Yenilenebilir enerji kanunu neden çıkmıyor?

25 Kasım 2010

Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın, üç yıla yakın bir zamandır bekletilmesine karşılık, “Kesin çıkacak” dediği, Yenilenebilir Enerji Kanunu,(YEK) TBMM’nin 5 Kasım 2010 günü yapılan oturumunda buharlaşmıştı!
Son üç yıldır, enerji piyasası bu kanunu bekliyor.
Ortada çok ciddi bir iddia dolaşıyor; “Hükümet, doğalgaz ve petrol lobisine yenik düştü!”
Petrol ve doğalgaz ithalatına yılda 40 milyar dolar fatura ödeyen hükümetin; güneş/rüzgâr/jeotermal gibi yerli enerji potansiyelini, yatırıma dönüştürmek konusundaki isteksizliği başka nasıl yorumlanabilir; bilmiyorum.

Ona verme, bana ver!
Yıldız, dün TÜSİAD’ın ev sahipliğinde düzenlenen “World Energy Outlook 2010” raporunun tanıtım toplantısında, enerji çevrelerinin duymak iste-me-diği açıklamayı yapmış:

Yazının Devamı

Erdoğan e-eğitim açılımında Fatih’in zekâsını örnek gösterdi

23 Kasım 2010

Yoğun gündemin ardından bayramdan sonraki ilk Bakanlar Kurulu toplantısı öncesi Ankara’dayız...
Sevilay Yükselir ile kahvaltımızı ettik, odalarımıza doğru ilerliyoruz. Karşımızda bir değil, iki bakan buluyoruz.
Lobi tıklım tıklım...
Siz deyin 700, ben diyeyim 1000 kişi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kapıya doğru ilerlerken karşılaşıyoruz.
Yıldırım’a Bakanlar Kurulu’nda gündeme gelme olasılığı olduğunu düşündüğüm, Lizbon’daki NATO toplantısında benimsenen “Strateji Konsepti”ni hatırlatıyor, “Füzeler ulaştırmanın konusuna giriyor mu?” diye soruyorum. Bu soru esprili bir dil içerse de, altında uydu teknolojilerini de takip eden bir bakanlığın ajandasına olan merakım yatıyor. Yıldırım “Biz insanları birbirine kavuşturuyoruz, barış ile ilgileniyoruz, savaş konumuz değil” yanıtını veriyor.
Ayaküstü uçuşan bir sohbetin ruh haliyle, Çubukçu’nun da gündemine girmek istiyorum:

Yazının Devamı

Türkiye’nin cazibesi arttı

20 Kasım 2010

Washington’da 29’uncusu yapılan Amerikan Türk Konseyi (ATC) toplantısı, ABD Başkanı Obama’nın 2009’daki Türkiye ziyareti sırasında oluşturulan “ABD-Türkiye Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi”nin, bakanlar düzeyinde ilk toplantısına da ev sahipliği yapmıştı. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın koordinasyonunda yürütülen “Türk-Amerikan İş Konseyi”ne ABD yönetimi 8 şirketin ismini bildirdi. Türkiye ise tartışmalı. TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB-DEİK, TUSKON, TİM gibi meslek ve iş örgütlerinden beklenen “akreditasyon” henüz tamamlanmadı.
1994 yılında Amerikan Ticaret Odaları’nın Türkiye’deki temsilini sağlamak amacıyla kurulan ve üye sayısı 75’e ulaşan Amerikan Şirketleri Derneği (ABFT) yeni yapının mimarları arasına girdi.
ABFT Yönetim Kurulu Başkanı, gayrimenkul hizmetleri firması Cushman-Wakefield’in Türkiye’deki yönetici ortağı Rahşan Cebe ile Lizbon’da NATO’nun 15 yıllık stratejik planı içinde konumlandırılan “füze kalkanı” görüşmeleri yapıldığı sırada, ekonomik beklentileri konuşuyoruz.
Washington’daki ATC toplantılarına katılan Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, sigorta brokerliği ve stratejik risk danışmanlığı hizmetleri veren Marsh Türkiye’nin Genel Müdürü Mert

Yazının Devamı

Bayramda uzağın kokusu

18 Kasım 2010

Bayramlarda memleketler birbirine kavuşuyor; gurbetten yalnızca akrabalar değil, uzağın kokusu da geliyor... Size Malatya, Kayseri ve Almanya üzerinden iyi bayramlar dilemek istedim.

