Bedel

16 Ağustos 2021

İlahi adalet vardır mıdır? Doğaya ya da bir başka canlıya yaptıklarımızın bedelini öder miyiz? Ödeyeceğimiz bedel bize aynı yolla, aynı şekilde mi geri döner, yoksa başka yollar ve şekillerle mi döner? Ödenecek bedel “Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır” atasözümüzde olduğu gibi gelecek nesillere aktarılır mı? Dedesi yaptıysa torunun suçu ne, nasıl bir adalet sistemidir bu! Kötülere neden çoğu zaman bir şey olmuyor? Masumlar neden başkalarının hatalarının bedelini ödüyor? İlahi adaletin nasıl işlediği konusunda kafamda soru işaretleri çok, kısacası mantığını henüz çözebilmiş değilim ama ilahi adaletin varlığına inanıyorum.
Bana ilahi adaleti düşündüren de elbette ardı ardına yaşadığımız doğal afetler oldu. Yangın ve sel felaketlerinin ardından düşünmeye başladım. Kimin hatasının bedelini kim ödüyor? Ya asıl hataları bile bile yapanlar varsa ki varlar, onlar nasıl ne zaman bir bedel ödeyecek? İlahi adalet işliyor ve bilinçsizce hor kullandığımız doğa bizden intikam mı alıyor? Yoksa bilinçsizce bir hor

Yazının Devamı

Kaybetmeyi ve kazanmayı bilmek

9 Ağustos 2021

Bir taraftan alev alev yanan ülkemi izliyorum ve içim yanıyor. Diğer yandan hadi olmakta olan felaket oluyor ama şimdi Mevlana’nın, “Yeni şeyler söylemek lazım” şiirinden esinlenip; bulanmadan, donmadan akmak, çözüm bulmak, ne kadar yapılmış hata varsa düne ait ders almak, yeni şeyler söylemek ve bir şeyler yapmak lazım azizim demek gereğini duyuyorum. Öte yandan gözüm Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’nda. Sadece kazandığımız başarıların, aldığımız madalyaların gururu ve bende yarattığı mutluluk için izlemiyorum olimpiyatları. Bu zor zamanlarda ‘olimpiyat ruhu’ iyi geliyor.
Bir yandan olimpiyat ateşine büyük anlam yükler ve hiç sönmemesini dilerken diğer yandan mavi cennetimizi cehenneme çeviren yangınların sönmesini diliyorum. Aklımda hep ‘Ubuntu Felsefesi’ geliyor.

Günün sonunda insanlığın geldiği noktada açıkça görülüyor ki kaybediyoruz! İklim değişikliği, insanlık krizleri; şiddet, kadın cinayetleri, yoksulluk, eğitimsizlik, eşitsizlik, göçmenler, bencillik derken insan olmak daha

Yazının Devamı

Ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor

2 Ağustos 2021

Çok zor günlerden hatta sınavlardan geçiyoruz. Bu seferki sınavımız yangından! Dersini almayan insanoğluna her defasında yeni bir sınav gönderiliyor ve biz hiçbir sınavı layığı ile verebilmiş değiliz. Üstelik sınavlar sadece bize veriliyor sanıyoruz, kendi yaptıklarımızdan kaynaklananların da farkında değiliz; kendimize yapıyoruz, başkalarına yapıyoruz, doğaya yapıyoruz ve yaptığımız ya da yapmadığımız her şey bize çok daha büyük bir kaos olarak, sınav olarak geri dönüyor.

Kelebek Etkisi, Edward N. Lorenz’in çalışmalarından biri olan Kaos Teorisi ile ilgilidir. Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir. Bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir. Yani Kelebek Etkisi de aslında bize daha çok yaratılan bir kaosun büyüyerek artmasını ifade eder. Ve o kaos, günün birinde

Yazının Devamı

İzmir’i tutabilene aşk olsun!

28 Haziran 2021

Latincede bir deyim vardır. ‘Festina Lente’. ‘Yavaşça Hızlan’, ‘Yavaşça Acele Et’, anlamına gelir. Ben çok severim, aceleci olduğum ve her şey hemen olsun istediğim için tekamül sürecimde yaşam öğretti bana aheste hızlanmayı... Anlamını idrak ettiğim, içselleştirdiğimden, tadına vardığımdan beri keyfini sürüyorum. Adeta dünyayı değiştiren, günümüzü biçimlendiren, insanlık tarihini şekillendiren harika 17 matematik denkleminden birini çözmüş gibiyim. Geriye kaldı 16’sı... Daha çok gidecek yolum var.
Şimdi bakıyorum da İzmir de yavaşça acele ediyor artık, tutabilene aşk olsun!
İzmir, dünyanın ilk Cittaslow Metropol Kenti oldu. Cittaslow Metropol öncü kenti oluşumuz sadece İzmirliler için değil, tüm Türkiye için bir gurur kaynağı aslında. “Bize bunun ne faydası olacak?” sorusunun cevabını bulabilmek için önce şu Cittaslow kavramını (felsefesini demek daha doğru olabilir) idrak etmek gerekiyor. Bu felsefeye yakınlaşmak ve içselleştirmek,

