Devir, dijital yaşamın devri!

24 Mart 2019

Sabahları nasıl uyandığınızı düşünmenizi istiyorum. İşe gitmek için kurduğunuz alarmın çalması ile uyanıyor olmalısınız. Neyin alarmını kuruyorsunuz? Çalar saatinizin mi? Yoksa cep telefonunuzun mu? Belki de pek çoğunuzun çalar saati yoktur bile. Benim yok mesela. Peki, gün içinde zamanı nereden takip ediyorsunuz? Saatin kaç olduğunu öğrenmek için duvar saati ya da kol saatinize bakıyor musunuz? Zamanı öğrenmek istediğimizde genellikle elimiz ya mobil cihazlarımıza ya da bilgisayar ekranına gidiyor artik. Kol saatleri ve duvar saatleri bir aksesuar olarak varlıklarına devam ediyor.
İşte böylesine bir dijital yaşam sürecinde yaşıyoruz! 50 yıl öncesinde hayal dahi edemeyeceğimiz pek çok araç hayatımızın önemli bir parçası olmuş durumda. Pek çok araç da bu hızla hayatımızdan çıkmakta. Bir zamanlar sosyal medya ile alay ediliyor, hayal mahsulü bir oyun aracı olmaktan ibaret sayılıyorken şimdi devrim yaratacak nitelikte bir dijital dünya olduklarını bize ispatlamış bulunuyorlar. Buradan yola çıkarak diyorum ki, tıpkı dün olduğu gibi bugün de gelecek kolay kolay tahmin edemeyeceğimiz bir hal alacak. Daha hiçbir şey görmedik diyebiliriz.

Değişim, zamansız ve mekansız bir kavram,

Yazının Devamı

Net Talks

10 Mart 2019

İzmir’in en güzel kazanımlarından birinden bahsetmek istiyorum. Adı ‘Net Talks’. Gözde Yener Birman ve Şela Habif’in birlikte hayata geçirdikleri, özel konuklarla söyleşiler yaptıkları ve gelirini bir yardım kurumuna aktardıkları geliştiren, düşündüren, dönüştüren eğlenceli söyleşiler serisi Net Talks.
İlk olarak geçen sene Ayşe Arman’ı konuk aldıklarında eğitimlerimle çakıştığı için katılamamış olsam da yaptıkları iyilik ve gelişim etkisini büyük bir sevinçle izlemiştim. İzmir’in kadınlarının ufkunu açarken gelirini Koruncuk Vakfı’na bağışlamış olmaları ile bütünün iyiliği için yapılan, çok yönlü harika bir etkinlik olarak zihnimde yer etmişlerdi.
Geçtiğimiz cuma, Dünya Kadınlar Günü’nde de yazar Azra Kohen’i konuk ettiler ve ilk kez Net Talks’u seyretme şansım oldu. Geliri Aziz Nesin Matematik Köyü’ne aktarılan bu eğlenceli söyleşiden akıma kazınan en güzel mesaj; Hiç kimsenin mükemmel olmadığı, bir şeyler üretme çalışan insanların yanlışlarına, yapamadıklarına değil onlarda olan güzelliklere, iyiye odaklanmamız gerektiği oldu. İzmir’e kazandırdıkları bu proje için bu iki güzel ve üretken İzmir kadına teşekkür ederim.

Bütünün iyiliği

Yaşamımızın amacı aslında gelişim, hepimiz

Yazının Devamı

Süper kadın

4 Mart 2019

8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, kadın çalışan sayısı çok olan şirketlerden vs. günün anlamına uygun konuşma yapmak üzere çağrılıyorum. Süper kadın nasıl olunur, anlatmamı istiyorlar. Kafalarda olunması gereken bir süper kadın modeli var. Buna ilham olacak her türlü hikâyeyi dinlemeye hazırlar.
Kadınlara dair gözlemlerimde de genellikle akıllı kadınların, mükemmeliyetçilikleri nedeni ile ‘süper kadın sendromu’na yakalandıklarını görüyorum. Hatta akıllı kadınların, mükemmellik uğruna yanlış seçimler yaptıklarına da çok sık şahit oluyorum. Nasıl oluyor da potansiyeli bu kadar yüksek olan kadınlar hayatı hem kendileri, hem de çevreleri için çekilmez hale getirebiliyorlar?
Aslında bu durum toplumsal sarkacın bir salınım etkisi ama konuyu bu kadar felsefileştirip fizik kuramlarından yola çıkarak anlatmak, zaten karmaşık olan kadın dünyasını iyice anlaşılması zor bir hale getirmekten başka bir işe yaramayacak.
Kadının değişim sürecine söyle bir göz atacak olursak... Bir zamanlar kadınlar aileleri ve çocukları için yaşardı. En önemli ve tek görevleri; erkeğinin hayatını kolaylaştırmak, iyi bir eş, iyi bir anne olmaktı. Ev

