Galatasaray’ın puan bıraktığı bir hafta, Beşiktaş aldığı bu galibiyetle ezeli rakibini yarışın dışına doğru şöyle bir kalça hareketle itivermiş oldu.
Buradaki temel ayrıntı aradaki 11 puanın kapanmayacak olması değil; Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki futbol anlayışı ve yapısında kendisini ortaya koyuyor.
Beşiktaş futboluyla ligde giderek rakipleriyle arasındaki farkı açıyor ve şu an Fenerbahçe’den başka onu zorlayacak bir takım olmayacakmış gücünü sergiliyor.
Konyaspor, özellikle ilk golü yedikten sonra çok yanlış bir taktik düzenle oynamaya başladı. Beşiktaş’ın üzerine açılarak gittiğinizde savunmanızı da çaresiz bırakacak bir ekibe teslim etmiş oluyorsunuz.
Oğuzhan’ın giderek büyüyen futbolculuğu Beşiktaş’a eksik başladığı bu sezonda gelen yeni transfer gibi bir şeye dönüşüyor. Maçı bitiren golünde futbolculuğunun yanı sıra takipçiliğinin etkisi vardı ve neredeyse topla birlikte kalenin içine girecekti.
Bu sezon ligimizde gerçekten çok kaliteli ayaklar var. Onların başında da Gomez geliyor. Alman futbolcunun Beşiktaş’a çok önemli katkıları oldu; önceleri takım iyi değilken attığı kritik gollerle zaman kazandırdı, bu süreçte Beşiktaş’ın diğer unsurları teker teker devreye girdi, oyunu oturdu.
Gomez dün ilerideki son adamın nasıl oynayacağının uygulamalı dersini verdi. İlk golde pozisyon alışı, attığı golde hareketlenme şekli ligimizin standartlarının üzerindeydi. Kaleci Serkan tarafından çıkarılan kafa vuruşu müthişti.
Attığı gol Beşiktaş’ın takım oyunu ve uyumunun kusursuz bir sonucuydu.
Bu golün öncesinde Şenol Güneş kritik bir değişiklik gerçekleştirdi ve çok da isabetliydi.
Quaresma da Beşiktaş’ın kaliteli ayakları arasında sayılacak futbolcuların başında geliyor ancak takım oyununa bir o kadar uzak duruyor.
Kuşkusuz zaman zaman tüm futbolcular teknik direktörlerinin verdiği değişiklik kararlarına tepki gösteriyor ancak Quaresma’nınki bundan bir farkla ayrılıyor; Portekizli bu tepkiyle takımdan daha da uzaklaşıyor.
Örneğin bu sezon Gökhan Töre de bir çeşit Şenol Güneş terbiyesinden geçiyor ancak oyun içinde kalmaya gayret gösteriyor.
Quaresma özellikle sağ ayağını farklı tarzlarda kullanabilme yeteneği sayesinde Beşiktaş’a avantaj sağlayacakken zaman zaman takım oyunundan kopması nedeniyle, hele rakip oyuncu veya hakemle girdiği gereksiz polemiklerle Şenol Güneş’in tepkisini çekiyor olmalı ki 60. Dakikada, üstelik takım 1-0 öndeyken dışarı alındı.
Olcay’ın girer girmez topla buluştuğu ilk pozisyonda Gomez’e verdiği gol pası hem Beşiktaş’ı rahatlattı hem de bu kadroda o ana kadar eksik olan şeyi gösterdi.
Tabii sadece bu değildi.
1-0’dan sonra Konyaspor tam Beşiktaş’ın istediği şekilde oynamaya başladı. Kalan bölümde yediği iki golde de neredeyse savunmasında iki futbolcu ile kalması durumun tipik özetiydi.
Beşiktaş’ın hangi tür takımların ne şekilde oynarsa tıkandığını geçtiğimiz haftalarda Aykut Hoca’nın görmemiş veya izlememiş olması elbette düşünülemez. Muhtemelen sahadaki kontrolsüz çıkışlar saha içindeki takımın kendi inisiyatifiydi.
Konyaspor’un bu Beşiktaş’a yenilmesi elbette sürpriz değildi ancak bu kadar açık farka engel olabilirdi.
Farkında mı bilmiyorum, Şenol Güneş çok şanslı bir teknik adam; yine eline hazır bir takım geldi ve birkaç müdahaleyle bu takımı istenen forma ve şekle soktu. Bu nedenle tecrübeli teknik adamın fazla şikâyet etmeden işine bakmasının en doğru yol olacağını düşünüyorum.
Beşiktaş’ın bir kaleci sorunu var mı?
Dün Kayseri’deki Muslera’yı izlediğimizde bu sorunun cevabını evet olarak vermekte başka seçeneğimizin kalmadığı ortaya çıkıyor. Aynı şeyi Tolga ya da Günay yapabilir mi? Belki yapar belki de eline yüzüne bulaştırır; Muslera da çok basit goller yiyor ancak aradaki fark güvende gizleniyor.
http://twitter.com/uzaygokerman