorunlu detay olduğunu görüyoruz.

İlki Galatasaray’ın nedense aklından bir türlü çıkaramadığı 3 Temmuz süreciyle ilgilidir.

Okuyalım mı?

“Hukukun hâkim olduğu ülkelerde, spor dünyasının içinde olmaması gereken “şike hükümlüsü” bir şahsın, kurulları ve hakemleri baskı altına alabildiği bir düzende, sporda adaletten ve ahlaktan söz edilemez.”

Galatasaray Spor Kulübü’nün 3 Temmuz’a karşı duruşu kelimenin tam anlamıyla bir taraf oluştur. Bir kere daha bu yolla kendisini ortaya koymuştur.

3 Temmuz adaletinin ne olduğu ortadadır. Türkiye’de ÖYM’lerin gördüğü bütün davalar bugün tartışma konusuyken, devletin tepesinde en üst oktavdan konuşan kişi için bile bu bir paralel yapı uzantısıyken, hatta yeniden yargılamayla ilgili süreç ortadayken Galatasaray yönetiminin bu kararı coşkuyla karşılayıp bu kadar peşinden ısrarla koşmasını anlamak mümkün değildir.

Nereye yorulacağını da iyi düşünmek gerekir.

Yazının Devamı

Yeniden yargılama için daha kaç mağduriyet bekleniyor?

7 Haziran 2014

3 Temmuz 2011 tarihinin üzerinden tam üç sene geçti.

O gün her kim neye inanmış, bilmiş ve ne olmuşsa bugün gerçekler ortaya çıkmış, sürecin artık başka bir şey olduğu anlaşılmıştır.

Ya da anlaşılamamıştır, fark etmez her ikisi de aynı kapıya çıkmaktadır.

"3 Temmuz adaletini kurgulayanlar, yargılama yapanlar bugün nerededir?"

Bu sorunun cevabını bekliyor olmak bile başlı başına Türkiye'de bir hukuk sorunu olduğunun kanıtıdır.

Mart ayında başlatılan "Adalete Fener Yak" kapmanyası çerçevesinde güncel sayısal verilere göre 606.000 kişi imza atmıştır.

3 Temmuz hukukunu kurgulayanlar aynı zamanda Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv gibi çok önemli operasyon ve davaları görenlerdir.

Bu davalara toplumun nasıl yaklaşım gösterdiği ortadadır.

Yazının Devamı

Ersun Yanal'ın yaratacağı avantaj

23 Mayıs 2014

Geçen sene tam da bu zamanlarda yeni çıkmış “3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” kitabımı kendisine vermek hem de tanışıp sohbet etmek bahanesiyle Aykut Kocaman’ı ziyarete Samandıra’ya gitmiştim.

Üzerinde 3 senenin yorgunluğunu görmekle birlikte takım üzerindeki tam hakimiyetini, sportif anlamdaki kontrolünü ve neyi nasıl yapacağına dair özgüvene sahip olduğunu fark etmiştim. Bu zaten Kupa finalinde kendisini göstermiş, net, üstün bir oyunla Trabzonspor’u yenerek sonuca ulaşılmıştı.

Özetlemek gerekirse; geçen sezon toplamda 64 maç yapmış, taktiksel sistemi oturmuş, kadroda belli bir istikrar yakalamış, ne yapacağını bilen ve 90 dakika boyunca oyunu istediği gibi oynamasını becerebilen bir takım vardı ortada.

Kuşkusuz yeni sezonda yapılacak yeni transferlerle Aykut Kocaman dördüncü sezonununda çok daha kalıcı işler yapacak bir potansiyeli içinde barındırıyordu.

Ancak olmadı. Ani bir kararla, ki yaptığımız görüşmede sanki bırakabileceğinin sinyallerini de vermişti, Aykut Hoca görevi bıraktı.

Yönetimin elinde farklı alternatifler vardı.

Diğer tarafta da yaşanmış tecrübeler de bulunuyordu.

Örneğin Aragones gibi bir teknik direktör bulup, takımın bütün havasını, oyun düz

Yazının Devamı

Güle güle Hale Abla...

19 Mayıs 2014

Dün akşam üzeri aldığım bir haberle çok sarsıldım... Bu nedenle bugün çok farklı bir konuyla ilgili yazacakken elim gitmedi.

Telefonuma bir Twitter paylaşımı gelmişti.

Katre Kocabaş (@KHKatre) yazmıştı.

“En sevdiğin Fenerbahçe’nin kongresinde mutlu ve neşeli olarak ayrıldın bu dünyadan anneciğim. Ama ben doyamadım. Mekanın cennet olsun.”

Katre’nin annesinin kim olduğunu çok iyi biliyordum ancak onun verdiği bilgiyi annesiyle birleştirmeye gönlüm razı olmuyordu.

Sonra twitin altındaki yorumları okumaya başladım.

Maalesef gerçekti...

Hale Ablamızı kaybetmiştik...

Yazının Devamı

"Adalete Fener Yakmak" bir zorunluluk; sorumluluktur!

9 Mayıs 2014

3 Temmuz Türkiye’nin adalet mekanizmasında bir dönem yaşanan tek tip ve özel yargılamanın son davasıydı.

Genel çerçevesini ve niteliğini 3 Temmuz’u izleyen ilk on gün içinde görmüş, buna göre tavır almış, süreci izlemiş, sorular sormuştuk.

Sürecin hiçbir seviyesinde aşamasında normal bir hukuk yoktu.

Çok “taraflı” ağır bir suçlama vardı.

Adalete güven onun tarafsızlığına dair genel kabulle sağlanır.

Adalet sağlayıcıları sürecin en başından beri suç ve suçlu üretmek üzere çalışırlarsa, yargılamayı da gerçeği bulmak değil de suçu sabit kılmak için formalite gereği yaparsa orada güven kalmaz.

3 Temmuz hukukunun özeti budur.

Bir oldubitti süreci vardır ortada.

Yazının Devamı

Teşekkürler Akhisar; sporun ruhunu gösterdiğin için.

5 Mayıs 2014

En zoru böyle maçlara ait yazı yazmak olmalı; lig bitmiş, takım şampiyon olmuş, neresine eleştirecek bir şey bulacaksın?

Eleştirmek de şart değil kuşkusuz.

Söylesen bir türlü, söylemesen…

Sow, Webo, Emenike niye doğru pozisyon alamadı, yardımlaşmadı, birbirlerinden kopuk oynadılar? Kuyt'sız olmuyor mu?

Caner neden etkili ortalar yapamadı?

Orta sahada istenen yaratıcılığa Alper katkı sağlayamadı, şeklindeki yorumların bugün anlamı yok.

Ancak bazı şeyleri konuşabiliriz.

Öncelikle; hiçbir önemi olmadığı sonuçla tescillenmiş bu maçta neden Selçuk Şahin forma giyer? Gerçekten çok merak ediyorum.

Yazının Devamı