Yerelin sorunları yerel basında

26 Şubat 2021

Milliyet’in Ege ekinin 25 yılını doldurması ile düşünmeye başladım; “Yerel basını önemli kılan unsurlar nelerdir ve günümüz teknoloji dünyasında varlığını neden sürdürmesi gerekiyor? “ diye.
Aklıma ilk gelen, yerel basının Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuş bir organ olması oldu.
Bölgenin ve yörenin sermaye yapısı, ekonomik olanakları, sınıfsal yapısı ve tüm sorunları yerel basını ve onun kurumsal yapısını belirleyen yapıtaşları oluyor.
Yerelin sorunlarını ulusala taşımakta köprü vazifesi görmesi de, yerel basını stratejik açıdan vazgeçilmez kılıyordu.
En önemlisi de Cumhuriyet kazanımlarının taşıyıcısı rolünü üslenerek günümüz Türkiye’sinin bu günlere gelişinde önemli bir rol üslenmiş olmasıydı.
Yerel basının güçlü ve bağımsız bir kurumsal yapı olabildiği ölçüde demokrasinin gelişimine olanak sağlayabildiğini söyleme gerek yok sanırım.
Ne kadar şanlısıyım ki bende 12 yıldır Milliyet Gazetesi’nin Ege ekinin köşe yazarı olarak böylesi

Yazının Devamı

Faşizm ailede başlar okulda devam eder

14 Şubat 2021

Son zamanlarda ara ara clubhouse’a takılıyorum. Yarı dönem tatilinin son bulması ve okulların açılması ile eğitim sistemi üzerine konuşmalar dönüyor. Öte yandan hiç bitmeyen kişisel gelişim başlıklarını içeren ve kariyer seçimine, yolculuğuna odaklanmış sohbet odaları var. Konuşmalar daha çok gerçek hayat hikayeleri üzerinde dönüyor. Gerçek hayat demişken bireyler, ebeveynler, eğitimciler ve akıl verenler olarak yeni eğitim dönemi başlangıcında şöyle bir kendinize bakmanızı istiyorum…

Kendi hayatımdan başlayayım. Ben bir eğitimzedeyim! Berbat bir ilkokul öğretmenim vardı, derslerde açık öğretim sınavlarına çalışırdı. Kendimi anaokulunda değil de okulda hissetmem yıllarımı aldı. Disleksi olduğumu ise 27 yaşındayken öğrendim. O zamana kadar hiçbir eğitimci bunu fark etmemişti. Sayısal derslerde başarılı iken sözel derslerde zorlanıyordum. Hani şu Einstein’dan Mozart’a, Beethoven’dan Leonardo da Vinci’ye kadar birçok dâhide de olan ‘disleksi’im varmış da kimsenin haberi yokmuş. Bu

Yazının Devamı

Bu hoşafın yağı nerede?

7 Şubat 2021

Yakın gelecekte çok çok popüler olmasını beklediğim sesli mesaj temelli sosyal medya uygulaması olan Cluphouse’a geçmeden önce kısa bir hikaye ile giriş yapmak istiyorum.

Yeniçeri Ocağı’nın isyanları meşhurdur. Çoğu haklı bir sebebe dayan-mazmış, can sıkıntısından bile isyan edilirmiş. Buna da ‘kazan kaldırma’ denirmiş. Her bölüğün mutfağında kazanlarla yemek pişermiş, yeniçeriler isyan etmek istediğinde verilen yemeği yemez, böylece isyan başlatırlarmış. Kazan meydana konur, yeniçeri ağaları etrafında toplanılır, bıyıklarını bura bura, isyana mantıklı bir gerekçe bulmaya çalışırlarmış.