Yazının Devamı

Korkuyorum korkuyoruz…

17 Şubat 2019

Son yıllarda korkulu günlerimizin sayısının git gide arttığını gözlemliyorum. Tıpkı bugünkü gibi... Belediye başkanlığı seçimleri herhangi bir seçim olmaktan çıkmış durumda! Geleceği yeniden inşa etmek, nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsak onun için tarih yazmak üzere oy kullanıyoruz. Ve fark ediyorum ki hepimiz korkuyoruz! A partisine oy verecek olanımız da korkuyor, B partisine oy verecek olanımız da, dudaklarından tam zıttı sözcükler dökülse de adaylarımız da...
Ben de korkuyorum, hatta sadece seçimler ve sonuçlarından değil, eskiye nazaran hayatımın her alanındaki her şeyden biraz daha korkuyorum.
Malum Sevgililer Günü’nü yeni atlattık, bugüne dair gözlemlerim de açıkça gösteriyor ki sevgilisi olan da olmayan da, evli olan da korkuyor gündeminde evlilik olmayan da… Aldatılma korkusu, yalnız kalma korkusu, özgülüğün elden gitme korkusu, belirsizlik korkusu ya da tam aksi birisi ile tüm öbür boyu geçirmek düşüncesinin verdiği korkular, saymakla bitmezler.
Senaryolarımız nasıl olursa olsun her birinde korku var atık. Seçim yapmak bile korkutuyor bizi, tıpkı seçme özgürlüğümüzün olmaması durumumuz kadar hem de.
Araştırmacılarda benimle aynı fikirde; Batı dünyasında

Yazının Devamı

Aşk bizim kaderimiz

10 Şubat 2019

Reklamlardan da anlaşılacağı üzere geldi yine bir 14 Şubat. Sevgililer günü arifesinde aşk üzerine yazmamak olmazdı elbette.
Aşkı, sevdayı dizilere, filmlere mi bıraktık artık?
İster aksiyon olsun, ister korku, polisiye ya da romantik hiç fark etmez her senaryoda aşk yok mudur?
İçinde aşkın sevdanın olmadığı bir hayat düşünebilir mi?
Ama vazgeçtik! Yaşam öykümüzün tuzu, biberi, acısı, tadı olan aşkı filmlere, dizilere bıraktık... Hiç canımız yanmasın diye yalnızlık senfonimizi yaşıyoruz. Çoğu zaman tercihler artık “Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli” oldu. Evli olanlar birer birer boşanıyor. Her gün yeni bir ayrılık haberi duyuyorum. Ardından “Bir daha mı? Asla evlenmem” cümlelerini. Sobadan eli yanan çocuk misali bırakın tekrar evlenmeyi, aşka düşmeye korkar oluyorlar.
Henüz hiç evlenmemiş, genç nesil ise asla evlenmek istemiyor. Evlilik bir yana ilişki dedin mi köşe bucak kaçıyorlar. Zaten onlar için ilişkinin anlamı sosyal medyada birlikte birkaç fotoğraf paylaşımı, hatta ona bile gerek duymadan karşılıklı fotoğraflara yapılan beğeni ya da birkaç kalp ikonlu yorumdan ibaret. İlişkiler de zaten sosyal medyada başlayıp, sosyal medyada bitip arkadaş listesinde

Yazının Devamı

Kararsızlık ve korku

20 Ocak 2019

Bu haftaki yazım mesaj niteliği taşıyor ve bir alıntıdan ibaret… Adını bilmediğim akıllı bir profesörden hepimize bir mesaj var.

