Şöyle bir soruyla düşünme şeklimizi zorlayalım.
“Fenerbahçe sezonun ilk maçına çıkmış olsaydı, bu Giresunspor’u 6-1 yenebilir miydi?”
Neden böyle bir soru sorma ihtiyacı duyuyoruz?
İki takım arasında öncelikle kategori farkı var. Biri Süper Lig’de oynuyor, diğeri 1. Lig klasmanında mücadele ediyor.
Aynı ligde oynasalar bile kadro kalitesi bakımından Fenerbahçe açık ara önde olduğunu gerçeği de önümüzde duruyor.
Zaten sorun da bu ve biz bugün bunu konuşacağız.
Fenerbahçe sezona en dikkat çekici transferler yaparak girmesine, Avrupa’nın en önemli iki oyuncusu arasında yer alan Van Persie ve Nani gibi oyuncular almasına karşın kendisine rakip bile olamayacak takımlara karşı bile oyun kurmada, gol atmada çok zorlanıyordu.
Girişte sorduğumuz soruya benim cevabım ‘hayır’ olur. Çünkü biliyoruz ki Fenerbahçe altı aydır oyununu ve futbolunu oturtmaya, takım olmaya çalışıyor.
Kuşkusuz geçmiş sezonlardan öğrenilmiş dersler, kazanılmış tecrübeler var.
Fenerbahçe benzer şekilde bu sezonu 1990’lı yıllarda oynuyor olsaydı, çoktan teknik adamı gönderilmiş, bir iki futbolcusu da kadro dışı bırakılmıştı. Biz bunları gördük, yaşadık.
Ancak Fenerbahçe yönetimi artık kriz yönetmeyi de oradan çıkmayı da biliyor.
Öyle olduğu için de altı ay sonra Giresunspor’u 6-1 yenebilecek seviyeye geliyor.
Takımlar arasındaki farkı ortaya koyduktan sonra da atılan gollerin kalitesinin altını çizelim.
İşte bu da Fenerbahçe’nin kadro niteliğinin göstergesi oluyor.
Dün Fenerbahçe’nin gollerine imza atanların hepsi kalite ve bitirici oluşlarını konuştular. Üstelik bunların arasında Uygar ve Ramazan gibi altyapıdan çıkmış iki genç oyuncunun olması da ilgi çekiciydi; tesadüf mü bu sorunun cevabını vermek kolay değil.
Yıllardır hep bir beklenti içindeyiz.
“Genç takımlardan bir futbolcu çıkacak ve Fenerbahçe’nin yıllarına damga vuracak futbolu oynayacak!”
Arda Turan’ın başarısından sonra bu artık daha fazla beklenir hale geldi, çünkü ortada bir örnek var artık.
Son üç senedir A Takım kadrosunda yer alan Uygar ve Ramazan’ın özellikle Kupa maçlarında gösterdikleri performans bu beklentiyi bir üst seviyeye taşıyor.
Dün bu iki oyuncunun attığı gollerde gerçek bir farklılık vardı.
Hele Ramazan, Türkiye standartlarının üzerinde bir gole imza attı.
Peki bu nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıkıyor; futbolcuya verilen güvenin ifadesidir.
Dün akşam Uygar çok müsait pozisyonda çok daha tecrübeli gol ayaklarına pas vermek yerine uzaktan kaleye şut çekmeyi denedi. Aynı şeyi Mehmet Topuz yaptığında tahammül edilmesi zor bir şeye dönüşüyor ancak Uygar yapmalı, denemelidir; hele maç 6-1 olmuşken yapmayacak da ne zaman yapacak?
Ve Van Persie…
Haftalardır bu tecrübeli gol ayağını öyle bir vizyona büründürdük ki neredeyse futbolcunun kariyerini unutacak hale geldik.
Geriye dönüp Persie’nin oynadığı tüm maçları izleyin. Onun kadar kendisini boş alana çıkarıp top bekleyen ikinci futbolcu göremezsiniz, Fenerbahçe’de.
Beşiktaş’ta Gomez de boşa çıkıyor…
İki futbolcunun arasındaki gol sayısını belirleyen şey, birine pas atılması, diğerinin sahada yok sayılmasıydı.
Zaten Fenerbahçe’nin Diego ve Nani gibi topu ayağında tutmayı çok seven iki futbolcusu aynı anda sahadayken hızlı hücum etmek ve pasla oynamak çok zorlaşıyor.
Dün Van Persie kendisine pas atıldığında neyi değiştirebileceğini gösterdi.
Takım da böyle olunur.
Dünkü maçı çok abartmadan alınması gereken doğruları görerek lige devam etmeyi başarırsa Fenerbahçe kadrosunun hakkını verecek bir futbol oynamaya başlar.
http://twitter.com/uzaygokerman