Benim 2020’m

27 Aralık 2020

Bu köşe yazımı daha çok 2020’ye lanet okuyanlara ayırdım.

Beni takip edenler bilecektir. Ara ara eski yılı uğurlar ve yeni yılı karşılarken bitmekte olan yılla ilgili, senemi özetleyen ve başlığı Benim XXXX’... olan yazılar yazardım. Ama her sene değil, o sene benim diğerlerine oranla daha farklı bir farkındalık düzeyine sıçramama neden olduysa yazardım.

2020 ve sonrasına ruhen hazırlıklıydım; yeni bir dünya düzenine olan ihtiyacı defalarca yazmıştım ve seminerlerimde de anlatıyordum zaten. Konusu farklı olan, daha teknik konulardaki eğitimlerimin içine bile yerleştiriyordum. Başımıza gelenler, bizlerin daha iyi ve sevgi dolu bir dünyanın parçası olmamız için bir fırsat niteliğindeydi. Hatta umudum vardı. Mucizeleri bekliyordum ve kendi mucizelerimizi yaratmak için elimizden geleni yapmamız gerektiğine işaret ediyordum. Ne de olsa anlamak ve mucizeleri istemek gerekliydi, kendiliğinden seni bulmazlardı.

Dediğim gibi de, aslına bakarsanız 2020 için yazmayı düşünmüyordum ama baktım olacak gibi değil… İnsanoğlu kabahati 2020’ye yükledikçe ve evrenin, doğanın

Yazının Devamı

Güzel uyuyun güzel uyanın

20 Aralık 2020

Bu haftaki köşe yazımda, size kendimden mini bir 2021 armağanı vermek istiyorum. Belki bir gün karşılaşırız ve siz bana bu sözün yüreğinize ne kadar iyi geldiğini anlatırsınız.

“İyi Geceler”,  “İyi Uykular” deme âdetim yoktur benim. Biliyorum, çok güzel bir dilek bu ama ben onun yerine biraz daha anlamlısını kullanır, “Güzel uyuyun, güzel uyanın” derim hep. Çevremdekiler, sosyal medya takipçilerim vs. bilirler ki, yine Sezince bir laf etmişimdir. Altında kendi Alis Harikalar Diyarı dünyamdan kurgulanmış, yüklenmiş anlamlar vardır ve onun eseridir yeni laflar türetişlerim. Sorarlar hep bana, neden alışılageldiği gibi iyi geceler demek yerine bu şekilde bir ifadeyi tercih ettiğimi... Benim gözlemim, altında yatanı bilmeseler bile bu sözün enerjisinin yüksek olduğu ve insanlara iyi geldiği, yüzlerini gülümsettiği yönünde.

Neden mi “Güzel uyuyun, güzel uyanın” diyorum? Önce geceden, güne vedadan başlayalım...“Güzel uyuyun” ile... Sonra aydınlığa, yeni güne yolculukla

Yazının Devamı

Bakıp da göremediklerimiz (3)

13 Aralık 2020

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla, konunun uzmanı Ebrize Çeltikçi ile yaptığım röportajın son bölümünde sizlerleyiz.

Çalışan-işçi çocuklarımızın sorunlarına çözüm için önerileriniz nelerdir?

Yoksullukla mücadele

Bu mücadelede devletin sağladığı tüm sosyal desteklerden gerçek ihtiyacı olanların haberdar olup faydalanabilmeleri çok önemlidir. Çocuklara münferit yardımlar yerine desteklerin ulaşılabilir, kurumsal bir metodoloji ile faydalanıcıların hemen en yakınında muhtarlıklar eliyle yapılması daha yararlı ve gerçekçi olur. Yoksul çocuklar, mutlaka yoksul aileleriyle birlikte yerelde, sürekli ve en yakın desteklerle korunmalıdır.

Takip ve yaptırım

Çocuk işçiliği yeterli kurumsal kontrol ve takiplerle, kesin cezai tedbirlerle acil olarak önlenmelidir. Çocuk çalıştıran, çocuğa fena muamelede bulunan her kişi ve ilgiliye gerekli idari, mali ve ağır cezai caydırıcı yaptırımlar

Yazının Devamı

Bakıp da göremediklerimiz (2)

6 Aralık 2020

Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacı için konunun uzmanı Ebrize Çeltikçi ile röportaj yapmıştım. O günden bu yana Ebrize Hanımın yazdığı “Türkiye’de Çocuk ve Hakları Üzerine Tespitler” adlı kitabı okudukça bir yandan kalbim sıkışırken ve daha yapılması gereken ne çok şey var diye düşünürken öte yandan aldığım mailler, geri bildirimler bana umut ışığı oldu. Anladım ki sadece bu konuya gönül vermiş bir avuç insan ve STK’lar değil, toplumun diğer kesimi de gündeme getirip dikkatleri bu konuya çektiğiniz zaman çocuk hakları konusunda duyarlılar. Daha yapılması gereken çok şey var ama olsun, elimizden geleni yapmak boynumuzun borcu olmalı.

Ebrize Çeltikçi ile röportajımıza kaldığımız yerden çalışan çocukların başlıca sorun alanları ve çarpıcı istatistikler ile devam ediyoruz.