Yeniçeriler bir gün, “Son günlerde dağıtılan hoşafta hiç yağ yok. Bu hoşafın yağı nerede? Yağlı hoşaf isteriz!” diye isyan başlatmışlar. Padişah da bunun üzerine, yeniçeri için pişirilen hoşafa bol miktarda yağ konmasını buyurmuş. Ama bu kez de aşçılar ayaklanmış; “Hoşafa yağ konmaz!” demişler. İşin aslı ise; aşçılar yakın zamana kadar tek kepçe kullandıkları, ana yemek olan kuru fasulye

Yazının Devamı

Serendipity

31 Ocak 2021

Yaşamınız boyunca kim bilir kaç fırsatı göz göre göre kaçırdınız. O fırsatı/olasılığı gerçekten istemiyor, yeterince istemiyor, istemeyi bilmiyor ve Kuantum Alanı’nı oluşturamıyor olabilirsiniz. Çok ihtiyacınız varken, olması için dualar ederken yanınızdan geçip gittiğini bile fark edemediğiniz de olmuştur. Ya da istediğiniz şeyin başınıza bir lütuf şeklinde geldiğini!

Hayatınız, sayısız imkân ve fırsatlarla dolu. Bazen bu fırsatları fark edebiliyor ve balığı tutuyoruz. Bazen kaçırıyoruz ve kaçan balık bize hep olduğundan çok büyük görünüyor, hatta bir daha asla balık tutamayacakmışız gibi geliyor. Bazen balık tutmak için olta yapayım derken çok daha ötesinde bir şey bulabiliyor/fark edebiliyor/icat edebiliyoruz. Bezen de bunlar aklımızın ucundan bile geçmeyen, hatta pek çok insanın o an için önemini asla anlamayacağı bir şekilde tezahür edebiliyor.

Hep unutuyoruz: hayatta başımıza gelen her şey, bizi olgunlaştırıp yükseltmek ve tahmin bile edemeyebileceğimiz başka bir şeylere taşımak için oluyor aslında.

Yazının Devamı

Kaybetmek bir seçenek değil!

24 Ocak 2021

Şu aralar ortalığı kasıp kavuran, satranç dehasının dünyanın en iyisi olma yolunda kendisiyle, geçmişiyle, bağımlılıklarıyla verdiği mücadeleyi anlatan The Queen’s Gambit dizisini duymuşsunuzdur. İzlemediyseniz mutlaka izleyin, kusursuz bir yapım. Dizinin bu kadar başarılı olmasının sebebi, senaryo ve oyunculuğun iyi olmasının yanı sıra, dizide yer alan satranç oyunlarının efsanevi olmasından, bu konuda da iki satranç ustası Garry Kasparov ve Bruce Pandolfini’nin diziye danışmanlık yapmış olmasından kaynaklanıyor. Zaten dizide geçen, köşe yazımın da başlığına ilham veren “O da bizim gibi. Kaybetmek onun için bir seçenek değil” sözü, gerçek hayatta satrancın Kral’ı ‘Garry Kasparov’a ait.

Kaybetmek bir seçenek değilse eğer, başarı kazanmaksa, konu satranç ve hayatsa; kusursuzluktan bahsetmek gerek. Mutlu olmak için, sağlıklı olmak için, zengin olmak için, kariyerimiz için, aşk için ya da ailemiz için pek çok şey yapıyoruz. Her şey yerli yerinde olsun, tam olsun, istediğimiz gibi olsun diye uğraşıp

Yazının Devamı

Sizin mutluluk tanımınız nedir?

17 Ocak 2021

Bu seferki yazımda, benden size bir şeyler aktarmayı hedefleyen bir metin okumayacaksınız. Hep biraz böyle yapardım; bir aktarım yapmaya çalışır, sonrasında kendi dünyanızda o konuyu düşünmenizi, derinleşmenizi sağlayacak birkaç satır eklerdim aralara. Bugün ise, işi genelde yaptığımdan daha çok size bırakacağım. Nedenine gelince, hem tek bir mutlak doğru cevabı olmadığından... Hem de biraz benim kendi içimde yaşadığım duygu durumundan, yeni bir farkındalıktan... Konumuz ise, başlıktan anlayacağınız üzere mutluluk.

