Değişik Fenerbahçe'den farklı oyun...

25 Ocak 2016

Mevsimin yarattığı hava koşulları nedeniyle ligin zirvesinde üç farklı görüntü ortaya çıkıtı. Galatasaray kendi dertleriyle kabuğuna çekilme eğilimi gösterirken, Beşiktaş iki haftadır kar engeline takılıyor, Fenerbahçe’yse ezeli rakiplerinin bıraktığı bu aralıkta yolunu açmaya çalışıyor.

Tüm zamanlarda ligin devre arasından dönüş bütün takımlar için her zaman sancılı olmuştur. Mevsimsel etkiler bir yana kısa süreli bile olsa fasılalar takımların ve futbolcuların ritminin bozulmasına neden olabiliyor.

Fenerbahçe’nin geçtiğimiz ve bu hafta oynadığı futbol asla lige ara verildiği bölümdeki gibi değil; olamaz da.

Ancak Fenerbahçe bize ilk yarı çok daha donanımlı bir futbol oynayabileceğini göstermişti, tekrar etmemesi için hiçbir neden yok, sadece o bozulan uyumun ve ritmin oturtulması, yani zaman gerekiyor.

Araya Beşiktaş için bir şey yazalım, sonra Fenerbahçe’ye devam edelim.

Beşiktaş lige henüz başlayamadı, aynı uyum ve ritim sorunu eğer siyah beyazlılar için de geçerli olursa hava şartları yüzünden boş geçtiği bu haftaları çok arayabilir. Göreceğiz.

Fenerbahçe dün bambaşka bir kadro ile sahaya çıktı.

Nani, Gökhan Gönül, Caner (ve Diego) gibi bu takımın ana omurgası

Yazının Devamı

Galatasaray'da sona doğru...

24 Ocak 2016

Mustafa Denizli, devre arasında yaptığı bir basın toplantısında şu mealde bir cümle kurdu.

“Teknik direktörlük kariyerim boyunca hep bir senelik sözleşmeler yaptım, Galatasaray’la bir buçuk senelik bir anlaşma yaptım.”

Yani?

Futbol bir takım oyunudur ve istikrarlı bir beraberlik, süreklilik, devamlılık sonucunda başarı kazanılır.

Dünyada Mustafa Denizli’nin benzeri teknik adamlar yok mu?

Var, mesela Hiddink, nerede yarım kalmış bir takım var, alıyor, sezon sonuna kadar götürüyor, sonra sahibine teslim ediyor.

Galatasaray, profesyonellik anlayışını bu kadar net ifade eden Mustafa Denizli tercihini kullanırken ya da Hamza Hamzaoğlu’nun uzaklaştırırken nasıl bir gelecek planlaması içindeydi, en fazla merak ettiğim detaydır.

Son Beşiktaş tecrübesinde sıklıkla eleştirdiğim konuların başında Denizli’nin sürekli takımla oynaması gelirdi.

Yazının Devamı

Penaltı bahane, sistemi devam ettirmek şahane!

20 Ocak 2016

Pozisyon şu:

Nani topla kale çizgisine çok yakın bir bölgeden ceza sahasının içine girip gol atma amacı gereği kaleye yaklaşmak için hamle yapıyor ancak top Emre Güngör’ün müdahalesiyle ters tarafa gidiyor ve Portekizli oyuncu topun yeni yönüne doğru hareketleniyor. O sırada Emre Güngör sağ ayağı sabit ve yeri değişmeksizin sol ayağını, Nani’nin iki ayağının arasına sokup, topa hareketlenen oyuncunun koşu için havaya kalkmış sağ ayağına çelmeyi takarak düşmesini sağlıyor.

Bu hareket ceza sahasının dışında, örneğin Fenerbahçe yarı alanında olsa ve hakem buna serbest vuruş verse kim bu pozisyonda faul yoktu diye yorum yapardı?