Çalışan-  işçi çocuklarımız sorununa çok sektörlü bakışta dikkat çekici

Yazının Devamı

Bakıp da göremediklerimiz

22 Kasım 2020

Geçen Cuma, Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü. İlk olarak 1989’da kutlanmaya başlanan bu anlamlı gün, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımayı amaçlıyor. Çocuk Hakları Günü’nde, köşemde bu konunun uzmanı Ebrize Çeltikçi’yi ağırlamak istedim.

Çeltikçi, hayatını bu konuya adamış, çocuk hakları alanında 28 yıldır aktif çalışmalar yürüten, pek çok ilke imzasını atmış bir eğitmen. 1993 yılında, Türkiye’nin farklı kesimlerinin temsilci 100 çocukla, BM’in akredite ettiği, ülkemizin ve dünyanın ilk çocuk STK’sı ‘Türkiye Çocuk Zirvesi’ni kurmuş. Aynı zamanda İstanbul- Bakırköy Çocuk Masası-Sağlık ve Sosyal Çocuk Destek İstasyonu’nun da kurucusu ve halen başkanlıklarını yürütmekte. 2010 yılında yayımlanmış, “Türkiye’de Çocuk ve Hakları Üzerine Tespitler” adlı bir kitabı bulunuyor.

Ebrize Hanım,

Yazının Devamı

Çocuk hakları pandemi ve deprem

15 Kasım 2020

Bugünkü konumuz çocuklar... Aslında bütüncül bir yaklaşımla, öncelikli konularımız arasında olması gerekirken, her birimizin kendi hassasiyet noktalarımız ile ucundan tuttuğumuz çocuklarımıza dair konular... Oysa yasalarıyla, uygulamalarıyla, bütüncül çocuk politikalarımızla, ebeveyn, öğretmen, sivil toplum gönüllüsü, iş insanı rollerimizle ya da sıradan vatandaş olarak layıkıyla çocuğun üstün yararına olması gerekeni bir türlü beceremediğimiz konumuz çocuklar, çocuklarımız... Atatürk’ün de hep vurguladığı ve bizlere nasihat edip emanet ettiği gibi, çocuk çok önemli bir varlık. En büyük hazinemiz. Bu hazineyi geleceğe en doğru şekilde taşıyarak; zenginleşebileceğimizi, gelişebileceğimizi, yükselebileceğimizi hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Ve tabii ki bir şeyler yapmamız...

Aslında yapılması gereken her şey, ulusal üstü İnsan Hakları Hukukuna İlişkin Sözleşmeler, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Anayasamız, Türk Medeni Kanunumuz ve

Yazının Devamı

Bu deprem bize neler gösterdi?

8 Kasım 2020

Deprem öldürmez, bina öldürür, mühendislik hatası öldürür dedik.

İşini doğru yapmayan müteahhide, binaya onay verenlere kızdık.

2012 ve 2018 yıllarına dair ‘çürük’ raporu olduğu halde evlerinde oturmaya devam edenleri, hatta durum böyleyken evini baştan aşağı döşeyenleri şuursuz bulduk.

Madem ‘çürük’ raporu vardı, nasıl oturmalarına müsaade edersin diye belediyeye, devlete yüklendik.

Depremzedelere yardım etmeyenlere, depremi umursamayanlara kızdık.

Acının dışında bir şey paylaşanlara öfke kustuk, ayıpladık.

Sosyal medyada sevinçle, umutla ya da farkındalığı artırmak, yardım çağrısı yapmak için paylaşılan fotoğraflara kızdık.

Gece gündüz deprem bölgesinde kalıp, canla başla çalışanı ve bunu paylaşanı gösteriş yapıyor diye ayıpladık.

Yazının Devamı

En çok kimi seversiniz?

25 Ekim 2020

Son zamanlarda, 15 yılda sık sık üstelik, periyodik aralıklarla, “Sen çok değiştin” lafını duyar oldum. Ben de farkındayım değiştiğimin. Bu değişimin içinde; Benjamin Franklin’in dediği gibi yirmi yaşında isteğinin, otuz yaşında zekanın, kırk yaşında aklın önemli olması meselesi de var, evirilmek için gösterdiğim çabanın da aklımın başıma hep sonradan gelişinin de, entelektüel malvarlığıma katkıda bulunma çabalarımın da merakımın da payı var.  

Ama asıl meselem, değişimimin sadece dışarıdan gözle göründüğü kadar olmayışı. Mesela haklı olmaktan vazgeçtim mutlu olma peşindeyim artık. Haksızlığa da uğrama durumlarında kendimi ifade edip ya da haksızlığını dile getiremeyenlerin de sesi olup gidiyorum o ortamdan. Seçme özgürlüğümü birilerine haksızlık edecek kadar düşük bilinç düzeyinde olanlarla aynı ortamda olmamaktan yana kullanıyorum.

Hissettiklerimi yaşamanın, hissettiğim gibi yaşamanın, kendim gibi olabilmemin varoluşum için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini biliyorum. Mutluluktan yanayım.

Yazının Devamı