Washington’da 29’uncusu yapılan Amerikan Türk Konseyi (ATC) toplantısı, ABD Başkanı Obama’nın 2009’daki Türkiye ziyareti sırasında oluşturulan “ABD-Türkiye Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi”nin, bakanlar düzeyinde ilk toplantısına da ev sahipliği yapmıştı. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın koordinasyonunda yürütülen “Türk-Amerikan İş Konseyi”ne ABD yönetimi 8 şirketin ismini bildirdi. Türkiye ise tartışmalı. TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB-DEİK, TUSKON, TİM gibi meslek ve iş örgütlerinden beklenen “akreditasyon” henüz tamamlanmadı.
1994 yılında Amerikan Ticaret Odaları’nın Türkiye’deki temsilini sağlamak amacıyla kurulan ve üye sayısı 75’e ulaşan Amerikan Şirketleri Derneği (ABFT) yeni yapının mimarları arasına girdi.
ABFT Yönetim Kurulu Başkanı, gayrimenkul hizmetleri firması Cushman-Wakefield’in Türkiye’deki yönetici ortağı Rahşan Cebe ile Lizbon’da NATO’nun 15 yıllık stratejik planı içinde konumlandırılan “füze kalkanı” görüşmeleri yapıldığı sırada, ekonomik beklentileri konuşuyoruz.
Washington’daki ATC toplantılarına katılan Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, sigorta brokerliği ve stratejik risk danışmanlığı hizmetleri veren Marsh Türkiye’nin Genel Müdürü Mert Yücesan’ın da bulunduğu sohbette, “büyüyen Türkiye pazarının” cazibesi öne çıkıyor.
Türkiye’deki alışveriş merkezlerini yabancılara satmak üzere görüşmeler yürüten Cebe, “İnanılmaz talep var. Türkiye Ortadoğu’nun alışveriş merkezi haline geliyor. Çok iyi planlanmış alışveriş merkezleri yapıldı” bilgisini veriyor.
Nükleere neden girmediler?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız G-20 toplantıları için gittiği Güney Kore’den eli boş dönünce, “Neden Türkiye’deki nükleer ihalelerine Amerikan firmaları girmiyor?” sorusu güncellendi.
ATC toplantıları sırasında Washington’da bulunan Otay aynı sorunun Amerikalı yatırımcılar tarafından Amerikan Ticaret Bakanı Gary Locke’ye yöneltildiğini aktardı. Locke bu soruyu “Türkiye nükleer tehdit konusunda, yatırımcı ülkeden devlet garantisi istiyor. Amerikan yönetimi bu garantiyi vermediği için şirketler de girmedi” diye yanıtlamış.
Çebe, ekim ayı başında İTO’da ofis açan New York Ticaret Odası’nı, Los Angeles ve San Francisco başta olmak üzere diğer Amerikan eyaletlerinin izleyeceğini ifade ediyor. Bu projenin şimdilik en büyük handikabı İT0 Başkanı Murat Yalçıntaş’ın tutukluluğu... ABD ile Türkiye arasında gerilim hattı üzerinde duran “güven” ya da “güvensizlik” Lizbon’da süren NATO toplantısında test edilirken, Amerikan diplomatlarının Türkiye’ye “haddini bildirme” demeçleri de hız alıyor.
Cumhuriyet, (17 Kasım 2010) Amerika’nın eski Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’ın “AKP’yi şımartmayın” sözlerini başlığı taşıyor. Edelman’ın AK Parti hükümetine bakışını, Ergenekon davasına yönelik eleştirilerinden de biliyoruz.
Edelman’a ilgim “muhalif” sözlerinden kaynaklanmıyor. ABFT’nin tüzüğünde “Onursal Başkan Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi’dir” kaydı bulunduğu için bu konuya dönüyorum. ABFT’nin ilk onursal başkanı Edelman’dı, ondan sonra da Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey bu görevi üstlenmişti. Jeffrey Bağdat’a atandı; “O” koltuk boş! Kimse üzerine basmıyor ama Washington yönetimi üzerinden yaz geçti, sonbahar geçti; Ankara’ya bir büyükelçi tayin edemedi.
Yeni elçi, yeni politika
Obama, Ortadoğu Masası’ndan Türkiye’yi de iyi bilen “hariciyeci”, Francis J. Ricciardone’nin getirilmesini önermişti. Senato öneriyi gündeme almadı. Geçtiğimiz günlerde Senato seçimleri yenilendi ve bu seçimlerde Obama istediği desteği bulamadı.
Bakalım Obama adayını değiştirecek mi?
Lizbon’da kurulan masada Türkiye yarışmacı pozisyonunda. Önüne “füze kalkanı” kutusu konuyor, “Var mısın, yok musun?” diye soruluyor.
“Varım” derse büyükelçi krizi de aşılır, Amerikan yatırımlarının önü de açılır: Yeni Amerikan paradigması, “Ortadoğu’nun demokratikleşmesi” ise Edelman’ın devrinin kapandığını da kayda geçmemiz gerekir.