Siyasi mesajını “Cuma namazıyla“ veren İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, işadamlarıyla yapılan toplantıda, süren ekonomik uyuşmazlıklara takılmadan, “Genel çerçeveye bakalım“ diyerek, Türkiye’den ayrıldı.
Dolar yerine Riyal!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı toplantıda, Ahmedinecad; fındık ve mobilyada yüzde 46’ya kadar çıkan gümrük vergilerini, nakliye sorunlarını gündeme getiren işadamlarına şu sözleri verdi:
Türk ve İran işadamları biraya gelsin, sorunları saptasın.
Türkiye’de veya İran’da bir yatırım konferansı düzenleyelim.
Devlet tesislerinin özel şirketlere devrine imkan vermek üzere Anayasa’nın 44. maddesini değiştirdik, liberal hareket edeceğiz, tesislerimizi özelleştireceğiz. Enerji dağıtım şirketlerine talip olabilirsiniz.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın Türkiye ziyaretinin “çok önemli” olduğu belli.
Başta ABD olmak üzere Batı ayağa kalktı(!)
Türkiye’nin İran ile “üst düzeyde” ilişki kurması; nükleer programından taviz vermemesi üzerine Batı’nın İran’a uyguladığı “yalnızlaştırma” politikasını zayıflatma olarak yorumlanıyor.
NATO üyesi Türkiye, Batı’yla aynı “oyunu” oynamıyor.
İran’ın “molla rejimi” ve sahip olduğu nükleer teknolojinin yarattığı tehdit algılaması bir yana, Ortadoğu’daki güçler dengesi açısından İran’ın hamleleri görmezden gelinemiyor.
İran ve Gürcistan
Yine akrabalarımızın evine ateş düştü. 20 Mart 2003 günü Irak’ı yakan savaş, kapımıza dayandı; aynı yıl Gürcistan’da açılan yaralarımız, yeniden kanamaya başladı.
Türkiye’nin Sarp Gümrük Kapısı’ndan Gürcistan’a günde 500 araç geçiyor ve 400 milyon dolarlık mal taşıyordu; dört gündür durdu.
Irak’a Habur Gümrük Kapısı’ndan günde 5 bin araç gidiyordu; bugün sayı 3 bine gelemedi.
Türkiye’nin iki sınırında da savaş sürüyor; öte yandaki akrabalar ağlıyor.
Düğün ve savaş
Geçtiğimiz akşam TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş’ın oğlunun Çırağan’daki düğünündeydik.
BİTLİS
Başbakan Tayyip Erdoğan, 4 bakan ve 30 bölge milletvekilinin katılımıyla “Bitlis’in düşman işgalinden kurtuluşunun 92. yıldönümü”, kentte düzenlenen yatırım törenleriyle kutlandı.
Fenerbahçe Başkan Vekili ve Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in, 32 milyon YTL yatırımla, babasının memleketi Bitlis’e kurduğu çimento fabrikasının açılış törenine Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da gelmişti.
İşadamları törenden bir gün önce Bitlis’e gelen Erdoğan ile Polisevi’nde yenilen akşam yemeğine de katılmışlardı.
Kulübün yöneticileri Mahmut Uslu, Mithat Yenigün ve Nihat Özbağı da, Özdemir’in bu mutlu gününü paylaşıyordu.
O gün Bitlis’te yaşanan burukluk gözden kaçmadı.
Memleketine bugüne kadar 15 milyon YTL eğitim yatırımı yapan Bitlis Eğitim ve Kültür Vakfı ve Eren Holding Başkanı Ahmet Eren, hemşerilerinin bu önemli gününde yoktu.
Amerikan TV programı “Oprah Weekly” formatını Türkiye’de uygulayacak olan sanatçı, çok katlı pazarlama şirketi kurarak 200 bin kişiye iş vermeyi hedefliyor.
Düğünden birkaç gün önce, Seda Sayan ve eşi Onur Şan ile ortak bir dostumuzun evinde karşılaşmıştık. Çok dar bir davetti. Çiftin “çalıp-söylediği” güzel bir pazar günüydü. Biz o güne “Nişan” adını vermiştik.