“Aykırı profesör elinde bir fare ve kutu ile salona girdi. Öğrencilerin şaşkın bakışları arasında fareyi kutunun içine koydu ve kutuyu kapattı. Kutunun hava almadığı açıktı. Salona dönerek: “Bu kutuya iki gün kimse dokunmayacak dokunan bu dersi geçemez!” dedi ve salondan çıkıp gitti.

Salondaki öğrenciler olaya bir anlam verememişlerdi. Kimisi kutunun içindeki fareyi çıkarmayı düşündü ama cesaret edemedi. İki gün boyunca ders görülen sınıfta kutu öylece kaldı. Ne olacağını merak ederek iki gün geçirdiler.

İki gün sonunda tekrar dersi olan profesör salona girdi ve kutuya yaklaşarak açtı. Tabi ki, kutunun içindeki fare artık yaşamıyordu. Öğrencilerden birçoğu üzülmüştü. Profesör sınıfa dönerek farenin neden ölmüş olabileceğini sordu. Sınıftan birçok farklı ses ve fikir yükseldi;

Havasızlıktan…

Açlıktan…

Susuzluktan…

Her öğrenci olabilecek ihtimalleri saymıştı. Profesör kutuyu havaya kaldırıp içini öğrencilere gösterdi. Kutunun her tarafı kemirilmiş vaziyette ve minik deliklerle kaplıydı. Ardından devam etti;

Yazının Devamı

Sosyal medya mutlusu

13 Ocak 2019

Sosyal medya sayesinde sanıyoruz ki herkes pek mutlu. Aslında biz sanmıyoruz da öyle sanılsın diye bu paylaşımları yapanlara kanıyoruz zaman zaman. Peki, gerçekten mutluluk mudur bunlar yoksa anlık tatminden öte geçmeyen şeyleri sahte mutluluklar mı sanıyoruz? Hücrelerin gerçek mutluluk ile sahte mutluluğu ayırt ediyor... Birçok insan, hayatında mutlu olmak ister. Mutluluğu yakalayabilmek için de çeşit çeşit şeyler yapar. Kimi boğaz kenarında güzel bir yemek yediğinde mutlu olur, kimi de bir hayır işi yaptığında…

Peki, bu mutluluklardan hangisi gerçek?

Bu sorunun yanıtını, “Her ikisi de gerçek” diyerek verebiliriz. Ancak, hücrelerimiz bizimle aynı fikirde değil. Birleşik Devletler’deki Kaliforniya Üniversitesi ile Kuzey Karolina Üniversitesi’nin işbirliği altında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre; hücrelerimiz bu olaylardan sadece bir tanesini gerçek mutluluk olarak algılıyor.
Yapılan araştırmada, hücreleri yakından inceleyen bilim adamları, her iki duruma karşı, bağışıklık sistemimizdeki hücrelerimizin verdiği tepkiyi incelediler ve hiç beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar.
Araştırmaya göre, güzel bir pasta yemek, iyi bir tatil yapmak, güzel elbiseler giymek ya da hoş

Yazının Devamı

Fark Etmeden

30 Aralık 2018

2018’in son köşe yazısını yazıyorum. Sonlarını, vedaları hiç sevmeyen ama bir o kadar da yenilik, değişim, dönüşüm peşinde koşan ve yeniyi bekleyen biri olarak bir şeylerin bitiyor olması hissi biraz ağır benim için. Yani hafif melankolik ama bir o kadar da umutlu, sonuç olarak da oldukça tuhaf bir ruh halindeyim.
Sizi en sevdiğim şarkı ile tanıştırmak istiyorum. Köşe yazımı okumaya başlamadan önce ve hatta okurken, yazımın da konusu olan fark etmeden’i dilemenizi istiyorum. Şimdi açın YouTube kanalını ve mükemmel bir Fikret Kızılok şarkısı olan “Fark Etmeden”i Demet Evgar’ın sesinden dinleyin lütfen…
Bırakın Demet Evgar’ın sesinde hayat bulan sözler içinize işlesin...
“Fark Etmeden
Susamış sular akışı gibi
Çaresiz gözlerin bakışı gibi
Kapının ansızın çalışı gibi

Yazının Devamı