Üzüm büyüdü şarap oldu
Malatya’dan CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, memleketinin kayısı ve üzüm mevsimini hiç kaçırmaz; yıllardır dostlarına, nerede olurlarsa olsunlar özenle hazırladığı sandıklarda bu meyveleri gönderir.
Aslanoğlu bu bayram, Türkiye’nin yalnızca Malatya-Arapgir bölgesinde Yazılı köyünde yetişen Karaoğlan üzümlerinden üretilen “Yenidoğuş” şaraplarından gönderdi.
Aslanoğlu’nu arayıp teşekkür ettiğimde, “Fransa’da bile şarap üreticileri Karaoğlan üzümlerini kullanıyor” diyor.
Bundan üç yıl önce Hacı Akpınar’ın “İslamcıların” baskılarına rağmen Malatya’da kurduğu tesiste üretilen şaraplar, marketlerde hak ettiği yeri buldu.

Yazının Devamı

Meiller 5 kuşak sonra, “0” hatayı Sakarya’da yakaladı

16 Kasım 2010

Birleşmiş Milletler’in 1999 yılında Davos’ta imzaya açtığı “Global Compact”, yani “Küresel İlkeler Sözleşmesi“, Türkiye’de son üç yılda yükselen bir değer haline aldı.
Bu sahiplenmenin ardındaki nedenleri aramak, bizi kolaylıkla Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen “G-20 Liderler Toplantısı”nda alınan kararlara kadar götürebilir. Sabah yazarı Süleyman Yaşar, zirvenin getirdiği yenilikleri şöyle özetliyor:
“Seul Konsensüsü’ne göre artık ülkelerin altyapıları kendi inisiyatiflerine bırakılmıyor. Elektrikten, suya; limanlardan demiryollarına kadar alt yapı tesislerinde tıkanık varsa, bunun giderilmesi küresel düzeyde ele alınıp çözülmeye çalışılacak.” Sözü edilen bu süreç; ekonomilerin, çevre ve sosyal ihtiyaçlarla “bütünleşik” bir dinamik olarak yeniden yapılandığını gösteriyor.

Kızın saçı dağılmıyorKüresel İlkeler Sözleşmesi’ni büyük grupların önemli bir bölümü imzaladı. İkinci adım olarak “kurumsal sosyal sorumluluk” raporları geliyor... “Global Reporting Initiative” (GRI) kuruşunun standartlarında hazırlanan “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” raporunu, otomotiv sektöründe kamuoyu ile ilk kez paylaşan şirket Doğuş Otomotiv olmuştu. Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı

Yazının Devamı

Sir Bond: Önceki Türkiye yönetimi saçımı beyazlattı

12 Kasım 2010

LONDRA
Son 5 yılda Türkiye’ye 10 milyar dolar yatırım yapan İngiliz Vodafone’un Yönetim Kurulu Başkanı Sir John Bond ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ödül verilen Whitehall’daki yemekteyiz. Sir Bond “Açık konuşmak gerekir” vurgusu yaparak, “Bundan önceki (Serpil Timuray’dan önceki CEO Attila Vitai’yi kastederek) yönetim saçlarımı beyazlattı, ama toparlandım” demekten kaçınmıyor.
Hakikaten açık sözlü bir itiraf. Zira Vodafone’un başı, Vitai döneminde “usulsüzlük yapıldığı” iddiaları nedeniyle İngiltere’de epey ağrımıştı. Üstelik Türkiye operasyonu, İngiliz yatırımcılar açısından “benimsenen” bir çıkış olmamıştı. Telsim’i 4.5 milyar dolara satın alan yönetime “Çok para ödeniniz” itirazları yükselmişti.

