İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın Türkiye ziyaretinin “çok önemli” olduğu belli.
Başta ABD olmak üzere Batı ayağa kalktı(!)
Türkiye’nin İran ile “üst düzeyde” ilişki kurması; nükleer programından taviz vermemesi üzerine Batı’nın İran’a uyguladığı “yalnızlaştırma” politikasını zayıflatma olarak yorumlanıyor.
NATO üyesi Türkiye, Batı’yla aynı “oyunu” oynamıyor.
İran’ın “molla rejimi” ve sahip olduğu nükleer teknolojinin yarattığı tehdit algılaması bir yana, Ortadoğu’daki güçler dengesi açısından İran’ın hamleleri görmezden gelinemiyor.
İran ve Gürcistan
Eski devlet bakanlarından Hikmet Uluğbay ile Ahmedinecad’ın “uluslararası destek aradığı” bir zamanda gerçekleşen kritik ziyaretini konuşuyoruz. Uluğbay’ın resim çalışmalarını bir yana bırakırsak, 2005 yılında DSP’den istifa ettikten sonra odaklandığı alanın enerji olduğunu söyleyebilirim. İlki DSP’den milletvekili olarak Meclis’e girdiği 1995’te yayımlanan ve 2008’de de yenilenen “İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Petropolitik” kitabında, Osmanlı’nın petrol kaynaklarına sahip çıkamamasını anlatan Uluğbay’a şu soruyu yöneltiyorum:
Türkiye, Ahmedinecad’ın ziyaretini komşuluk ilişkileri ve bölgesel çıkarlar olarak açıklıyor. Türkiye, Osmanlı’nın yaralarını mı sarıyor?
Uluğbay’ın bu soruya verdiği yanıt, 12 rauntluk bir boks maçı yorumunu andırabilir.
Birinci ve ikinci rauntlar sonucu belirlemiyor, maçın sonu görülmeli.
Uluğbay’ın şu cümlesini aynen aktarmam gerekir: “Batı’nın İran’ı yalnızlaştırma politikası sürdüğü sürece, Orta Asya ile Türkiye arasındaki erişim kanalları, Gürcistan üzerinden geçmek zorunda.”
İki sorunu bir arada yaşıyoruz; İran ve Gürcistan!
Büyük fırsat
Uluğbay, “İran, Ortadoğu’nun orta boyuttaki en güçlü devleti” tezine açıklık getiriyor:
“İran, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından baktığımızda, Suudi Arabistan’dan büyük. Bölgedeki dengeleri etkileyecek yapıda. Nükleer teknolojiye sahip. Uzun menzilli füzeleri var. Ortadoğu’daki Şii azınlıklara yakın.”
“Ahmedinecad’ın Türkiye’ye gelmesi fırsattır. Kaldı ki teknik heyetiyle gelecek” vurgusunu da yapan Uluğbay, enerji kaynakları tükendikçe uluslararası siyasetin de ısındığını belirtiyor.
Piyasadaki enerji kontratlarının sayısı azaldıkça, oyunun kuralları sertleşmeye başlıyor.
Nabucco umudu
İran yönetimi, TPAO’ya ihalesiz olarak Güney Pars sahasında doğalgaz çıkarma lisansı vermiş, iki ülkenin 2 milyar dolarlık boru hattı inşasını gündeme getirmişti.
Ayrıca İran’ın, Türkiye üzerinden, Ortadoğu ve Hazar gazını Avrupa’ya ulaştıracak Nabucco projesine doğalgaz vermesi de görüşülmüştü.
İran’ın enerji kaynaklarına kimse gözünü kapamıyor. Pazarlık sürüyor: Barış ve uzlaşıyla mı bu kaynaklar dünya pazarlarına açılacak, yoksa Teksas usulü üleşme mi olacak?
Bu ziyaretin iç siyaset açısından kritik yanı da yok değil.
Ahmedinecad’ın cumhuriyetin başkenti Ankara’da değil de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İstanbul’a görüşmesi ve böylece Anıtkabir’i ziyaret etmemesinin diplomaside karşılığı var mı?
Bir dönem Japonya ve ABD büyükelçiliklerinde, OECD’de, NATO’da Türkiye’yi temsil eden Uluğbay, “Bu tür konularda karşılıklılık esası vardır. Siz de o ülkenin hassas olduğu bir konuda, aynı prensibi uygularsınız. Duygusallığınızı, akılcılığınızla birleştirerek sergilersiniz” diyor.
Uluğbay’ın getirdiği şartı uygulayabileceklerini bilsek!..