Etrafınıza değil, kendinize dürüst olun ve iç sesinizi dinleyin; nefretinizi ve kıskançlığınızı değil!

Buradaki genel kanı şu:

Nani topa doğru hareketlenirken, Emre Güngör’ün ayaklarına takılıp düşüyor.

Yani?

Emre Güngör’ün pozisyonda rakibe faul yapmak hiçbir kastı yok!

Yazının Devamı

Maçı penaltı üzerinden okumak; "el’lere var da bize yok mu?”

19 Ocak 2016

Öyle bir hafta ki üç büyüklerin oynadığı takımlar sırasıyla ligin 16. 17. ve 18. Sırasında kendilerine yer bulmuş Sivasspor, Mersin İY ve Eskişehirspor’du. Uzun yıllardır zirve ile dip arasında hiç bu kadar net kalite ve güç farkı oluşmamıştı.

Pazar günü ertelendiği için Mersin İY’un durumunu görememiş olsak da en az Gençlerbirliği kadar içine düştüğü teknik adam krizi ve ekonomik sorunlarla birlikte, Sivasspor ve Eskişehirspor’un oynadığı futbola baktığımızda neye benzeyeceğini tahmin etmek çok da zor olmuyor.

Fenerbahçe kendisine asla rakip olamayacak bir Eskişehirspor karşısına çıktı.

Maç bittiğinde ev sahibi takımla ilgili sahada ne yaptığına yönelik düşündüğümüzde en çok hakeme her pozisyonda itiraz ettiklerini hatırlıyorsunuz. Demek Samet Aybaba tüm haftayı oyuncularını itiraz etmeye çalıştırmış olmalı ki hepsi de hakkını çok iyi verdiğine göre maç öncesinde planladıkları gibi işlerini yapmış oldular.

Asıl konuşulması ve dikkat edilmesi gereken şey de bu iki takım arasındaki bu uçurum.

Ortada böylesine güç ve kalite farkı olunca geriye defansif anlamda sert oynayıp, oluşan her pozisyonda da hakeme itiraz etmekten başka bir şey kalmıyor.

Rakip oynamak için

Yazının Devamı

Van Persie pas atıldığında neyi değiştirebileceğini gösterdi.

14 Ocak 2016

Şöyle bir soruyla düşünme şeklimizi zorlayalım.

“Fenerbahçe sezonun ilk maçına çıkmış olsaydı, bu Giresunspor’u 6-1 yenebilir miydi?”

Neden böyle bir soru sorma ihtiyacı duyuyoruz?

İki takım arasında öncelikle kategori farkı var. Biri Süper Lig’de oynuyor, diğeri 1. Lig klasmanında mücadele ediyor.

Aynı ligde oynasalar bile kadro kalitesi bakımından Fenerbahçe açık ara önde olduğunu gerçeği de önümüzde duruyor.

Zaten sorun da bu ve biz bugün bunu konuşacağız.

Fenerbahçe sezona en dikkat çekici transferler yaparak girmesine, Avrupa’nın en önemli iki oyuncusu arasında yer alan Van Persie ve Nani gibi oyuncular almasına karşın kendisine rakip bile olamayacak takımlara karşı bile oyun kurmada, gol atmada çok zorlanıyordu.

Girişte sorduğumuz soruya benim cevabım ‘hayır’ olur. Çünkü biliyoruz ki Fenerbahçe altı aydır oyununu ve futbolunu oturtmaya, takım olmaya çalışıyor.

Yazının Devamı

Yılmaz Vural olayı: "merdi kipti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş!"

5 Ocak 2016

Yılmaz Vural’ın Gençlerbirliği macerasının beklendiği şekilde sonuçlanmasından sonra tecrübeli teknik adam gazetecilerin karşısına geçip, uzun uzun dert yandı durdu.

Söylediklerinde gerçek payı yok mu?