Yazının Devamı

Süper kahramanlar babalarımız

21 Haziran 2021

Hayat, ileri doğru bakarak yaşanıyor olsa dahi aslında geriye doğru bakarak anlaşılıyor çoğu zaman. Bu söz Soren Kierkegaard’dan. Babalık da böyle, evlat olmak da, baba ile kurulan bağ da! İşte o yüzden Babalar Günü’nü vesile edip bugün beraberce hem ileriye, hem geriye, hem de şimdiye bakalım istiyorum. Biraz babalıktan, biraz hayattaki rollerimizden, biraz da güçlü yanlarımızdan konuşalım. Amacım, sizi içinizdeki süper kahramanla buluşturmak. Bunu dışarıda aramaktan da vazgeçirmek. Bir babaya, bir kocaya, bir eşe, bir evlada ithaf olunacak bir durum olmadığını anlatmak.

Bu satırları yazarken köşe yazımın başlığı ile biraz ters köşeye düştüğümün de farkındayım; çünkü şunu çok iyi biliyorum, her baba bir süper kahraman değil, olmak zorunda da değil. Sadece babamız olmaları, onları onurlandırmamız için yeterli aslında. Her anne-babanın kendi bildiği kadar hayatı yaşadığını ve yine kendi bilgisi, görgüsü, farkındalığı ve hayatı elverdiği kadar evlatları için bir şeyler yaptığını, en önemlisi de

Yazının Devamı

Kötü diye nitelendirdiğimiz şey tam da ihtiyacımız olan şey olabilir

14 Haziran 2021

Çoğu insan bana koçluklarım ve danışmanlıklarım sırasında gerek özel hayatları gerekse iş hayatları ile ilgili negatifliklerden nasıl arınacağını ya da başına gelen kötü şeyleri nasıl atlatacağını soruyor. Aynı soru, “Ne olacak bu memleketin hali?” ya da “Koronadan sonra hayatımız nasıl olacak?” konuşmalarında da geçiyor. Teknik olarak yapılması gerekenleri bir bir sıralıyorum.

Öte yandan aslında negatif, pozitif, iyi ya da kötü diye bir şey yok sadece kontrast, ikilik, dualite var demek geliyor içimden. Bunun da bir tek sebebi var; ne istediğimizi bulabilmemiz ve deneyimler yaşarken büyüyüp gelişebilmemiz için. Tabi çok nadir bu yorumu yapıyorum, çünkü o an duymaya ihtiyacı oldukları, hazır oldukları ve benden bekledikleri bilgi bu olmuyor.

Lao Tzu’nun en sevdiği öykü diye rivayet edilen bir öykü var; “Yaşlı Adam ve At” size onu özetleyeyim kısaca.

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at

Yazının Devamı

Bırak gitsin

23 Mayıs 2021

Küçük bir itiraf ile başlayayım, aslında bu seferki köşe yazımı geçmişin yüklerine veda edebileyim diye kendim için yazıyorum. Birazdan okuyacağınız anekdottan da anlayacağınız üzere ‘Bardağı elimden yere bıraktığım gün’ olsun istiyorum. Sizinle de paylaşıyorum ki, kendime verdiğim sözü tutabileyim, olur da o bardağı yeniden elime alacak olursam yazdıklarım bana engel olsun.

Kim bilir belki yazım size de ilham olur, siz de geçmişinizden gelen, sıkı sıkı tuttuğunuz ve gereğinden fazla taşıdığınız yüklerinizden kurtulursunuz. Anekdota gelecek olursam:

Profesör, elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başlar.

“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sorar...

Öğrenciler, ’50 gr!’... ’100 gr!’... ’125 gr’ cevabını verirler.

“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” der profesör ve devam eder:

Ama, benim sorum şu:

- Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?

Yazının Devamı

Yönetim kurullarında kadın çıkarması ve aile şirketleri

11 Mayıs 2021

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği tarafından yapılan Üye Profil ve Eğilimler Araştırması ‘na göre derneğe üye olan aile şirketlerinin yakaladığı başarıyı ve gelişimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayıca en büyük dezavantajlı grubumuz olan kadının hem iş dünyasına hem de aileye liderlik etmesindeki artış müjdesi ile sizlerleyim. Müjdem sadece bu kadarla kalmıyor. TAİDER Aile İşletmeleri Derneği tarafından yapılan TAİDER Üye Profil ve Eğilimler Araştırması ‘na göre, derneğe üye olan aile şirketlerinin yakaladığı başarıyı ve gelişimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, Türkiye’deki aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve kârlı sürdürülebilir büyümesini desteklemek, ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren, aynı zamanda Uluslararası Aile İşletmeleri Ağı’nın (FBN) Türkiye paydaşı olan ve benim de üyesi olmaktan gurur duyduğum bir dernek. Pandemi sürecinde, farklı sektörlerden aile işletmelerine mensup 201 üyesinin katılımı ile aile işletmelerinin birbiriyle kesişen

Yazının Devamı