Ödememiz gerekeni ödedik
Gecede Sir Bond’a “Bugünden bakınca, Türkiye yatırımınızı pahalı buluyor musunuz?” diye soruyorum. Bir şirket yöneticisinden çok, filozof gibi konuşan Sir Bond’un yanıtını tüm masa not alıyor: “Ödemeniz gereken neyse onu ödersiniz. Biz geriye yalnızca öğrenmek, ders çıkarmak için bakarız; alınan kararları değerlendirmek için geriye bakmayız.”
Sir Bond’un veciz cümleleri bununla sınırlı olmuyor. Yine Bond’a HSBC’nin başında olduğu dönemde, Demirbank’ı

Yazının Devamı

Enerji ve silah devleri masaları kaptı

11 Kasım 2010

LONDRA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (Chatham House) verdiği “2010 Devlet Adamı Ödülü” için düzenlenen tören, Londra’da “Şölen Evi” olarak bilinen ve İngiltere Krallığı’nın ilk yerleşkesi Banqueting House Whitehall’da yapıldı.
Ödülü İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth takdim ederken, iki yıl önceki Türkiye ziyaretini de hatırlattı. Batı’ya sadakatle bağlı şirketler, yaptıkları bağışlarla törenin sponsorları oldular. Sponsorları yakın plana alalım... Chatham House’un sürekli ana sponsoru İngiliz-Hollanda şirketi Royal Dutch Shell, törenin de asıl patronuydu.
130 üyeli Londra merkezli “Chatham House”un kuruluşunun, 1916’da İngiltere ve Fransa tarafından imzalanan Skyes Picot anlaşmasına kadar gittiği yazıldı, çizildi.
Bu anlaşmanın Türkiye açısından önemi şuydu: Ortadoğu’nun sınırları çiziliyor ve Osmanlı Irak’taki paylaşımın dışına çıkartılıyordu. Shell de 1907’de girdiği Ortadoğu petrol kuyularına ilk adımlarını atıyordu. Törende Gül’ün oğlu Emre Gül ve damadı Mehmet Sarımermer’i masasında ağırlayan Shell, bugün de Irak’taki en büyük enerji yatırımcısı.
Yemeğin sponsorlarının başında ise DEİK Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanı

Yazının Devamı

Gül’e ‘Chatham House’ ödülünün yolunu Suzan Sabancı açtı

10 Kasım 2010

LONDRA
İngiltere Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (Chatham House) “Yılın Devlet Adamı-2010” seçip, “Kristal Cam Ödülü” vermesinin arka planını, önceki akşam DEİK Türk-İngiliz İş Konseyi heyeti ile Londra’daki Mandarin Oriental Otel’de bir araya geldiğimizde aydınlandı.
15 Ekim’de yapılan seçimle DEİK Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanlığı’na seçilen Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, 2008 yılının Temmuz ayında da Chatham House Mütevelli Heyeti’ne girmişti. İngiltere’de etkin lobi yapma olanağı bulan Sabancı Dinçer, Gül’ü ödül için heyete öneren isim oldu.
Sabancı Dinçer, çok uluslu şirketlerin patronlarının içinde yer aldığı 130 üyesi olan Chatham House’un ödül sürecini şöyle anlatıyor:
“Chatham House’un 16 kişilik Mütevelli Heyeti’ne “Yılın Devlet Adamı” seçilmesi için Sayın Gül’ün adını ben önerdim. Heyet içinden ödül için son kararı veren 3 kişilik komite; Fransız Maliye Bakanı Christine Laparge ile Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stipe Mesiç’in de adaylığını değerlendirip, Gül’ü ilan etti.”

Ödül bir tesadüf değil

Yazının Devamı