Katılmadığım çok az şey söyledi; ancak onu dinlerken kendisini buraya getiren sürecin taşlarını nasıl elleriyle taşımış olduğunu da hatırlamadım değil.

Yılmaz Vural o kadar çok takım çalıştırdı ve değiştirdi ki üç büyükleri bir kenara koyarsak içinde bulunmadığı kulüp kaldı mı diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Bu ülkede teknik adamların saygınlığının maalesef yine onlar tarafından yerle bir edilmiş olduğunu unutmamak gerekiyor.

Yılmaz Vural, Bosman Kuralını hatırlatarak yaşadığı şeyin de bir “Yılmaz Vural Kuralına” dönüşmesinin gerekliliğinin altını çiziyor.

Ne büyük bir ego!

Gençlerbirliği bu sezon kaç teknik adam değiştirdi?

Yazının Devamı

Pereira'nın çözmesi gereken zor denklemleri

29 Aralık 2015

Fenerbahçe Ekim ayının ortasında oynadığı Kayserispor maçından beri ilk defa bu kadar dağınık, savruk, uyumsuz bir takım görüntüsüyle sahadaydı.

Bunun en önemli sebebi kuşkusuz takımın bilindik kadrosunun kısmen de olsa bozulmuş olmasından kaynaklanıyordu; Nani’nin olmayışı Fenerbahçe’nin tüm hücum organizasyonlarını eksiltmişti.

Hep Diego ile Nani’nin aynı anda ve beraber oynamasının lüzumsuzluğundan söz ediyoruz ya buradan şu yanılgı çıkıyor olabilir; bu iki oyuncu birbirinin muadili veya alternatifidir.

Hayır!

Diego ile Nani aynı futbolu oynamıyorlar.

Nani kendiyle barışık bir oyuncu olduğundan sahada sadece sonuca gidecek bir anlayışla hareket ediyor.

Oysa Diego öyle değil; iki sezondur futbolculuğunu kanıtlayamamış olmanın verdiği büyük bir psikolojik baskısıyla sahada hem kendisiyle, hem taraftarla mücadele ediyor, bütün bunlar olup biterken sıra zaten rakip takıma gelemiyor bile.

Aynı şey Van Persie için geçerli mi?

Yazının Devamı

Şenol Güneş çok şanslı bir teknik direktör...

28 Aralık 2015

Galatasaray’ın puan bıraktığı bir hafta, Beşiktaş aldığı bu galibiyetle ezeli rakibini yarışın dışına doğru şöyle bir kalça hareketle itivermiş oldu.

Buradaki temel ayrıntı aradaki 11 puanın kapanmayacak olması değil; Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki futbol anlayışı ve yapısında kendisini ortaya koyuyor.

Beşiktaş futboluyla ligde giderek rakipleriyle arasındaki farkı açıyor ve şu an Fenerbahçe’den başka onu zorlayacak bir takım olmayacakmış gücünü sergiliyor.

Konyaspor, özellikle ilk golü yedikten sonra çok yanlış bir taktik düzenle oynamaya başladı. Beşiktaş’ın üzerine açılarak gittiğinizde savunmanızı da çaresiz bırakacak bir ekibe teslim etmiş oluyorsunuz.

Oğuzhan’ın giderek büyüyen futbolculuğu Beşiktaş’a eksik başladığı bu sezonda gelen yeni transfer gibi bir şeye dönüşüyor. Maçı bitiren golünde futbolculuğunun yanı sıra takipçiliğinin etkisi vardı ve neredeyse topla birlikte kalenin içine girecekti.

Bu sezon ligimizde gerçekten çok kaliteli ayaklar var. Onların başında da Gomez geliyor. Alman futbolcunun Beşiktaş’a çok önemli katkıları oldu; önceleri takım iyi değilken attığı kritik gollerle zaman kazandırdı, bu süreçte Beşiktaş’ın diğer unsurları teker teker

Yazının Devamı