Geçenlerde kendimde yeni bir davranış ve olaylara yaklaşım modeli fark ettim. Ve ben bu var oluş şeklime tamamen yabancıyım. Mutluyum, ama bir başka mutluyum. Bana mutluluk hissini yaşatacak, yaşatan şeylere karşı da bir başka mutluyum. Aslında beni mutsuz edebilecek/eden şeylere karşı da bir başka mutluyum. (Pozitif, iyimser bir bakış açısının ötesinde bir başkalık bu...) Herhangi bir etkenden bağımsız, yeni bir mutluluk haliyle tanıştım. Hem içimdeki çocuğun coşkulu sevinci, hem içimdeki bilge yanımın olgunlukla mutluluğu ve mutsuzluğu karşılayışı, hem ruhumun tüm

Yazının Devamı

Çakmak kimin elinde?

10 Ocak 2021

Demokrasiye neler oldu? Kötülük neden bu kadar arttı? Niye tarikatlardan uzak durmalıyız? Neden bir hocaya, üstada, öğretmene teslim olmamızı istiyorlar? Neden sadece bir öğretinin, bir ekolün peşinden gitmemeliyiz? Niye bilim ile mistizmi birleştirmemiz gerekiyor? İç sesimizi dinlememiz ve kendi bilgeliğimize ulaşmamız kadar, bilimden, bilgiden, başka öğretilerden ve deneyimlerden yararlanmamız neden gerekiyor? Neden bazen bir bilene sormalı, ama bilenin dediğine koşulsuz teslim olmamalıyız?

Sevebilirsiniz, ilgi duyabilirsiniz, öğrenmek, keşfetmek isteyebilir, anlamlandırabilirsiniz, hatta kendinizi yakın/bir hissedebilirsiniz, ama teslimiyet dediniz mi işte orda tarih gösteriyor ki insanoğlunun başına ne geldiyse başka bir ruha, insana, dine, tarikata, öğretiye vs. körü körüne teslim olmaktan geliyor. Ne zaman bu saydıklarım yapılsa, dünyanın her yerinde ve her konuda bir salaklık, vicdansızlık, bağnazlık, ego patlamaları, insanlığa, bütüne zarar vermeler ortaya çıkıyor. Bu siyasette de böyle, şirket yönetiminde de, aile meselelerinde de, eşler arasında birinin

Yazının Devamı

Alfa erkek olmak

3 Ocak 2021

Yeni moda ‘Alfa (Alpha) erkek’ olmak üzerine yazacağım biraz. Yeni yıl tatilinde okuyacağınız bu köşe yazım için hangi konuda yazacağıma karar veremeyince, notlarım arasında duran, araştırılacak konular arasında yer alfa erkeklere karar verdim. Kadın- erkek ilişkileri üzerine okumalar yapmayı bırakalı epey oldu, cinsel kimlik ayırt ekmeksizin daha çok insan üzerine okuyorum, sonra bilim ve mistisizm geliyor, ama kaçış yok her gün yeni bir kavram çıkıyor karşıma ilişkilerle ilgili.
Koçluk seanslarım sırasında kadın danışanlarım alfa erkeği aradığını söylüyor, erkek danışanlarım alfa erkek olmak istiyorum diyor. Genellemeler yapmak ve popüler kavramlar peşinde koşmak baltayla beyin ameliyatı yapmaya benzer desem de, boş verin başkasının çizdiği çerçeveyi, ideal erkek tanımını desem de kolaylarına geliyor sanırım ve düşünmek, keşfetmek, kendilerine en uygun olanın ve özgün olanın peşinde gitmektense ‘alfa erkek’ deyip en güzel kaçış yolunu seçiyorlar.
Alfa erkek nedir, nasıl olunur diye sorduğumda ise net bir cevap

Yazının Devamı