Sayan “Sabah Sabah Seda” programında yaptığı gibi, ellerini havaya kaldırıp, “Hade, hade, haydee!.. ” şarkısını söyleyerek kapıdan girmişti. O anda içimde, sonu “ünlem” ile biten, “Bu kadın sahici” diye geçirmiştim.
“Mediacat’in “En Güvenilir Ünlüler” anketinde, siyasileri bile geride bırakarak birinci çıkmam çok önemli. Halkın ağzımdan çıkan her şeye inanması bana büyük sorumluluk yüklüyor” diye kafasından geçenleri anlatıyordu.
Açıkçası, Sayan’ın o gün (ocak sonuydu) kafasında, ne yeni
Dohuk’tan İstanbul’a gelen Iraklı bir işadamına, “Irak Kürt Bölgesi’nde Türk işadamlarına ekonomik zorbalık uygulanıyor; sizin de Türk ortaklarınız var, bu durumdan etkileniyor musunuz?” diye soruyorum.
Açık açık sözlerimi onayla(ya)mıyor ama, cümleler uzayınca önemli bir kaynak sorunu yaşandığı anlaşılıyordu.
Kuzey Irak’a yatırım yapan gazeteci İlnur Çevik’in hikâyesini önceki yazılarımda bu sütunlarda yazmıştım. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin özel daveti ile Çevikler İnşaat’ı kurmuştu.
Çevikler, AGE İnşaat ile yaptığı Süleymaniye Havalimanı’nı ve Günaylar ile yaptığı yurtları bundan 3 yıl önce teslim etmişti.
Kürt yönetimi iki projenin de “kesin kabul”ünü yapmadı.
Havalimanından uçaklar inip kalkıyor; yurtlar da çocuklar kalıyorlar; müteahhitlere “Aldık, verdik, bitirdik“ diyen yok!
Çevik, “Son dönemde Irak yönetimi, Kuzey Irak’ı cezalandırıyor. “Siz kendi petrol anlaşmalarınızı yaparsanız, biz de
Ülkeyi boru hatlarıyla saran doğalgaz, yalnızca "miktar" yönünden değil, "fiyat" açısından da tüketicileri kara kara düşündürmeye başladı.
Doğalgaz fiyatını maliyetin altında tuttuğu bilinen Botaş, ağustos ayından itibaren konutlara yüzde 16.88, sanayiye ise yüzde 18.77 oranında zam yaptı.
Elektrik fiyatları 1 Temmuz'dan geçerli olmak üzere, konutlarda yüzde 21, sanayide ise yüzde 22 oranında artmıştı.
Son zamlarla birlikte İstanbul'da 100 metrekarelik bir evin yıllık doğalgaz faturasının ortalama 1.287 YTL olacağı hesaplanıyor.
Bu fatura geçen yıla göre yüzde 28 oranında bir artışa denk düşüyor.
Botaş'ın baskın gibi gelen "doğalgaz zammı" bana Enerji Bakanı Hilmi Güler'in katıldığımız bir TV programında söylediği "Doğalgaz denince biraz duracaksın" sözünü hatırlattı.
Biz de öyle yapalım:
Gündelik yaşamımız AKP ile ne ölçüde etkilendi? Denek alanlarının başında “alkol tüketimi” gelebilir.
Rakı pazarının yüzde 75’ini kontrol eden Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu’nun ekonomi basınıyla sohbetinde iki bulgu dikkat çekiyordu:
Birincisi, rakı tüketiminde son 10 yılda ilk kez geçen yıl başlayan artış sürüyor.
İkincisi, kadınların rakı tüketiminden aldıkları pay artıyor.
Rakı evde içilir!
1997 yılında 75 milyon litre olan rakı tüketimi, 47 milyon litreye kadar indi. 2006 yılında yüzde 6 düşüş gösteren rakı piyasası, ilk kez 2007 yılında yüzde 4 oranında büyüdü.